Page 395 - 1-4_2
P. 395
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 3
[2] Arz-ı Şükrân
Amasyâ Târîhi işbu üçüncü cildinin tab'ına delâlet ve himmet ederek vatan ve irfân-ı
millîmizin i'tilâsına büyük yardımları sebk eden sâbık Amasya vâlîsi Hilmî, Amasya meb'ûsu
muhterem İsmâ'il Hakkı Beyler'e ve Amasya vilâyeti encümen-i dâ'imâ a'zâsı kirâmına ve
hâssaten fazl u irfânı mücessem olan Evkâf Müdîr-i Umûmî'si Mehmed Rüşdî ve İstanbul
Evkâf Müdîri üstâd-ı kirâm İsmâ'il Hakkı Beyefendiler hazerâtına arz-ı şükrân eder.
DOKUZUNCU FASIL
[3] Sultân Ebû Sa'îd Bahâdır Hân'ın vefâtından sonra Amasya ve havâlîsinde
teneffüz ederek icrâ-yı emâret eden yerli Türk beylerini, bunların zamânlarında Amasya
ve havâlîsinin tâbi' olduğu hükûmetleri, hâdisât ve ricâl ve ahvâl-i târîhiyyesini beyân ve
tafsîl eder.
Sultân Alâ'eddîn Ebû Sa'îd Bahâdır Hân, İlhânîler içinde en ziyâde munsif, Türkler'e
eslâfından ziyâde müteveccih bir Moğol hükümdârı idi. Adl ve hakkâniyete oldukça ri'âyet
eder, dîn-i İslâmın usûl ve erkânına, ehl-i sünnet mezhebine, ulemâ-yı dîne pederinden ziyâde
hürmet eylerdi.
Bahâdır Hân'ın devr-i saltanatında Türkler, azıcık refâh ve sa'âdet yüzü görmüşler,
Moğol ve Tatar eşirrâsını bir derece iskâta muvaffak olmuşlar, bu sâyede bir tesânüd-i millî
te'mîn ederek varlıklarını bildirecek çağa gelmişlerdi. Bu işlerde Bahâdır Hân'ın
emîrü'l-ümerâsı olan Çoban Noyin ile evlâdının büyük yardımları, iyilikleri sebk etmiş idi.
Bahâdır Hân, Anadolu'da ekseriyetle Türkler'i istihdâm ve Türk beylerini iltizâm ederdi.
Sivas vâlîsi Emîr Çoban oğlu Timurtaş Bey'in [4] kendisine takrîb etdiği beyler de Türklerdi.
Türkler, Timurtaş Bey'i çok severlerdi. Çünkü Timurtaş Bey, Bahâdır Hân gibi Türklüğü
iltizâm ederdi.
Bundan dolayı Emîr Çoban'ın i'dâmı, Timurtaş Bey'in Sivas'dan Mısır'a firârı, sonra
Anadolu eyâletinin Bağdâd hâkimi Emîr Şeyh Hasan Celâyirî'ye tevcîhi, daha sonra Amasya
vâlîsi Babukşâh'ın vefâtıyla Hoylu Şâdî Bey'in vilâyeti, Amasya havâlîsinde oturan Türkler'i
ve beyleri pek ziyâde müte'essir etmişdi. Çünkü Moğol ve Tatar nüfûz ve istibdâdı
canlanıyordu.
Amasya vâlîsi Şihâbeddîn Şâdî Bey, gerek vakfiyesinden ve gerek elde edilen evrâk-ı
resmiyeden müstebân olduğu üzere Âzerbâycân'ın Hoy şehrinde ikâmet eden Yazarlu
Türkmenleri'nden idi. Hoy şehrinde doğmuş, Îrân terbiyesi görmüş, Îrân'ın lisân ve edebiyâtı
dimâğında Âzerîler derecesinde yer etmişdi. Pek mütevehhim olduğundan kinâye olarak
"Huylu" unvânıyla meşhûr olmuşdu.
Âzerîler, Âzerbaycân ilinde oturan Türkler'di. Bunların dimâğlarında öteden beri Îrân
hissiyâtı, Îrân edebiyâtı, Îrân târîhi yaşadığından Îrânîliğe pek ziyâde meftûn idiler. Lisân-ı
resmîleri Îrân dili, ilim ve irfânları Îrân edebiyâtı idi. Fârisîce okuyup yazmak, hele konuşmak,
bunlarca en büyük fazîletdi. Dil ve seciyyeleri bile Türkler'den farklı olmuşdu. Moğol ve Tatar
beylerine muhabbetleri perestiş derecesine varmışdı. [5]
Bu yüzden Âzerîler, Türkleri ve Türklüğü tahkîr ve tezlîl edecek ahvâl ve etvârdan
çekinmezler, sâkin oldukları muhîtin efkâr ve hissiyâtına ehemmiyet vermezlerdi. Bununla
beraber müslümân ve dîndâr adamlardı. Âzerîler Anadolu'nun her tarafında bulunurlar, riyâ ve
temelluklarıyla her yerde nüfûz ve haysiyet sâhibi olurlardı. Moğol beylerine icrâ-yı vekâlet ve
işlerini rü'yet ederlerdi. Anadolu'da İlhânîler'in nüfûz ve istibdâdını en ziyâde yaşayan
Âzerîler'di.
692
394