Page 76 - 1-4_2
P. 76

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               vakfiye, defâtir-i  hâkâniyye ve  mahkûkât-ı  muhallede  gibi  vesâ'ik-i  atîkayı  taharrî  ve
               mütâla'ada bezl-i makderet ederek terkîm ve bir mukaddime, iki bâba taksîm edib "Amasya
               Târîhi" nâmıyla tevsîm eyledim.
                      Binâ'en-aleyh, bir kavl-i meşhûra yâhud her yazılan târîhe mugâyir bir kayda tesâdüf
               buyurulursa me'hazlara bi'l-mürâca'a tashîh buyurulmasını erbâb-ı tedkîkden ricâya bir vesîle
               olmak  için  şu  eseri  enzâr-ı  kâ'inâta  arz  ve  takdîme  cesâret  etdim.  "Feminallâhi'l-i'ânetü
               ve't-tevfîk".

                                                     MUKADDİME

                      [7]Amasya  ve  mülhakâtının  esâmî  ve  mevâkı'-ı  kadîme  ve  cedîdesine,  mahallât-ı
               ma'rûfe ve nevâhî-i meşhûresine, ma'lûm olan âsâr-ı kadîme, mü'essesât-ı dîniyye, mebânî-i
               âliyyesine dâ'ir tafsîlâtdan bâhisdir.
                      "Amasya Sancağı" şarkan ve cenûben "Tokat" ve şimâlen "Canik" ve garben "Çorum"
               sancaklarıyla  mahdûd  olup;  "Amasya,  Hacıköyü,  Havza,  Köprü,  Lâdik,  Mecidözü  ve
               Merzifon" kazâlarını hâvîdir. Şimdiki hâlde "Sivas" vilâyetine merbûtdur.
                      Hâl-i hâzırda yedi kazâdan müteşekkil olan bu sancak, a'sâr-ı sâlifede merkez-i saltanat
               ve on sancağı hâvî merkez-i vilâyet, ba'dehû on sekiz kazâya hâkim bir livâ merkezi olarak
               taksîmât-ı siyâsiyye i'tibârıyla pek çok tahavvülâta ma'rûz olduğu hâlde şöhret-i kadîmesini
               muhâfaza etmişdir. El-yevm, nüfûs-ı umûmiyyesi iki yüz seksen bin râddesindedir.
                      "Amasya Kazâsı" şarkan "Lâdik ve Erba'a", garben "Mecidözü" ve cenûben "Tokat" ve
               şimâlen "Havza, Merzifon ve Hacıköyü" [8] kazâlarıyla mahdûd olup, "Ezinepazar, Akdağ,
               Hakala, Geldiklan" nâhiyelerini, yüz altmış kadar kurâyı hâvîdir. Nüfûs-ı mecmû'ası altmış
               sekiz bin râddesinde olup kazâ merkezi "Amasya Beldesi"dir.
                      "Amasya Beldesi" şimdiki hâlde elli üç mahallâtı, sekiz bin kadar hâneyi, otuz yedi bin
               kadar nüfûsu hâvîdir. Merkez-i saltanat ve makarr-ı şehzâdegân olduğu  zamânlarda yetmiş
               kadar mahallâtı, altmış bin kadar nüfûsu olduğu defâtîr-i atîkadan istidlâl olunur. Mu'ahharan
               şehzâdegânın  merkez-i  saltanatda  ikâmeti  ve  Amasya'nın  Sivas  vilâyetine  rabtı  tensîb
               buyurulduğu cihetle eski şerefi zâyi' olmuş ve mahallât ve nüfûsu tenâkus etmişdir.
                      "Amasya", "Küçük Asya" denilen "Anadolu"da kâ'in, Karadeniz (Samsun)'den cenûba
               doğru  yüz  otuz  üç  kilometre  geride  vâki'  "Ferhâd-Fon-Pont"  dağının  eteğinde  bir  belde-i
               kadîmedir.
                      Kadîmen  mevki'i,  şimâl-i  şarkîden  cenûb-ı  garbîye  doğru  uzun  bir  vâdî  olup  aslâ
               tebeddül etmemişdir. (İris) Yeşilırmak’ın iki sâhili üzerinde mebnîdir. Ortası düz, cenûb ve
               şimâl tarafları mâ'il, manzara-i umûmiyyesi gâyet latîfdir.
                      Amasya, şimâl-i şarkîde kâ'in "Zemendû - Semendû - Ziyâre" mahallesinden, cenûb-ı
               garbîde vâki' boğazın müntehâsında "Çalan" [9] mevki'ine kadar takrîben on üç kilometreden
               ibâret bir tûlun mecmû'udur. Arzı bin metreden üç kilometreye kadar mütefâvit bir vüs'atdedir.
               Şark ve garb tarafları vâsi' birer sahrâ ve etrâf-ı selâsesi bütün ravza-i dilârâdır.
                      Cenûb tarafları "Pont" silsile-i cibâli ve şimâl tarafları "Canik ve Harşene" silsile-i cibâli
               ve garb tarafları "Şeyh Cû'î - Kelkis" ve "Karaman" silsile-i cibâli ile mestûr ise de cenûb-ı
               garbî, şark-ı şimâlî, şimâlin bir kısmı tarafları açıkdır. Açık yere "Amasya Boğazı" denir.
                      Şark-ı şimâlî tarafı "Sonusa-Taşova"ya, şimâl tarafı "Arguma-Suluova"ya ve cenûb-ı
               garbî tarafı "Derbend-Çalan"a nâzır, dervâze-i cesîm şeklinde üç boğazdır. Cenûb ve şimâl
               boğazları dar ise de şark-ı şimâlî boğazı oldukça genişdir. Amasya, şu üç dervâzesiyle cesîm
               bir kasr-ı âlîye, müstahkem bir sarây-ı dilrübâya benzer.
                      Şimâl boğazı on, cenûb boğazı dört kilometre kadar uzundur. Şark-ı şimâlî boğazı ırmak
               boyunca "Taşova"ya kadar tevessu' eder. Boğazların her üçünde de ırmak akar. Bu ırmakların
               her iki taraflarında bâğlar, bahçeler pek kıymetdârdır. Manzara-i latîfesi, hissiyâtı pek ziyâde
               okşar. Temâşâ-yı latîfinde ervâh-ı beşer zevkyâb olur. [10] Amasya'nın her tarafında zâhiren

                                                           63
                                                           75
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81