Page 232 - 6-8
P. 232
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Namazın hitâmında tezkiye edilirken meşâyih ve mürîdânın sayhası, halkın şâhikası,
ulemânın dökdüğü hazîn gözyaşları bütün Amasya’yı bir mâtem-hâneye çevirdi. Tabutu
parmak üzerinde ezkâr ü tehlîlât ile Aşağı Pirlerin şarkında kâin köşe başına kadar götürüldü.
Müşârün-ileyhin zâviyesi her cuma gecesi bir mahfel-i ulemâ ve a’yân olur. Nice
mebâhis-i celîle ve siyer-i nebeviyyeden bahsedilirdi. Meclisi gâyet muhteşem olup herkes
müşârün-ileyhin ne söyleyecek diye yüzüne bakıb ebsem durur. Bir şey söylerse kemâl-i
dikkatle dinlerdi. Meclisinde gıybet, mezemmet [744] riyâkârâne medh ü sitayiş, lağviyyât gibi
hâlât-ı mezmûmeden eser bulunmaz. Meclisin mehâbetinden tütün içilmezdi.
Yatsı nâmazını kıldıran Efendi, Sûver-i Kur’âniyye ve âyât-ı kerîmeden her hangisini
okursa mevzu-ı bahs ancak bu suver ü âyât olur. Bunun tefsîrinde nice ehâdis-i şerîfe, hakâyık-
ı şer’iyye, dekâyık-ı sûfiyye söylenir. Bunlar büyük ve rahmânî bir vecd ile dinlenirdi.
Ma’işeti Hüseyin Ağa müderrisliğinden aldığı vazifeye münhasırdı. Sonra bu vazifesi
Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî tarafından tezyîd ve senevî ayrıca surre ihsân edilirdi. Kezâlik Mısır
Valisi Mehmed Ali Paşa tarafından da kendisini iğnâ edecek kadar surre gelirdi. Sultân
Abdülmecid Hân’ın cülûsundan sonra vazife ve ma’aşı biraz daha artırıldı. Bu sûretle
zâviyesinde fukarası bol, masârif-i ta’âmiyyesi mebzûl, herkes lutf ve nimetinden mütena’im
idi.
Mahdûmları meşâhîr-i sulehâdan es-Seyyid İsmâil Efendi 1311’de ve hayrü’l-halefi olan
el-Hâc eş-Şeyh Hâfız Mehmed Ali Efendi 1312’de Hicâzda vefât etdi. İsmâil Efendi’nin
oğulları [745] AbdullahVecîh, Mehmed Dâ’î Efendilerdir. Şeyh Hacı Ali Efendi’nin oğulları
da el-Hâc Ali, Mustafa Efendilerdir.
Ahmed Efendi-Taşâbâdî el-Hâc
Amasya civârında Erba’a Kazâsı dâhilinde Keydoğan köyünden Hüseyin bin Osmân bin
İbrâhim’in mahdûmudur. Amasya’da Canikli el-Hâc Mehmed, Boyâbadî el-Hâc Süleyman,
Hacı Ahmedzâde es-Seyyid Mustafa Efendilerden tahsîl-i ulûm ederek mücâz olduktan sonra
Kayseriye’ye gidip fâzıl-ı meşhûr Kâsım Efendi’den de ahz-ı ulûm ederek avdetde Hacı Kâsım
Efendi’nin tavsiyesiyle Amasya’da Karagözzâde Fındık Mustafa Efendi’den de hâssaten ulûm-
ı şer’iyyeyi ahz ü ikmâl etdi. Bunlardan da mücâz oldu.
Amasya’da bir müddet tedrîs-i ulûm etdikten sonra edilen davet üzerine Taşâbad’a gidip
orada ders-i âm ve müftî-i benâm oldu. Fakat kazâ a’yânı el-Hâc Ahmed Ağa’nın
tahakkümünden bîzâr olarak tedrîs ve iftâyı terk edib tekrar Amasya’ya can atdı. Amasya’da
ikinci defa tedrîse başladı. Avdetinden dolayı pek mahnûn oldu. [746]
Çünkü Şeyhzâde Ahmed Rüşdü Efendi’nin can sohbetinden ayrıldığına pek müteessifdi.
Bu avdetinde o sohbete kavuştu. 1263’de mahlûl olan Benderli Medresesi müderrisliğine tayin
edildi. 1265’de meclis-i de’âvâ a’zası ve birkaç yıl sonra da mahkemede şer’iyyâtî oldu.
1272’de Hicâz’a gidip geldi. 1273 senesi leyle-i berâtında dâr-ı bekâya irtihâl etdi.
Meşâhîr-i ulemâdan fâzıl, usûl-i fıkıh ve kelâmda mâhir, hadîs ve tefsîre vâkıf, natûk, gâyet
fakîh, vecîh, vakûr, bir zât-ı muhterem idi. Mahdûmları Hâfız Mehmed Efendi 1307’de el-Hâc
Mustafa Neş’et Efendi 1319’da ve Benderli müderrisi Mehmed Ârif Efendi de 1327’de vefât
etdi.
Ahmed Bey-Kesdikzâde es-Seyyid
Amasya Alaybeyi es-Seyyid Mehmed Bey bin es-Seyyid Ahmed Bey’in oğludur.
Züamâdan olup, bidâyet-i nizâmda yüzbaşı olarak askerliğe girdi. 1247’de binbaşı, 1256’da
mîr-âlây ve Amasya zabıta müdürü oldu. 1261 vak’asında Amasya kumândânı oldu. Ba’dehû
tekâ’üd edilip 1274’de [747]vefât etdi. Birâderi es-Seyyid Mustafa Bey Köprü müdürü olup
orada kaldı.
227
231