Page 64 - 6-8
P. 64

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                       İbrâhim Efendi-Akbıyık el-Hâc
                      Amasya eşrâfından Abdî Beyzâde el-Hâc Hasan Efendi bin el-Hâc İbrâhim Çelebi bin
               Kara Abdî Bey’in mahdûmudur. Iydîzâde el-Hâc Âkif Mustafa, Müftüzâde pederin eş-Şeyh
               Mehmed, Laz Hoca el-Hâc İbrâhim Efendilerden ahz-ı ulûm ederek mücâz ü ders-i âm oldu.
                      Tedrîs-i ulûm ederek iştihâr edib Medrese-i Feyziyye müderrisi, meclis-i a’yân a’zâsı
               oldu. 1186 târîhinden i’tibâren Cânikli Hacı Ali Paşa’nın mezâlim ve seyyi’âtına âlet olmamak
               için inzivâyı ihtiyâr edib ibâdet ve tedrîs ile meşgûl olduğu hâlde 1198 senesi evâ’ilinde vefât
               etdi. Kibâr-ı ulemâdan, müteşerri’, uzun boylu, müşekkel, vakûr, kâmil bir zât idi.

                      İbrâhim Ağa-Kaya Alemdâr
                      Amasya ahâlisinden Mûsâ bin İbrâhim oğludur. Yeniçeri [178] ve hayli zamân alemdâr
               olarak  muhârebelere  gitdi.  Ba’dehû  mükerreren  Amasya  serdârı  ve  Rus  Muharebelerinde
               serdengeçtiler ağası ve Turnacıbaşı olup 1198 senesi evâhirinde vefât eyledi. Şeci’, gâzi bir
               kimse idi.

                      İbrâhim Bey-Kürd İbrâhim Paşazâde es-Seyyid el-Hâc
                      Olus  köylü  Kürd  es-Seyyid  İbrâhim  Paşazâde  es-Seyyid  Mustafa  Paşa’nın
               mahdûmudur.  Pederinin  irtihâlinde  bir  müddet  Amasya’da  oturdu.  Sonra  Merzifonî  Sâdık
               Mehmed Paşa’nın eyyâm-ı vezâretinde kethüdâsı olup azl ü i’dâmında menkûben Amasya’ya
               geldi. 1198 senesi hilâlinde vefât etdi. Bir kerîmesi Hâfize Hanım da 1208’de bilâ-vâris vefât
               edib emvâl ü emlâkinin bâliğ olduğu 19548 guruş tamamıyla beytü’l-mâle kaldı.

                      İbrâhim Efendi-Elbistânî el-Hâc
                      Mehmed  oğludur.  Amasya’da  Iydîzâde  Hacı  Âkif  Mustafa,  Laz  Hoca  İbrâhim
               Efendilerden  mücâz  ve  ders-i  âm  olup  Bekir  Paşa  müderrisi  Çorumlu  es-Seyyid  Mehmed
               Efendi İstanbul’a gitdiğinde medrese-i mezbûre müderrisi ve meclis-i hâciyân a’zâsı [179] oldu.
                      Ancak  zaleme-i  vakt  olan  Câniklizâdelere  mu’ârız  olduğundan  onların  zaman-ı
               tasallutlarında  münzevî  bir  hâlde  ibâdetle  iştigâl  edib  1199’da  vefât  etdiği  Halfet  Gâzi
               kabristanında kâin seng-i mezârında mahkûkdur. Ulûm-ı akliyye ve nakliyyede kâmil, fakîh idi.
               A’yân-ı ulemâdandır.

                      İbrâhim Ağa-Deli Alemdâr
                      Yeniçerilerden  olup  alemdârlıkla  temâyüz  etdi.  Birkaç  def’a  Amasya  serdârı  olup
               1186’da  kumandanın  izni  olmaksızın  Rus  harbinden  avdet  etdikde  hayli  mu’âheze  gördü.
               Ba’dehû i’âde edilip 1200 sâline doğru vefât etdi. Cür’etkâr, şedîd adamdı.
                      Diğer Dâvud oğlu İbrâhim Ağa da yeniçeri zâbıtânından olup 1186’da Rus harbinden
               firâr  etdikde  Amasya’da  habs  ü  i’âde  edilerek  hitâm-ı  harbe  kadar  sebât  edib  yararlık
               gösterdiğinden mükerreren Amasya serdârı oldu. 1200 târîhlerinde vefât etdi.

                      İbrâhim Efendi-Ma’kûlzâde el-Hâc
                      [180] Merzifonludur. Ulemâdan el-Hâc Ahmed Efendi bin sâbıku’t-terceme İbrâhim
               Efendi  bin  Ma’kûl  Mehmed  Efendi  mahdûmudur.  Amasya’da  Hacı  Âkif  ve  Lâz  İbrâhim
               Efendilerden tahsîl-i ulûm edib Merzifon’da ders-i âm oldu.
                      Orada ilmen temeyyüz ederek Sultâniyye-i Merzifon müderrisi ve mükerreren müftü
               olduğu hâlde 1200’de vefât etdi. el-Mecmû‘da mezkûr olduğu üzere âlim, fakîh, kâni’, mûsâlli
               idi. Gâyet sâde-dil olduğundan her söze inanır, her yalanı doğru sanırdı.
                      İstanbul’dan yeni gelen bezle-gûlardan biri kendisine Süleymaniye Câmi-i şerîfini ta’rîf
               ederken beyaz merdivenlerini peynirden, minber ve mihrâbının dondurma baldan yapıldığını
               söyledikde inanıp “İstanbul’da karın doyurması kolaydır!” demiş.




                                                           59
                                                           63
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69