Page 231 - 6-8
P. 231

Amasya Tarihi Cilt: 6
               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               oldu.
                     Amasya’da  meşâyîh-i  Nakşîbendiyyeden  el-Hâc  İsmâil  Efendi’den  müstahlef
               olduğundan Ziyâre’de bir Nakşîbendî tekkesi yaptırıp oraya şeyh oldu. Halkı tarîk-i mustakîme
               irşâd ve tehzîb-i ahlâka hizmet ederek 1270 senesi zilka’desinin yedisinde vefât etdi. Âlim,
               sâlih, müteşerri’, vâ’iz bir zât idi. Mahdûmu es-Seyyid Ali Efendi [740] kendisine halef oldu.

                     Ahmed Efendi-Sa’atçızâde es-Seyyid
                     Devehâne  Mahallesi  eşrâfından  es-Seyyid  el-Hâc  Mehmed  Efendi  bin  el-Hâc  Sâlih
               Efendi bin el-Hâc Mehmed Efendi mahdûmu olup bidâyet-i nizâmda asker olarak mülâzım
               sonra yüzbaşı olarak muhârebelere girdi.
                     Tedrîcen  kolağası,  1265’de  birinci  alayın  dördüncü  taburuna  binbaşı  oldu.  1268’de
               mütekâ’id olup Amasya’ya geldi. 1271 hudûdunda vefât etdi. Oğulları Kavasbaşı es-Seyyid
               Mehmed, Osmân Ağalardır. Kavasoğulları, Şerîf, Hüseyin Ahmed olup Hâncı Osmân Ağa’nın
               oğulları da Nalband Ahmed, Nuri, Mehmed Ali Ağalardır.

                     Ahmed Efendi-Hacıköylüzâde
                     Amasya  ulemâsından  el-Hâc  Hasan  Efendi’nin  mahdûmudur.  Niksarlı  el-Hâc  İsmâil,
               Canikli el-Hâc Mehmed Efendilerden tahsîl-i ulûm edib ders-i âm oldu. İcâzet verdikten sonra
               kasabâta kadı, 1266’da meclis-i idâre ve de’âvâ a’zâsı olup 1272 senesi evâ’ilinde vefât etdi.
               [741] Âlim, natûk, umûr-ı idâreye vâkıf idi.

                     Ahmed Rüşdü Efendi-Şeyhzâde es-Seyyid eş-Şeyh
                     Amasya  fuzalâsından  Allâme  es-Seyyid  el-Hâc  Abdullah  Vecîh  Efendi  bin  eş-Şeyh
               Hasan  Sinanî  Efendi  bin  Mehmed  bin  Hasan  bin  Mehmed’in  üçüncü  mahdûmu  olup  1200
               senesi  muharreminde  doğdu.  Mukaddimât-ı  ulûmu  pederinden  görüp  eniştesi  Niksarlı
               Müftüzâde  el-Hâc  İsmâil,  Hacı  Ahmedzâde  es-Seyyid  Mustafa  ve  pederinin  tavsiyyesiyle
               Payaslı el-Hâc Mehmed Efendilerden ulûm-ı akliyye ve nakliyyeyi ahz ve ikmâl ederek mücâz
               ve ders-i âm oldu.
                     1219’da pederinin vefâtı ile mahlûl olan Hüseyin Ağa Medresesi müderrisi olup tedrîs-i
               ulûma nasb-ı nefs etdi. Tahkîk ve ifâdesi pederinin hayrulhalefi olduğunu ispat eylediğinden
               1233 zilka’desinin on birinde Amasya müftüsü oldu.
                     Fakat vazife-yi fetvâdan istiğnası, iftâdan ictinâbı tab’-ı âlîlerine galib geldiğinden 1234
               senesi rebîülevvelinin dokuzuncu günü fetvâdan isti’fâ ederek kûşe-i vahdete [742]  çekildi.
               Bundan sonra cedd-i âlîlerinin halifesi eş-Şeyh Osmân Efendi’nin hulefâsından Halvetî eş-Şeyh
               İsmâil Efendi sohbetine mülâzemet ederek ondan ahz-ı hilâfet etdi.
                     Tedrîs ve takrîre müdâvemet edib pederinin açtığı zâviyesinde Halvetîye tarîkatı üzere
               zikr ü tevhide muvâzabet ederek alâ’ik-i dünyevîyeden el çekti. Birkaç defa Amasya müftülüğü,
               meclis-i de’âvâ ve idâre a’zâlığı teklif ve ibrâm edildiği halde hiçbirini de kabûl etmedi.
                     Fazilethânesi, ziyâret-gâh-ı ulemâ ve a’yân-ı kirâm, merci-i havâss ü a’vâm olduğu halde
               asla meslek-i inzivâsından inhirâf etmeyerek gâyet muhterem bir halde yaşadı. Sonunda on beş
               gün kadar hasta yatdı. 1273 senesi  rebîülevvelinin  on ikinci  gecesi  seherinde mu’tadı  olan
               teheccüt nâmazını ba’de’l-edâ secdegâhında dâr-ı kûdse irtihâl etdi. Peder-i âlîlerinin nezdine
               defnedildi.
                     Fâzıl, kâffe-i ulûmda mütebahhir, hâssaten ulûm-ı şer’iyye ve edebiyyede mâhir, gâyet
               kâmil, vecîh, vakûr, [743] âbid, müteşerri’,zâhid, latîf, tab’ân sahî, edîb, âlî-himmet, mazınne-
               i kerâmet bir azîz idi. İlm-i şeri’atde yektâ, fenn-i tasavvufda yegâne-i asr idi.
               -Kuddise sırruhü’l-azîz-.
                     Merhûmun  cenâzesi  Sultân  Bâyezîd  Câmii  şerîfinin  avlusuna  getirilip  sağ  taraftaki
               mûsâlla taşına kondu. Namazını mahşer halinde mazınne-i kirâmdan Nakşibendiyye şeyhi şehir
               Kethüdâsızâde eş-Şeyh Mehmed Arif Efendi kıldırdı.



                                                           226
                                                           230
   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236