Page 558 - 6-8
P. 558
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Abdullah Efendi-Emîr Sadreddinzâde
Amasya’nın Yenice köyünde zâviyesi hücresinde medfûn olan sâdât-ı kirâm-ı
Hüseyniyyeden Emîr Sadreddîn Mehmed bin Hüseyin bin Alî el-Horasânî mahdûmudur.
Amasya’da ulemâdan tahsîl-i ilm ü kemâl edib ders-i âm ve Atabeg müderrisi oldu.
Ba’dehû Merzifon’da Sultân Mehmed Medresesi müderrisi olarak temâyüz etdi. 883’de
Amasya vâlîsi iken Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye mu’allim olup 886’da Sultân müşârun ileyhin
tahta cülûsunda Bursa’da Sultân Murâd Medresesi müderrisi olduğu hâlde 890’da vefât etdi.
Âlim, fâzıl müttakî bir seyyid-i zî-şân idi. Mahdûmu nakîbü’l-eşrâf Emîrî Mahmûd Efendi’dir.
Abdullah Paşa-Bağdâdîzâde
Amasyalıdır. Fâtîh Sultân Mehmed Hân devrinde hizâne-i âmire defterdârı iken maktûlen
vefât eden el-Hâc Sinan Bey bin el-Hâc Ahmed Çelebi bin Mevlânâ İzzeddîn Ahî Hasan
mahdûmu ve hattât-ı meşhûr Abdullah Çelebi’nin yeğenidir.
Amasya’da tahsîl-i ilm u edeb edib Amasya vâlîsi [8] iken Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye
intisâb ederek ümerâdan oldu. Bir müddet Canik sancâğı Beyi olup ma’iyyet-i ümerâsından
olarak Amasya’ya geldi. 878’de Uzun Hasan Harbi’nde ibrâz-ı liyâkât etdi.
886’da Sultân Bâyezîd’in cülûsunda Amasya vâlîsi olan Şehzâde Sultân Ahmed’in lâlâsı ve
müşteşâr-ı umûru olarak Beylerbeyilik pâyesi aldı. 889’da Ankara Beylerbeyi olup Cem Sultân
meselesinde Cem’in gönderdiği kuvvetle harb ederken 890’da maktûlen vefât etdi. Sâdık, gayûr
idi.
Amasya’da yaptırdığı câmii-şerîf ile dârü’l-hadîsi 888’de ikmâl ettiği kapısı üstünde
yazılıdır. Evkâfını ve vakfiyesini oğulları Abdülkerîm, İskender Beyler tanzîm ettirdi. Diğer
mahdûmu Abdülğanî Bey de 890’da vefât etdi.
Abdullah Bey-Şehzâde Sultân
Amasyalıdır. Pederi Sultân Bâyezîd-i Sânî Amasya’da vâlî iken 860’da doğdu. Vâlidesi
Şîrîn Hâtun idi. Amasyalı Hayreddîn Hızır Paşa lâlâsı ve atabegi olup on dört yaşında iken
874’de Trabzon vâlîsi oldu. [9] Vâlidesi ve lâlâsıyla beraber Amasya’dan Trabzon’a gitdi.
Trabzon ilk feth edildiğinde maktûl olan ve firâr eden Rûmlar’ın yerini doldurmak için
Amasya’dan hayli Türkler taleb edilip yerleştirildi. Trabzon’da Amasya Mahallesi bu sûretle
meydana geldi. Câmiler mescidler, çeşmeler binâ edilerek i’mâr edildi. Şîrîn Hâtun’un çeşmesi
üstünde mahkûk olan kitâbe bunu göstermektedir.
883’de büyük babası Fâtîh Sultân Mehmed kendisini İstanbul’a celb edib mahdûmu
Şehzâde Sultân Mustafa’nın kerîmesiyle tahta cülûsundan sonra ya’nî 887’de Sultân Cem
yerine Karaman vâlîsi oldu.
Ancak yolda hasta olup Karahisâr-ı Şarkî’ye vusûlünde bir müddet ikâmet etdi. 888 senesi
zilka’desinde vefât edib cenâzesi Bursa’ya nakledilerek Sultân Murâd-ı Sânî türbesi civârındaki
dâ’ireye defn edildi. Şecî’, âlim, müdebbir idi.
İki kerîmesi kaldı. Biri Uzun Hasan Şâh evlâdından Mîrzâ Zeynel Paşa’ya diğeri de
Amasyalı Yahşi Beyzâde Ahmed Paşa’ya tezvîc edildi. Bunun zevcesi olan [10] sultânın adı
Şâdî Sultân’dır.
Abdullah Efendi-Hattât
Amasyalıdır. İlyâs bin Alî mahdûmu olduğu kendi imzâsından anlaşıldı. Hattın yedi
üstâdlarından biridir. Tercemesi yukarıda yazılan hattât-ı meşhûr Bağdâdîzâde Abdullah ve
Sûfî Yahyâ Çelebilerden temeşşuk ederek üstâdlarına tefevvuk edecek bir mahâret gösterdi.
Şeyhü’l-hattâtîn Amasyalı Hamdullâh Efendi’nin mu’âsırı olan bu hattât yalnız
Amasya’da değil bütün cihânda tanınmış olan üstâdlardan oldu. 891 târîhinde yazdığı Sûre-i
En’âm Şehîd Alî Paşa Kütüphânesi’ni tezyîn eden âsâr-ı nâdiredendir. Bu sûrenin sonunda
555
557