Page 57 - 6-8
P. 57

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               daha baş-a’yân ve Amasya mütesellimi olarak İran harbine gidip 1154 muharremi evâhirinde
               vefât etdi.
                      Gâyet zî-servet, nâfizü’l-kelîm,  mükerrem,  ulemâ  ve  meşâyihine  muhib  bir  zât  idi.
               Mahdûmları el-Hâc Halîl, Ömer, İbrâhim Beylerdir. Evlâdından Ömer Paşa’nın ahfâdı şimdiye
               kadar bâkidir. İbrâhim Bey, pederinin vefâtından az sonra doğmuşdu. Aşağıda gelir. Hacı [154]
               Halîl Bey vakfa mütevellî oldu.

                      İbrâhim Ağa-Haseki el-Hâc
                      Amasyalıdır. Amasya civârında Gedük karyesinde Mustafa’nın oğludur. Gençliğinde
               enderûn  sarayına  girip  Hasbahçede  bostancılar  ocağına  kaydedildi.  Orada  okuyup  yazma
               öğrendi.
                      Amasyalı Hacı Veli Ağa’nın odabaşılığı zamanında kozbekçi halifesi olarak temeyyüz
               etdi. Ba’dehû haseki olup 1143 hâ’ilesinde tebeddül-i saltanata binâen azledildi. Ba’dehû âzim-
               i  Hicâz  olup  avdetinde  Zanalızâde  es-Seyyid  el-Hâc  Ahmed  Paşa’ya  intisâb  ederek
               kapıcıbaşılıkla devr-i hidemât ve 1155 hudûdunda vefât etdi.

                      İbrâhim Bey-Gürcüzâde el-Hâc
                      Amasyalıdır. Eşrâfdan Büyük Gürcü Ali Bey’in ahfâdından olup 1114 senesinde vefât
               eden Torumtay vakfı mütevellîsi Mîr-livâ Mehmed Bey bin Ali Bey ibn-i Mustafa Bey bin
               Gürcü Ali Bey’in mahdûmudur.
                      Evâ’il-i hâlinde Amasyalı Muslîzâde Mustafa Paşa’nın [155] dâ’iresine girip ağalardan
               oldu. Ba’dehû Paşa’ya kendisini beğendirip dâmâd ve hazînedârı olup devr-i vilâyâta başladı.
               1123’de  ba’zı  ahvâl-i  şedîdesinden  dolayı  Paşa’nın  azl  ve  habsine  sebebiyet  verdiğinden
               Paşa’dan ayrılıp Amasya’ya geldi.
                      Ba’dehû Mustafa Paşa’nın ibkâ-yı vezâreti ve birkaç yıl sonra da’veti üzerine nezdine
               gidip kethüdâsı oldu. 1132’de Paşa’nın vefâtıyla avdet edib birâderi el-Hâc İsmâil Bey’in vefâtı
               üzerine Torumtay vakfına mütevellî olarak servet ü nüfûzu katmerlendi.
                      Muslîzâde  Mustafa  Paşa’nın  dâmâdı  olduğundan  baş-defterdâr  Muslîzâde  el-Hâc
               İbrâhim Efendi’ye karâbet-i sıhriyesi vardır. Kerîmesini de Amasyalı Ocak İmamı es-Seyyid
               Halîl  Efendi’ye  verdiğinden  İstanbul’da  ma’rûfiyyet  kazandı.  Bu  yüzden  1138  muharrem
               gurresinde baş-a’yân ve cumâdelûlâsında Amasya mütesellimi oldu.
                      Ancak ba’zı mezâlime ruhsat verdiğinden dolayı 1139 saferinde ba’de’t-teftîş Samsun’a
               nefy edildi. [156] Fakat 1140 senesi evâ’ilinde afv ve ıtlâk edilerek Amasya’ya geldi. 1141
               muharremi  intihâbında  meclis-i  a’yân  a’zâsı  ve  1142  muharreminde  baş-a’yân  olup  eski
               nüfûzunu buldu. Bu yüzden târîh kısmında yazılan hâ’ile çıkdı.
                          1143 senesi teftişâtında rüfekâsıyla beraber ikinci def’a Samsun’a nefy ve kal’a-bend
               edildi. 1144 ramazânında yine afv u ıtlâk edilip geldi. 1145 muharremi intihâbında baş-a’yân
               olup İrân harbine gitdi. Yararlık gösterip dergâh-ı âlî kapıcı-başlığı rütbesini aldı.
                      Bundan  sonra  gerek  muhârebelerde  ve  gerek  iânelerde  hükûmet  ve  halka  yaralıklar
               gösterip Zanalızâde es-Seyyid el-Hâc Ahmed Paşa’nın sadâretinde 1154’de mîrâhûr-ı evvel
               rütbesiyle taltîf edildi. Mükerreren baş-‘a’yân ve mütesellim olarak bütün Amasya sancağını
               kabza-i idâresine alıp şikâyet kapılarını kapadı.
                      1158 senesi evâ’ilinde İran harbine me’mûr olup bütün kuvve-i askeriyesi ve ma’iyyeti
               halkıyla gitdi. Fakat vâki’ olan muhârebede sene-i mezbûre rebiülâhirinin ikinci günü vefât etdi.
               [157] Gâyet zî-nüfûz ve servet, zâbıt, cesûr, şedîd olmakla beraber hânesi açık, fukarası bol,
               kerîm, dîndâr idi.
                      Vüzerâyı  taklîd  eder.  Kapıkulu  nâmıyla  ma’iyyet-i  askeriyesi  beş  yüz  kadar  vardı.
               Köleleri,  câriyeleri  çokdu.  Hacı  İlyâs  Mahallesi’nin  ırmak  tarafı  kâmilen  onun  konağı  idi.
               Konağında yaldızlı odaları gözleri kamaştıracak bir halde idi. Amasya mutasarrıfları buna karşı
               mümâşât ederlerdi.



                                                           52
                                                           56
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62