Page 196 - 6-8
P. 196

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               kâh Amasya’da ikâmet ederek îfâ-yı me’mûriyyet edib 1234’de ma’zûlen Köprü’ye gitdi. 1237
               hudûdunda orada vefât  etdi. Köprü eşrâfından hânedân, âlî-cenâb bir zât idi. İkâmet etdiği
               hânesi Köprülü Mehmed Paşa’dan müntakil ve şâyân-ı ziyâret idi.

                     Râşid Ahmed Efendi-Sorukluzâde
                     Amasyalıdır.  Esbak  Amasya  müftüsü  Soruklu  el-Hâc  Ali  Efendi’nin  mahdûmudur.
               Çeribaşı Mahallesi’nde ikâmet ve pederinden ve Payaslı el-Hâc Mehmed Efendi’den tahsîl-i
               ilm ü ma’rifet edib ders-i âm oldu.
                     1221’de pederinin irtihâlinde Darü’l-Hadîs-i Osmân Çelebi müderrisi ve Çeri-başı Câmii
               imâm u hatîbi olup birâderi Hâfız Abdurrahmân Kâmil Efendi’nin vefâtında 1227’de hisse-i
               tedrîse ve imâmetine mutasarrıf oldu. 1232’de tedrîs ü imâmetten ferâgat edib Havza kazâsı
               nâibi oldu. Sonra niyâbetle iştigâl edib 1243’de vefât eyledi. Âlim, hâfız-ı Kur’ân, latîfü’t-tab’
               bir nâib idi. [10]

                     Râşid Ahmed Efendi-Kızıklızâde el-Hâc
                     Hâcıköylüdür. Oranın meşâyih ü eşrâfından eş-Şeyh Yahyâ Efendi bin Kızıklı el-Hâc
               Ahmed Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da tahsîl-i ilm ü ma’rifet ve pederinden ahz-ı tarîkat
               edib pederinin vefâtında yaptırdığı Kâdirî-hâne şeyhi ve kazâda meclis-i idâre a’zâsı oldu.
                     Birâderleri  Hacı  Mahmûd  Kâmil  ve  Mehmed  Muhyiddîn  Efendilerle  müştereken  bir
               câmi-i şerîf binâ ve mülklerini vakf etdi. Yıllarca zikr ü ibâdet, va’z ü tâ’atle iştigâl edib 1297
               sâlinde vefât etdi. Nüfûz u serveti ilm ü ma’rifeti derece-i kifâyede olup hânedân, ehl-i hayr bir
               şeyh-i Kâdirî idi.

                     Râşid Abdullah Efendi-Hacı Vehhâbzâde
                     Amasyalıdır. Es-Seyyid Mehmed Efendi bin es-Seyyid el-Hâc Abdulvehhâb Efendi bin
               es-Seyyid Süleyman’ın mahdûmudur. Gençliğinde İstanbul’a gidip teşrifâtî-i dîvân-ı hümâyûn
               Amasyalı Bekir Paşazâde Mehmed Âkif Bey’in dâ’iresine mülâzemetle girdi. Ba’dehû teşrifâtî
               kaleminde hulefâdan oldu. [11]
                     Akif Bey’in irtihâlinden sonra Cezâyirli Gâzi Hasan Paşa 1184’de vezâretle kapudân-ı
               deryâ oldukta tersâne kâtibi oldu. Ba’dehû Gâzi Paşa tab’ ü mişvârını beğenip kendisine dîvân
               kâtibi yaptı. Müşârün-ileyhin ikinci kapudânlığında rütbe-i hâcegânî ile taltîf edildi.
                     1204 senesi cumâdelûlâsının evâ’ilinde paşa sadr-ı a’zam oldukta mektûbî-i sadr-ı âlî
               oldu. Sene-i mezbûre recebinde paşanın irtihâline binâ’en infisâl edib sonra cebeciler kâtibi,
               1211’de mukâta’ât emîni ve ba’dehû devr-i menâsıbla 1220’de defter emîni oldu.
                     1221 senesi şevvâlinde ma’zûl olduğu hâlde 1222 senesi saferinin on sekizinde vefât etdi.
               Mukîm olduğu Üsküdar’da Nûh Kuyusu Mezârlığı’nda medfûndur. Kâtib, münşî, hatt ü tab’ı
               güzel idi. Mahdûmu es-Seyyid İbrâhim Hânîf Efendi’dir.

                     Râşid Mehmed Efendi-Kahvecizâde
                     Amasyalıdır.  Dârü’s-sa’âde  ağası  Hâlid  Ağa’nın  kahvecilerinden  Amasyalı  Hasan
               Ağa’nın mahdûmudur. 1213’de [12] Hâlid Ağa’nın vefâtında pederi Amasya’ya gönderilmişdi.
               Kendisi Amasya’da doğdu. Ba’dehû İstanbul’a gidip mektûbî-i mâliye kalemine mülâzemetle
               girdi.
                     Orada tefeyyüz ederek hulefâdan olup 1245’de Amasya mîzân-ı harîr emîni olarak geldi.
               Dört yıl kadar kalıp 1249’da infisâl ederek İstanbul’a gitdi. Ba’dehû mektûbî-i mâliye ser-
               halîfesi olup buradan dâr-ı şûrâ kâtibi, sonra hâssa ordusu baş-kâtibi oldu.
                      1259 senesi zilka’desinin beşinci günü Amasya sancâğı vâlî kâ’im-makâmı olarak gelip bir
               yıldan ziyâde livâyı idâre etdi. 1261 senesi muharreminin gurresinde Niğde kâ’im-makâmı oldu.
               Orada bir müddet kalıp sonra ma’zûlen İstanbul’a gitdi. 1265’de Samako sancâğı kâ’im-makâmı
               olup 1267’de ma’zûl ve ba’dehû merhûm oldu. Kâtib, edîb, şâir idi.



                                                           189
                                                           195
   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201