Page 595 - 6-8
P. 595
Amasya Tarihi Cilt: 12
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Mücîz oldukdan sonra Amasya medreselerini devr edib Kameriyye-i Tokat müderrisliğinden
kasabâta kadı ba’dehû mükerreren Amasya nâibi, Karahisâr-ı şarkî kadısı ve sonunda mütekâ’id
olup 1087 senesi zilhiccesinde dâr-ı bekâya rihlet etdi.
Âlim, fâzıl, şâir, kâmil, güzel ta’lîk-nüvîs, hattât, münşî, muhâzarât ve [125] tevârîhe pek
âşinâ, Amasya müverrîhi bir zât idi. Amasya’nın şâirlerini ve şi’rlerini ba’zı hâdisâtıyla beraber
cem’ ederek bir “Tezkiretü’ş-Şu’arâ” te’lîf etdi. Bunun bir nüshasını elde etmişdim. Hayfâ ki
yandı.
Oğulları Mustafa, Halîl Efendiler’le Kadı es-Seyyid Ahmed Efendi’nin kerîmesinden
olan es-Seyyid el-Hâc Alî Efendi’dir. Yukarıdaki oğullarının evlâdına “Müderris Abdîzâdeler”
ve üçüncü mahdûmunun evlâdına “Şeyh Alîzâdeler” dendi. Bunlardan es-Seyyid Abdullah
Efendi 1320’de merhûm oldu.
Abdî Paşa-Şeyh Abdîzâde
Amasyalıdır. Sipâhîlerden ve Amasya mütesellimlerinden Hasan Ağa bin Alî Ağa bin
Şeyh Âbîdî Çelebi oğludur. Buna sicillât-ı şer’iyyede ve ba’zı tevârihde “Abdî”, ferâşet
defterlerinde “Âbidî” ve Silâhdâr Târîhi’nde “Abdî, Âbidîn” şeklinde yazılmıştır. Bostancıbaşı
İbrâhim Ağa’nın kardeşidir.
Gençliğinde enderûn mektebine girip tahsîl ve terbiye gördü. Enderûn çavuşbaşılığından
gümrük emîni olarak çıktı. Sadr-ı a’zam Kara İbrâhim Paşa’nın [126] himmeti sâyesinde 1096
senesi zilhiccesi evâhirinde Rûmeli Beylerbeyiliği pâyesiyle Erzurum Beylerbeyi, 1097’de
Basra ve müte’âkıben vezâretle Trablusşâm vâlîsi oldu.
İki yıl kadar vilâyet edib 1099 senesi şa’bânında Trablusşâm’da vefât etdi. Erbâb-ı
liyâkattan idi. Ceddi Âbidî Çelebi Şeyh Cû’î ahfâdından olup Amasya’da evkâfına mütevellî
ve zâviyesinde mesnevîhân olarak evlâdı vardır.
Abdî Ağa-Mü’ezzinbaşızâde
Amasya’da Sultân Bâyezîd Câmiinde mü’ezzinbaşı olan Hacı Hâfız Alî Efendi’nin oğludur.
Pederinin intikâlinde hüsn-i sadâsına binâ’en mü’ezzinbaşı olmuştu. Ancak şi’r ve inşâda melekesi,
mûsikîde mahâreti olduğundan eşrâf ve a’yân meclislerine dâhil olarak teayyün etdi.
Meclis-i a’yân azâsı olarak hükûmet işlerine pek karıştığından aleyhinde şikâyetler
çoğaldı. 1119’da tahkîkât icrâsıyla 1120’de Samsun’a nefyedildi. Buradan ahz ü ıtlâk edilerek
İstanbul’a [127] gitdi.
Orada Kaptân-ı deryâ olan Amasyalı Hacı Ahmed Paşa’ya intisâb ederek ağaları silkine
girdi. Bununla beraber olduğu esnâda ba’zı ricâle çatıp müşârun ileyhin azl ü nefyinde
Nevşehirli İbrâhim Paşa’nın mâ’iyyetine kabûl edildi.
Müşârûn-ileyhin sadâretinde nüdemâsından olup sadâret kapıcılar kethüdâsı sonra
Gümüşhâne emîni olarak taşraya gönderildi. 1143 sâlinden sonra vefât etdi. Şâ’ir, hoş-sohbet,
ma’ârif-âşinâ idi.
Abdî Paşa-es-Seyyid Abdülğanî
Amasya’da Sultân Bâyezîd Câmii imâm-ı evveli Hocazâde Hacı Hâfız Halîl Efendi’nin
mahdûmu ve amcası Emîr Hacı Abdüllatîf Çelebi’nin dâmâdıdır. Gençliğinde Enderûn-i
hümâyûna girip iyi tahsîl ve terbiye gördü. Ba’dehû Kıblelizâde Mehmed Bey’e intisâb ederek
ma’rûfiyyet kazandı.
1151’de Zanalızâde es-Seyyid Ahmed Paşa’nın himmetiyle arpa emîni, 1153’de
müşârun ileyhin sadâretinde [128] başbâki kulu ve 1154 rebîülevvelinde ma’zûl ve 1156
muharreminde çavuşbaşı oldu.
Sene-i mezbûre ramazânında ma’rûf ve 1157 muharreminde arpa emîni, 1158 şevvâlinde
sâniyen çavuşbaşı ve bade’l-azl yine arpa emîni, 1159 ramazânında sâlîsen çavuşbaşı 1160
rebîülevvelinde kethüdâ-yı sadr-ı âlî ve şa’bânında cebecibaşı oldu.
592
594