Page 200 - 6-8
P. 200

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                            79
               Veli Ağa’dır.  Pederi de Antalyalı Osmân Ağa’nın kethüdâlığından Foça Kazâsı voyvadası
               olduğu halde 1129’da vefât eden Ca’fer Ağa’dır. Kendisi Amasya’da takriben 1106’da doğdu.
               Foça’da büyüdü.
                     Pederinin Antalyalı Osmân Ağa kethüdâsı olduğu esnâda Osmân Ağazâde İsmâil Efendi
               ile  beraber  çalışıp  hattât-ı  meşhûr  Mirahûr  Câmii  imâmı  Emîr  es-Seyyid  Abdullah  ve
               Fındıkzâde İbrâhim Efendilerden hutût-ı mütenevvi’ayı ahz ü temeşşuk etdi. [639]
                     1123 senesi zilka’desinde Hubyâr Mahallesi’nde ikâmet eden mezkûr Antalyalı Osmân
               Ağa’nın i’dâmı üzerine açıkta kalan pederi, Foça Kazası voyvodası oldukta Osmân Ağa’nın
               birâderi olan Gümrükçü Ebûbekir Ağa’nın hânesine nakl-i mekân ederek tahsîline devam etdi.
                     Ya’ni  o  zamanın  tabiri  ile  Ebûbekir  Ağa’nın  içoğlanı  oldu.  Tûl-i  müddet  Hubyâr
               Mahallesi’nde ikâmet etdiği münâsebetle “Hubyârlı” ve Ebûbekir Ağa’nın hânesinde ikâmet
               etdiği  cihetle  “Antalyalı  Ebûbekir  Ağa’nın  yeğeni”  dendi.   Hâlbuki  tevellüd  itibâriyle
                                                                            80
               Amasyalı ve pederinin maskat-ı re’si itibârıyla Zanalıdır.
                     Bu  esnâda  Şehzâde  Sultân  Mahmûd’un  lalası  olan  Amasyalı  Hâce  Alizâde  Osmân
               Ağa’nın  konağına  gidip  gelir.  Bu  Osmân  Ağa’dan  da  hayli  yardımlar  görür  idi.  Kezalik
               Amasyalı Yûsuf Efendizâde Abdullah Efendi’den tahsîl-i ulûm edib “Her kalemde ve bilhassa
               hatt-ı divânîde güzîde ve her hünerde zerr-i Ca’ferî gibi tefevvuk-ı akrân müyesser” oldu.
                                                                                                        81
               [640]  Müşârün-ileyhin  siyâdeti  ana  tarafındandır.  Vâlidesi  sâdât-ı  Hüseyniyyeden  ve
               Amasya’nın a’yân-ı ulemâsından olup 1140 senesi zilhiccesinde Amasya’da vefât eden Atabeg
               müderrisi  Zanalı es-Seyyid  el-Hâc Ahmed Efendi’nin kerîmesi  Şerîfe Safiye Hâtun  olduğu
                                                 82
               Amasya defter-i sâdâtında görüldü.
                     Bir müddet Bâb-ı âlîde nişân kalemine devam edib devlet umûrunu da öğrendi. 1137
               senesi rebîülevvelinde efendisi olan çavuşbâşı Antalyalı el-Hâc Ebûbekir Ağa vezâretle Cidde
               ve Habeş vâlîsi ve şeyhü’l-harem oldukta kethüdâsı olarak Cidde’ye gidip üç defa hâc etdi.
                     1140  senesi  muharreminde  Hacı  Ebûbekir  Paşa  Mısır  vâlîsi  oldukta  dergâh-ı  âlî
               kapıcıbaşılarından  olup  1143  senesi  rebîülevvelinde  Sultân  Mahmûd  Hân-ı  Evvel  taht-ı
               saltanata  cülûs  etdikte şehzâdeliğinde lalası  olan Amasyalı Osmân Ağa  kapıcılar kethüdâsı
               olmuş ve bir yıl sonra Rumeli Beylerbeyi pâyesi ile taltîf edilmişdi.
                     1145’de Ebûbekir Paşa Kapudân-ı deryâ olarak İstanbul’a geldikte Lala Osmân Paşa’nın
               sevk ve tarifi ile malûm-ı [641]  pâdişâhî olduğundan Lala Paşa’nın 1147’de vefâtı üzerine
               kapıcılar kethüdâsı, 1149’da çavuşbaşı oldu.
                     1150 senesi şa’bânında kethüdâ-yı sadr-ı âlî ve zilka’denin yirmi üçünde Sadr-ı a’zam
               Yeğen  Mehmed  Paşa  serdâr-ı  ekrem  olup  sefere  me’mûr  oldukta  rütbe-i  vezâretle  sadâret
               kâ’im-makâmı, 1151 cumâdelâhiresinde Aydın vâlîsi ve muhassılı olduysa da zilhiccesinde
               rikâb-ı hümâyûn kâ’im-makâmı oldu.
                     1152 senesi şa’bânında nişâncı olarak teveccüh ve itimâd-ı şâhâneye mazhâr olduğuna
               binâ’en 1153 senesi rebiülevvelinin yirmi yedinci günü sadr-ı a’zam oldu. Yirmi üç ay kadar
               mevki’ini muhâfaza edebildi.
                     Ancak tamah, haset, irtişâ gibi hâlât ile i’timâd-ı şâhaneyi kaybetdiğinden 1155 senesi


               79  Amasya mahkemesi sicillâtında böyle mestûrdur.
               80  Müşârün ileyhin cihât-ı vakfiye defterlerinde ismi “Yelken Ahmed Paşa” diye muharrerdir. Zurafâ arasında
                 “Yeğen Ahmed Paşa” denmişdir. Şu’arâ-yı zamanından biri şu beytiyle bu zarâfeti şöyle anlatıyor:
                      “Yelken Ahmed Bekir Ağa Yegeni olsa nola
                      Yelkenin lâmını kaldırdı Yegen oldu ana”
               81  “Tuhfetü’l Hattâtîn”de Süleyman Sâdeddîn Efendi böyle diyor.
               82  Bu defter-i sâdât-ı Amasya belediye azâsından Şeyh Alizâde es-Seyyid Abdullah Efendi hânesinde bulundu.
                 1111 senesinde nakîbü’l-eşrâf es-Seyyid Osmân Efendi’nin hat ve hâtemiyle musaddak görüldü. Bu defterin
                 münderecâtı 1334’te nakîbü’l-eşrâf bulunan es-Seyyid Ahmed Muhtar Bey Efendi’nin bâb-ı meşîhatında makâm
                 odasında mevcut olan sâdât defterinde aynen müşâhede edildi. Amasya defter-i sâdâtı 1147’de tezyil edilmişdi.
                 Bu zeyli de orada bulundu.

                                                           195
                                                           199
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205