Page 504 - 6-8
P. 504

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Bu sefer sâhib-i terceme eşrâf-ı Mekke’yi kendisine celb ve imâle ederek iki yıl sonra 1038’de
               Şerîf Zeyd’in azliyle Şerîf Suûd emîr ve şeyhü’l-harem Ömer Efendi de müteâkiben vefâtıyle sâhib-
               i terceme şeyhü’l-harem oldu.
                     Şerîf Zeyd iki taraf olan a’yân-ı Mekke’yi celb ve imâle ederek üçüncü defa emîr-i Mekke
               olup Mısır’dan Cidde’ye geldiği esnâda sâhib-i terceme usûlen istikbâl etmek üzere Cidde’ye
               inmişti. Şerîf Zeyd’in ziyâfetinde tesmîm edilerek 1040 senesi evâilinde vefât etdi.
                     Nev’îzâde Atâyi Efendi diyor ki:
                     “Mekke-i Mükerreme’nin eşref-i a’yânı ve akdem-i erkânı iken 1040 senesi dâhilinde
               erkân-ı hayatı teveccüh-i zevâl ve mesmûmen intikâl eyledi. Azîz-i mezbûr talâkat-ı lisân ve
               selâset-i [474] beyân ile meşhûr, din ve dünyayı câmî, mütehavvil ve müteşerri’ aynü’l-a’yân,
               şeyh-i âlîşân idi. ”
                     Üç oğlu meşhûrdur. Biri Mehmed Efendi Mekke’de kalıp pederinin nüfûz ve emvâline
               vâris  olmuştur.  Diğeri  Mahmûd  Efendi  İstanbul’da  kalıp  “Veled-i  Karabaş”  demekle
               meşhûrdur. Öbürü Osmân Efendi Medine’de kalıp pederinin Medine’deki nüfûz ve emvâline
               vâris olmuştur. Bunun mahdûmu Ahmed Efendi’dir ki 1074 senesi cumâdelâhiresinin ikisinde
               Hazine-i Nebeviyye kâtibi ve 1079 recebinin on üçüncü günü Haremeyn Defterdârı olmuştu.

                     Abdurrahman Efendi-Veli Efendizâde
                     Amasya’nın  meşâhîr-i  ulemâsından  Veli  Efendi  bin  Mehmed’in  büyük  mahdûmudur.
               Amasya’da ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve müderris oldu. Ba’dehû İstanbul’a gidip 1029’da
               müderris, 1039 ramazanında Yenişehir mollası olarak mevâlîden oldu.
                     1044  muharreminde  Mekke-i  Mükerreme  ve  rebîülevvelinde  Şam  ve  1046  saferinde
               Bursa  mollası  olup  1047’de  ma’zûl  ve  1048’de  merhûm  oldu.  Fatih’de  Boyacı  Kapısı’nda
               medfûndur. Fâzıl, vecîh, vakûr, afîf [475] idi. Mahdûmları Mehmed, Es’ad, Ahmed Efendiler
               ve birâderi Abdulbâki Efendi’dir.

                     Abdurrahman Paşa-Hâcepaşazâde
                     Amasyalıdır. Hâce Ahmed Paşa’nın mahdûmu olduğu sicillât-ı şer’iyyeden anlaşılmış ise de
               terceme-i hâli hakkında yapılan tetebbuâtdan bir netice elde edilemedi. Mahdumları Ahmed, Ömer
               Beylerdir. 1078’de fevt oldu.

                     Abdurrahman Efendi-Gürcüzâde
                     Amasya  fuzalâsından  Sultâniyye  vâizi,  şeyhü’l-kurrâ  Gürcü  Hâfız  Hasan  Efendi’nin
               mahdûmudur. Pederinden hıfz-ı Kur’ân ve ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve Sultân Bâyezîd
               Câmii’ne imâm ve Sultân Hâtun Dârülkurrâ’sı şeyhi olduğu halde Hicâz’a gidip 1080 senesi
               zilhiccesinde Mekke-i Mükerreme’de vefât etdi. Âlim, mücevvid, kârî, sâlih bir zât idi.

                     Abdurrahman Efendi-Arapzâde
                     Amasyalıdır. Amasya’da Sipâhi kethüdâyeri olan Mevsılî Arap Hüseyin Ağazâde Ömer
               Çelebi mahdûmudur. Amasya sicillâtında “Abdurrahman bin Ömer bin Hüseyin el-Mevsılî”
               diye mukayyed görüldü. Amasya’da ulemâdan ikmâl-i tahsîl ve [476] ders-i âm ve Mahmûd
               Paşa Câmii kürsi şeyhi oldu.
                     Köprülü Mehmed Paşa mükerreren Amasya mutasarrıfı olup geldikde bunun hüsn-i takrîr
               ve  beyânını,  salâh-ı  hâlini  beğenmiş,  kendisine  hüsn-i  i’tikâd  ederek  bağlanmıştı.  1067’de
               müşârün-ileyhin sadâretinde İstanbul’a gitdi. Mahmûd Paşa kürsî şeyhi oldu.
                     Bu kürsî şeyhliğinde hüsn-i hâl ve takrîri sâyesinde iştihâr ederek Süleymaniye Câmii
               kürsî şeyhi olduğu halde 1082’de vefât etdi. Fâzıl Ahmed Paşa’nın kendisine lütuf ve i’tikâdı
               var  idi.  Âlim,  kâmil,  sâlih,  pek  müteşerri’  bir  zât  idi.  Mahdûmları  Abdülvehhâb,  Ali
               Efendilerdir. İstanbul’da Arapzâdelerin cedd-i a’lâsıdır.




                                                           499
                                                           503
   499   500   501   502   503   504   505   506   507   508   509