Page 389 - 1-4_2
P. 389

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 2


                      730'da  Bânukşâh'ın  Lâdik'de  bulunduğu  esnâda  seyyâh-ı  meşhûr  Muhammed  ibni
               Battûta el-Fâsî Amasya'ya gelip ba'dehû Lâdik'e gitmiş, orada "Benc" dediği Bânukşâh'ı ve
               sâhibü'l-hâl  demekle  meşhûr  olan  es-Seyyid  Şemseddîn  Ebu'l-Abbâs  Ahmed  er-Rufâ'î
               Hazretleri'ni ziyâret etmişdir. İbni Battûta, Banukşâh'ı bu bilâdın sultânı diye medh u senâ ve
               seyyid-i müşârün-ileyhin medh u senâsında ıtrâ ediyor.
                      727'de Şâm'da vefât eden kadı-i sâbık Şemseddîn Muhammed'in mahdûmu İmâdeddîn
               Ömer bin el-Hallâtî 731'de Amasya kâdı'l-kudâtı bulunmuşdur. 727'de Mısır'a i'zâm olunarak
               İskenderiyye kalesinde habs edilen Amasya ümerâsı 732'de afv ve ıtlâk edilmiş olduklarına
               [490] binâ'en 733 evâ'ilinde Gümüşlüzâde Tâceddîn Mahmûd Çelebi ve rüfekâsı gelmişlerdir.
                      733 evâsıtında Amasya vâlîsi Seyfeddîn Bânukşâh vefât eylediğine binâ'en Amasya
               emâretine Durak oğlu Şihâbeddîn Şâdî Bey kıyâm etmekle Bânukşâh oğlu Esen Bey iddi'â-yı
               hukûk ederek muhâlefet etmiş idi. Fakat Şâdî Bey'in tarafdârânı kesretli olduğu münâsebetle
               Esen Bey'i Varay kazâsında kâ'in çiftliğine i'zâm ederek Amasya emâretini istîlâ etmişdir.

                      Şihâbeddîn Şâdî Bey
                      Esbak Amasya vâlîsi Tugrak (Durak) Beyzâde İzzeddîn Balabân bin Salâr Bey'in oğlu
               olup 733 evâsıtında ya'nî cumadelûlâ evâhirinde eyâlet-i Rûmiyye vâlî-i umûmîsi Emîr Şeyh
               Hasan Noyin tarafından Amasya emîri olmuşdur.   447
                      Amasya kâdı'l-kudâtı İmâdeddîn Ömer Çelebi ve nâibi Şerefeddîn Ya'kûb Çelebi bin
               ez-Ziyârî ve umûr-ı askeriyye nâzırı Büyük Şemseddîn Muhammed en-Nahcivânî ve sadru’l-
               ulemâ  Küçük  Şemseddîn  Muhammed  en-Nahcivânî  ve  emîrü'l-beled  Buşaklu  Musliheddîn
               Kutlu Bey olmuşdur. [491]
                      Bu  zamânın  ricâlinden  Gümüşlüzâde  Tâceddîn  Mahmûd  Çelebi,  Torumtayzâde
               Zeyneddîn Ya'kûb Şâh Çelebi, Halifetzâde Alâ'addîn Alî Bey Çelebi pek meşhûr olup 727
               vak'asında Mısır'a giden Cemâleddîn İbrâhim el-Aksarâyî 733'de Amasya'ya avdet etmekle
               münhal olan Hânkâh-ı Mes'ûdî meşîhatına nasb olundu.
                      735  rebî'ulâhirinde  Gümüşlüzâde  Tâceddîn  Mahmûd  Çelebi  irtihâl  etmekle  köşkü
               önünde kâ'in bahçesine defn edilip oğulları Abdullah, Ahmed, Kâsım Çelebiler bunun yerine
               kâ'im olmuş, müteveffâ-yı müşârün-ileyhin ammizâdesi Pîr Kutbeddîn Muhammed Çelebi bu
               hânedânın ekberi olarak Gümüşlüzâde Mahallesi'nde ihtiyâr-ı uzlet etmişdir.
                      Amasya emâretinin tâbi' olduğu devlet-i İlhâniyye hükümdârı Sultân Ebû Sa'îd Bahâdır
               Hân, son derece sevdiği Emîr Çoban'ın kızı Bağdâd Hâtun'a teslîm-i zimâm-ı hükûmet ederek
               zevk ve safâsıyla meşgûl bir hâlde 736 rebî'ulevvelinde bilâ-veled-i zükûr vefât etmekle Âl-i
               Cengiz  arasında  kâ'im  olan  nizâ'-ı  saltanat  belâsıyla  hükûmet-i  İlhâniyye'nin  yetmiş  sekiz
               senelik nüfûzu Anadolu'da zâ'il olmuşdur.
                      Çünkü Bağdâd Hâtun, zimâm-ı hükûmeti ele aldıkdan sonra "Hünkâr Hâtun" demekle
               meşhûre 448  olarak hall ü akd-ı umûra [492] mübâşeret etmekle ümerânın gücüne gidip her biri
               bulundukları vilâyât-ı cesîmede müstakilâne hareket ve Sultân Ebû Sa'îd Bahâdır Hân nâmına
               icrâ-yı saltanat ediyorlardı.
                      Vâlîlerin her biri kendi vilâyeti dâhilinde bulunan bilâd-ı cesîmeden her birine a'mâl-i
               askere kâdir, servet ve haysiyete sâhib, siyâset-i medeniyyeye vâkıf olan yerli ümerâdan en




               447    Müşârün-ileyhin nesebi ve emâreti 737 târîhli vakıf-nâmesinde mezkûr ve kuyûd ile müsbetdir.
               448   "Hünkâr", "kavî ve salâbetli" ma'nâsına olan "kunkar" lafzından ibâret ve "kuvvet ve salâbet sâhibi olmak"
                  ma'nâsına  olan  "kunkamak"  masdarından  müştakdır.  Bu  ma'nâda  "kundamak,  kundanmak"  kelimeleriyle
                  müşterekdir.  "Kundak,  kundı,  kunt"  elfâzı  bunların  fürû'udur.  Kaviyyü'l-iktidâr  olan  erlere  "kunkar"  ve
                  kadınlara "kundı" sıfatları verilmiş, mu'ahharan "kunkar"a "hunkâr" ve "kundı"ya "hundî" denmişdir. Hünkâr,
                  "Hudâvendigâr'ın  galatı  değildir.  "Hâtun",  "zamm  ve  ilhâk  ve  terfîk  etmek"  ma'nâsına  olan  "katmak"
                  masdarından müştak olan "katun" vasfının mu'arrebidir. "Refîk" ma'nâsına olup bizim Osmânlı lehcesinde
                  "katun"a "kadın" denmekdedir.
                                                           687
                                                           388
   384   385   386   387   388   389   390   391   392   393   394