Page 599 - 6-8
P. 599

Amasya Tarihi Cilt: 12
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


                     Osmân Bey-Şehzâde
                     Amasya  vâlîsi  Şehzâde  Sultân  Ahmed  bin  Sultân  Bâyezîd  Hân-ı  Sânî  şehzâdesidir.
               Amasya’da doğdu. Bâliğ-i rüşd oldukda Çorum sancâğı beyi olup lalası Ahmed Beyle berâber
               gitti. 918’de peder ve birâderleri amcası [140] Sultân Selîm ile harbe gidip mağlûb ve esîr
               olduklarını işitince Amasya’ya geldi.
                     İshâk  Paşazâde  Şa‘dî  Paşa  Amasya  Beylerbeyi  olup  918  senesi  zilhiccesi  yirmisinde
               Amasya’ya  girdiği  gün  bâ-fermân-ı  padişâhî  boğuldu.  Ceddi  Sultân  Bâyezîd’in  câmi‘-i
               şerîfinde  kâ’in  türbesine  gömüldü.  Âlim,  kâmil,  ulemâyı  sever,  kerem-kâr  bir  şehzâde  idi.
               Kuyûd-i vakfiyede “Şehzâde Osmân Bey bin Sultân Ahmed” diye görüldü.

                     Osmân Çelebi-Seydî Alîzâde
                     Amasya ulemâsından ve Hâbil Oğullarından Mevlânâ Seydî Alî Çelebi bin el-Hâc İlyâs
               Çelebi mahdûmudur. Amasya ve İstanbul ulemâsından ve hâssaten Kemâl Paşazâde Ahmed
               Şemseddîn Efendi’den ikmâl-i tahsîl ederek mülâzim ve ders-i âm oldu.
                      Ba’dehû müderris ve kadı olup devr-i bilâd ederek Kastamonu kazâsından münfasıl iken
               944’de  Amasya  kadısı  olup  geldi.  Ba’dehû  Şehzâde  Sultân  Mustafâ  Amasya  vâlîsi  olup
               geldikde 947’de tekâ’üd edildi. Pirinçci Mahallesi’nde âlî bir dârü’l-hadîs binâ ve emlâk ve
               arâzisini bu medresenin mesâlihine vakfederek [141] 952 hudûdunda vefât etdi. Âlim, kâmil,
               fezâ’il-i  ilmiyye  ve  ahlâkiyyesiyle  meşhûr,  kerîm  idi.  Mahdûmu  el-Hâc  Ahmed  Efendi  de
               kadılardandır.

                     Osmân Efendi-Gökşenzâde
                     Amasyalı Mustafa Çelebi oğludur. Ulemâdan ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve müderris-
               i be-nâm oldu. 960’da Tokat müftüsü ve Hâtuniye müderrisi olarak Amasya’dan gitdi. Ba’dehû
               Trabzon müftüsü ve Hâtuniyye müderrisi olup yükseldi.
                      Buradan Kefe kadısı oldu. Bundan sonra mükerreren Trabzon ve Amasya kadısı olup
               981  sâlinden  sonra  vefât  etdi.  Oğulları  Mustafa,  Abdülvehhâb  Efendiler’dir.  Bunlara
               “Kadızâde”  ve “Müftüzâde” dendi.

                     Osmân Efendi-Emîr Çelebizâde es-Seyyid
                     Amasya sâdât-ı kirâmından es-Seyyid Hüseyin bin es-Seyyid Muhyiddîn Hüseyin bin es-
               Seyyid  Sadreddîn  Mehmed  el-Hüseynî  el-Horasânî  mahdûmudur.  936  cumâdelâhiresinde
               Amasya’da doğdu. Cum’a ve Müfessir Ahmed Efendilerden tahsîl-i ulûm ederek ders-i âm,
               müderris ve nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı oldu. [142]
                     Ba’dehû Hüseyniye müderrisi olup ba’zı avârızından müderrislikden azline müte’essir
               olup 997 recebinde Bursa şehrine nakl-i ikâmet ve orada Sultâniyye müderrisi olduğu hâlde
               1004’de  vefât  etdi.  Ulemâ-yı  sâdâttan  bir  zât-ı  sütûde-simât  idi.  Oğulları  es-Seyyid  Velî,
               Mustafa Efendiler’dir. Es-Seyyid Velî Efendizâde es-Seyyid Mehmed Efendi’dir.

                     Osmân Efendi-Hacı Baba
                     Tosyalıdır. İbrâhim bin Abdülkerîm oğludur. Amasya’da Şeyhü’l-harem Sinan, Müfessir
               Ahmed Efendilerden vesâ’ir ulemâdan ikmâl-i tahsîl ederek tedrîse mülâzemet ve neşr-i ulûma
               himmet etdi. Amasya medreselerini müderrislikle devrettiği esnâda Abdülkâhir Cürcânî’nin
               “Avâmil-i mi’e”sini şerh edib 1004’de ikmâl eyledi.
                     Ba’dehû “Risâle-i Sultâniyye”, “Şerh-i Heyâkil-i Nûrâniyye”, “Kavâ’id-i Fârisiyye” adlı
               eserlerini  yazıp  ikmâl  ederek  tilmîzi  Şeyh  Resûl  Efendizâde  Mahmûd  Efendi’ye  yazdırdı.
               1011’de eşkıyânın hücûmuyla vefât etdi. Bunları eserlerinde yazmıştı. Âlim, fâzıl, üç lisâna
               vâkıf kâmil bir zât idi. [143]




                                                           596
                                                           598
   594   595   596   597   598   599   600   601   602   603   604