Page 59 - 6-8
P. 59

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Pervâne Bey vakfı mütevellîsi ve sonra Yâkutiye şeyhi olduğu hâlde 1165 hudûdunda vefât
               etdi. Ulemâ-yı meşâyihden idi.

                      İbrâhim Efendi-Hatîbzâde es-Seyyid
                      Amasyalıdır. Saraçhâne hatîbi el-Hâc Mehmed Efendi’nin mahdûmu ve es-Seyyid el-
               Hâc Ömer Efendi’nin birâderidir. İstanbul’a gelip Müftü Es’ad Efendi Medrese-i cedîdesinde
               ikâmetle bir tarafdan tahsîl-i ulûma gayret ve diğer tarafdan Kettânîzâde Ali Efendi’den hutût-
               ı mütenevvi’ayı ahze himmet etdi.
                      Üstâdından ketebe vaz’ına icâzet alıp bütün şürekâ ve akrânına tefevvuk etdi. Medrese-
               i mezkûrede sâkin ü ta’lîm-i hatt ile müşteğil iken 1168’de vefât etdi. Âlim, kâtib bir hattât-ı
               meşhûr idi.
                      Müstakîmzâde Süleyman Sa’deddîn Efendi “Tuhfetü’l-Hattâtîn” adlı eserinde diyor ki:
               “Anadolu’da  Ereğli  nâm  kasabadandır.  Hatîpzâde  derlerdi.  İstanbul’a  geldikde  zümre-i
               talebede suhte-i medrese-nişîn-i hamûl olup Kettânîzâde Ali Efendi’den te’allümle sülüs ve
               nesihde vaz’-ı ketebeye [162] me’zûn olup isti’dâd-ı ezelîsinden nâşî bi’l-cümle şürekâsına
               tefavvuk  ile  “menem  diğer  nist”  vâdîsinde  zamânının  üstâdlarından  kat’-ı  nazar-ı  sad  nâ-
               şinâsâne “Ez-nefes-i pîr be-ters ey cevân” pendiyle bend olmayıp pîrân-ı kudemâya dâhi zebân-
               dırâz-ı  tekebbür idi. Müftü Es’ad Efendi  medrese-i  cedîdesinde sâkin  iken vakt-i  kühûlette
               letame-i te’dîb-i tâ’un ile hâmuş olduğunu bu mısra ile ifâde eylemişlerdir. Mevt-i nârı yakdı
               İbrâhimi bâd-ı âhdan 1168”
                      Hattât-ı  müşârün-ileyhin  1161’de  yazdığı  Şifâ-yı  Şerîf  enderûn  kütübhânesinde
               manzûrum olup bu kitabın âhirinde “Ketebehü ez’afü’l-ibâdi es-Seyyid İbrâhim el-Amâsî min
               telâmizi’l-meşhûri  bi-Kettânî  hüve  min-telâmizi’l-kâmilü’l-ma’rûf  bi-ebci”  yazmıştır.  İnce
               nesîh olup fevkalâde güzel ve şâyân-ı ziyâretdir. Binâen aleyh: Hattât es-Seyyid İbrâhim Efendi
               “Anadolu’da Ereğli nam kasabadan” değil, Anadolu’da Amasya şehrindendir.
                      1168’de Amasya’da Saraçhâne hatîbi olan birâderi Hatîbzâde es-Seyyid el-Hâc Ömer
               Efendi, hattât-ı müşarün ileyhin bilâ-veled vefâtına binâen li-ebeveyn birâderi olmak hasebiyle
               muhallefâtına vâris olduğu da müsecceldir. Bir hattâtı Amasyalı [163] yapmak gayretiyle değil,
               bir  hakîkati  tenvîre  hizmet  emeliyle  bu  terceme  yazıldı.  Amasya’nın  yüzünü  güldüren
               hattâtlarımız pek çokdur.

                      İbrâhim Ağa-Dânişzâde el-Hâc
                      Amasyalıdır. Amasya  eşrâfından  Hâfız el-Hâc  Mustafa Efendi  ibn-i  Dâniş  Mehmed
               Efendi bin Kutbeddîn Mustafa Efendi mahdûmudur. 915’de şu’arâdan Şermî Osmân Çelebi bin
               Mehmed  Çelebi  ahfâdından  olduğu  münâsebetle  mevâliden  Dâniş  Mehmed  Efendi’ye
               Şermîzâde denirdi. Sâhib-i terceme Amasya a’yânından olup 1170 sâline doğru vefât etdi. Diğer
               a’yândan Sâncı oğlu el-Hâc İbrâhim Ağa bin el-Hâc Hasan Ağa da 1171 sâlinden sonra vefât
               etdi. Dânişzâde el-Hâc İbrâhim Ağa’nın oğlu el-Hâc Molla Celîl Ağa pek ma’rûf idi. Bunun
               evlâdına “Molla Halîloğulları”  dendi.

                      İbrâhim Efendi-Masraf Kâtibi
                      Amasyalıdır.  Amasya’da  Sultân  Bâyezîd  evkâfı  kâtibi  iken  İstanbul’a  gelip  Sultân
               Bâyezîd evkâfı kâtibi olan Kâtipzâde el-Hâc Abdulbâri Efendi bin el-Hâc Mustafa Efendi’nin
               mahdûmudur. Abdulbârî Efendi, kayden Abdullah Efendi  [164] yazılıdır.  Abdulbâri kendi
               imzâsıyla sâbitdir.
                      İstanbul’da  mektûbi-i  mâliye  kalemine  girdi.  Orada  tefeyyüz  ederek  ser-hâlife  iken
               Küçük Kal’a tezkirecisi, 1163’de nâ’il-i rütbe-i hâcegânî, 1165’de Sultân Mahmûd-ı Evvel ve
               1168’de  Sultân  Osmân-ı  Sâlise  kâtib-i  masraf-ı  şehriyâri  olduğu  hâlde  1173’de  vefât  etdi.
               Üsküdâr’da medfûndur.




                                                           54
                                                           58
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64