Page 457 - 6-8
P. 457
Amasya Tarihi Cilt: 7
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
vezâretle Rûmeli Beylerbeyi yapdığı Frenk İbrâhim Paşa’yı mesned-i sadârete getirmek
istiyordu.
Zulm ü te’addî müftereyâtını haber alan ve maksad-ı şâhâneyi teferrüs eden sâhib-i
terceme 929 senesi şa’bânında derhâl isti’fâ edib Silivri’de kâin çiftliğine çekildi. Ahvâli teftîş
edilerek zülm ü te’addî tefevvühâtından berâ’eti zâhir olup müstevfî ma’aş ve ta’yînâtı ile
tekâ’üd edildi.
Eyyâm-ı resmiyyede ve aralık aralık çiftliğinden da’vet edilerek huzûr-ı hümâyûna
girmesi ve ba’zı umûr-ı mühimmenin [640] hall ü istişâresinde akl ü re’yinden istifâde edilmesi
Sadr-ı a’zam İbrâhim Pâşa’yı pek ziyâde bî-huzûr ediyor, kendinin azliyle müşârün-ileyhin
sâniyen mesned-i sadârete geleceğinden korkuyordu.
Bundan dolayı sâhib-i tercemenin izâle ve kendi devlet ve sa’âdeti uğrunda bî-günâh olan
müşârün-ileyhin kurbân edilmesini düşünürdü. Alâ rivâyetin Edirne kadısı olan mahdûmu
Muhyiddîn Mehmed Bey’i Anadolu sadâreti va’diyle kandırdı.
939 senesi şevvâlinin evâ’ilinde bayram tebrîki bahânesiyle mahdûmu Silivri’ye gelip
pederine misâfir oldu. Pederini tesmîm edib gitdikden sonra tesmîm edildiğine vâkıf olan
müşârün-ileyh, “Ah Mehmed beni yaktın Allâh da seni yaksın!” diye bedduâ ederek dünyadan
gitdi. Silivri’de câmiinin harîminde medfûndur.
Fî’l-hakîka Molla Muhyiddîn Mehmed Bey, 940’da bir gece gâyet bed-mest olup
yatarken mangal üzerine devrilip elbisesi tutuşdu. Feryad ü figân içinde yanıp gitdi. İbrâhim
Paşa da çok geçmeden i’dâm edildi. [64l]
Pîrî Mehmed Paşa, pek fâzıl, muhakkik, âkil, mehîb, kâmil, müdebbir, müstakîm, afîf,
bütün kavânîn ve nizâmât-ı devlete vâkıf, nizâmü’l-mülk ü saltanât, kavvâm-ı dîn ü devlet, şâir,
edîb, Felâtun-meşreb bir racul-i siyâsî idi.
Mahdûmları Muhyiddîn Mehmed, Dervîş Mehmed, Mehmed Şâh, Kâsım, Ahmed
Beylerdir. Dâmâdları da Mustafa Paşa ile üdebâ-yı mevâlîden Amasyalı Mü’eyyedzâde
Abdullah Abdî Efendi’dir. Kerîmelerinden de ahfâdı ve her tarafda hayrât ve evkâf-ı cesîmesi
vardır.
İstanbul’da Zeyrek civârında câmii ve zâviyesi, Molla Gürânî civârında câmii ve zâviyesi,
Hasköy’de mahallesi iskelesi ve mescidi, Silivri’de mu’azzam câmii ve medresesi, imâreti ve
tab-hânesi, ceddînin vatan-ı aslîsi olan Anadolu Aksarayı’nda mektebi, Konya’da mescidi,
Amasya’da mevlidi olan Temennâ Mahallesi’nde mescid ve mektebi, Edirne ve Tekirdağı’nda
mescid ve mektebi ve daha çok yerlerde bu gibi hayrât-ı şerîfesi vardır.
İstanbul, Rûmeli ve Anadolu’da evkâf-ı cesîmesi [642] vardır. Sadâreti zamanlarında
tanzîm etdirdiği diğer üç vakfiyesi mukayyed ve müsecceldir. Sadâretten azlinden sonra
yaptırdığı hayrât-ı şerîfesi bu vakfiyelerinde tâbi’i yoktur.
Pîrî Mehmed Paşa’nın şu tercemesi, pek çok vesâ’ik-i resmiyye ve sicillât-ı şer’iyyeden,
hatta imzâlarını hâvî evrâk-ı resmiyyeden telhîs edilerek toplanmışdır. Müşârün-ileyhin
terceme-i hâlini yazanların her biri mesmû’âtını yazmış olduğundan bunların içinde gass ü
semîni de vardır. Ancak evsâf-ı celîlesinde müttefiklerdir.
Edirneli Mecdî Mehmed Efendi “Terceme-i Şakâyık”ında diyor ki: “Pîrî Paşa, sadr-ı
vezârette vezîr-i a’zam bulunup âsitâne-i sa’âdet-âşiyânî, melce’ ü melâz-ı enâm-ı eyyâm
merci’ ü me’âd-ı havâs u avâm idi. Cenâb-ı felek-nisâbî ca’be-i nebâl-i istikâmet ve sedâd ve
Ka’be-i rahhâl-ı hidâyet ve reşâd olup cumhûr-i umûr-i saltanât ana müfevvaz iken dokuz yüz
yirmi dokuz senesinde Rodos seferinden rücu’ olundukda vezâretten azlolunup Dimetoka nâm
mevzi’e karîb bir kûşede tekâ’üd eyledi.
Ba’de’l-azl hülâsâ-i evkât ve nekâve-i sââtini ibâdete [643] muvâzabete sarfeyleyip
ömrünü zühd ü salâh ü iffet ü felâh ile hatmeyledi. Mûmâileyh âkil ü edîb ü mehib ü lebîb ü
hads-i sâ’ib ü rey-i sâkıb sâhibi bir zekî kimse idi. Gürûh-ı ulemâya ve fırka-yı sulehâya derûn-
ı dilden muhibb olup fukarâya ve muhtâçlara gâyet ri’âyet eder idi.
456