Page 165 - 1-4_2
P. 165
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 1
ulemâdan ihtiyâr-ı tekâ'üd edenler bir tekke şeyhliği veyâhud mü'ebbeden bir medrese
müderrisliği ile silsile-i ulemâdan çıkar idi. Amasya'da ulemâdan derece-i hamsîn râddesine
vâsıl olamayanlar; kazâya ve sittîn râddesine vâsıl olamayanlar; iftâya aslâ intihâb olunamazlar
idi. İmâmet, meşâyih-i kurrâdan her hâlde kurrâdan olanlara ve hitâbet dahi erba'în râddesine
vâsıl olan ulemâya tevcîh olunmak kânûn-ı kadîm idi. Dersden mücâz olmayan kimselere
imâmet ve cüzhânlık ve ders-i âm olmayanlara tedrîs, hitâbet ve meşîhat gibi cihât-ı ilmiyye
tevcîhi memnû' idi. Şu usûl-i kadîme, 1100 târîhlerine kadar muhâfaza olunduğu hâlde
mu'ahharan cihât-ı ilmiyyenin merbût-ı silsile-i verâset olması şu usûl-i kadîmeyi zîr ü zeber
ve ulemâyı da muztarr etmiş ve eski usûl ders ve fikr-i terâkkî yerine merâsim ve âdât kâ'im
olmuşdur.
Amasya'da ulûm-ı âliye tedrîs olunan medâris üç râdde üzerine tertîb olunarak biri
erba'în, diğeri hamsîn, öbürü sittîn i'tibâr edilmişdir. Erba'în râddesinde olan bir müderris
lâ-ekall beş sene tedrîs-i ulûm ederek hamsîne ve ba'dehû yine lâ-ekall beş sene ulûm-ı âliye
tedrîs ederek sittîne vâsıl olabilir idi. Bunlar bir silsile-i muntazamaya tâbi' olup müderrisîn
arasında tekaddüm ve te'ahhur dahi bu merâtibe tâbi' tutulur idi. [273] Binâ'en-aleyh, 1000
târîhine kadar Amasya'da mevcûd olan medâris şu üç taksîm üzere tertîb edilmiş ise de
mu'ahharan silsile-i verâset bu tertîbât-ı muntazamayı bozduğundan medrese-i sittîn, medrese-i
hamsîn, medrese-i erba'în ta'bîrleri ıstılâh-ı kadîm sırasına girmişdir. İşte bu medâris ile
sonradan binâ ve i'mâr edilen bi'l-cümle medâris-i Amasya, hurûf-ı hecâ tertîbi üzere zikr
olunur:
1- "Alaca Yahyâ Medresesi": Sarachâne Câmi-i şerîfi’nin şark tarafında Yeşilırmak
üzerinde idi. Bu medreseyi ibtidâ Amasya emîri "Şâdgeldi Pâdişâh" 775 hudûdunda binâ ve
müderrisliğini ulemâdan "Sadreddîn Artuk et-Türkmânî"ye i'tâ etdiği vesâ'ik-i atîka
mütâla'asından anlaşılmışdır. Ba'dehû emîr-i müşârün-ileyhin ahfâdından "Sultân Bâyezîd
Hân-ı Sânî" hazretlerinin Amasya vâlîliğinde iken lalası bulunan "Alaca Yahyâ Bey" tarafından
875'de müceddeden i'mâr ve evkâfı tanzîm edildiği münâsebetle medrese, bu zâtın şöhret ve
ismiyle benâm olmuşdur.
1100 târîhine kadar pek çok fuzalâ bu medreseye müderris ve ba'dehû "Zanalı es-Seyyid
Ahmed Efendi" evlâdı vâris olarak ahfâdından "Bakırcızâde es-Seyyid Mustafa Efendi"nin
vefâtıyla mahdûmu "Hâfız es-Seyyid Nûreddîn Mehmed Efendi" 1248'de müderris olduysa da
meslek-i kazâda bulunup vekâletle idâre-i maslahat eylediğinden [274] medrese metrûk bir
hâlde kalmış ve 1281'de Amasya mutasarrıfı meşhûr "Ziyâ Paşa" hedm edib yerine mükemmel,
âlî bir "Rüşdiye Mektebi" binâ etmiş idi.
Bu mekteb otuz sene efkâr-ı memleketi tenvîre hâdim olup pek çok ezkiyâ yetişdirmiş
olduğu hâlde 1311 harîk-i iğtişâşında yanmış ve on beş sene kadar arsa-i hâliye olarak kalmış
iken eşrâf-ı memleketden "Topçuzâde el-Hâc Halîl Efendi" ve birâderi "Münîb Bey" 1328'de
nukûd-ı vâfire bezl ederek mükemmel bir "Mekteb-i İbtidâ'î" ve câmi-i şerîf tarafına dahi bir
"Fetvâhâne-i Âlî" binâ ve eski mekteb-i füyûzâtın nâmını ihyâ etmişlerdir.
2- "Atabeg Medresesi": Sığır Pazarı’nda dere kenârında olup emîr-i meşhûr "Nâsıreddîn
Ahmed Atabeg" tarafından binâ ve 727 Rebî'ulevvelinde evkâfı tanzîm edilmişdir. Medresenin
şimâl tarafında kâ'in temelden anlaşıldığı üzere gâyet metîn bir medrese-i sengîn iken
mükerreren zelâzil-i müdhişeden harâb olmuş ve ba'dehû vâridât-ı vakfiyesiyle i'mâr
edilmişdir. Kadîmen cesîm on beş hücreyi, bir dershâneyi, ortasında bahçeyi hâvî bir medrese
olduğu hâlde 1294 târîhinden beri arsa-i hâliye şeklini almış ve etrâfı temellük olunarak demirci
dükkânları yapılmışdır.
Bu medreseye ibtidâ "Cemâleddîn İbrâhim Aksarâyî" gibi bir [275] fâzıl ve ba'dehû
1098 târîhine kadar pek çok fuhûl-i ulemâ, kibâr-ı fuzalâ müderris olmuş idi. Bu târîhde
ulemâ-yı sâdâtdan "Zanalı es-Seyyid el-Hâc Ahmed Efendi" ve 1140'da vefâtıyla mahdûmu
"es-Seyyid Abdullah Efendi" ve 1172'de oğulları ve ba'dehû torunları tedrîse mutasarrıf olup
1245'de şehir kethüdâsı "es-Seyyid Mustafa Efendi bin es-Seyyid Mahmûd bin es-Seyyid
152
164