Page 78 - 1-4_2
P. 78
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
tereddüd ve tekâpû eden her tâlib, her türlü maksûduna nâ'il, hâcetine vâsıl olur. Maksadını fevt
ederek me'yûs olmaz."
Amasya, önünde havâlî-i vâsi'ayı şâmil bir hâneye müşâbih olup, bu hânenin her tarafı
birer cebel-i âlîdir ki her yüksek [13] tarafın bir ufku vardır. Her ufkun yüksek yeri ay parçası
gibi sivridir.
Amasyalı Tâcîbeyzâde fâzıl-ı meşhûr "Sa'dî Çelebi" Amasya'nın bâğ ve ezhârını ta'rîf,
zevk ve mesârını tavsîf hakkında "Hayru Ahlâm" adlı Arabî bir eser-i edebî te'lîf etmişdir ki şu
kıt'a-i belîga bu kitaptan nakl edildi:
اهلوادج اهنيب ترجو / اهلئامح ترون ةضور
اهلبلاب انب تنغت ذإ / لابلبلا نع انلاب لاخ دق
اهلدانع ابصلا ميسنب / تانجل ةهزن تهباش
اهلدانق اهريهازأو / اهراجشأ نانجلا روصقك
Bunun tercümesi şudur: "Amasya, sırmalı kılıç bağları gibi uzun ve enli olan mevki'i
çiçeklerle müzeyyen bir hadîka-i dilârâdır ki ortasında cereyân eden ırmakdan ayrılan harkları,
bâğlarının ortasından akmakdadır. Bülbülleri âvâz-ı latîf ile tegannî etdiği zamân, gönlümüzde
gam ve kederden eser kalmaz."
"Amasya, ekdâr ve mekârihden sâlim, şehirlere mahsûs olan kasâvetden ba'îd olarak
cennât-ı âliyyâta; bülbülleri de letâfet-i hevâda, rikkat-i edâda nesîm-i sabâya; eşcâr-ı latîfesi
intizâm ve irtifâ'da kusûr-ı cinâna; çiçekleri de eşkâl-i muhtelifede kusûr-ı cinânı tenvîr eden
kandîllere benzemekdedir."
Daha pek çok şu'arâ, müverrihîn Amasya'yı nazmen ve nesren medh [14] ve senâ
etmişlerdir. Fakat îcâz-ı maksûda muhâlif gördüğüm cihetle naklinden sarf-ı nazar ederek şu
eser-i nâçîzin fihrist-i icmâli olmak üzere bir kasîde-i murabba'a tanzîm ve her murabba'ın
zeylinde hâvî olduğu ma'ânî-i târîhiyyeyi şerh ve îzâh eyledim:
Etdikçe tecellî dile envâr-ı Amasya
Şevkile yakar kalbimi bir nâr-ı Amasya
Çeşmimde döner eşk-i şerer-bâr-ı Amasya
Kalbimde durur hasret-i dîdâr-ı Amasya
Şu tasvîr-i iştiyâk-âverin başlıca sebebi, "hubb-ı vatan"dır. Bu hiss-i müşterek bütün
zî-rûhda mevcûd ise de hiss-i insânî umûmundan bâlâ-terdir. Vatan-yurd dâ'imâ muhabbetle
te'âlî, hizmetle tecellî eder. "Hubbü'l-vatan mine'l-îmân" buyurulması bu husûsda burhân-ı
celîdir. Vatana muhabbet, ona arz-ı hizmetle isbât olunur. Bu hubb-ı vatan sâ'ikasıyla fikrimi
senelerce it'âb ederek vatanı i'lâya vesîle olan şu hizmeti intihâb eyledim.
Bu şehri yapan devr-i evâ'ilde Amîsdir
Derler ki Amâsîs'e dahi nâmı enîsdir
Şâ'ir dedi Elmâsiye'den hazfi selîsdir
Elmâsı çıkarmış gibi ahcâr-ı Amasya
Müverrihîn, Amasya'nın bânîsi hakkında ihtilâf eylediklerinden şu murabba' o ihtilâfâtı
telhîs ediyor. Ekser-i akvâl-i [15] müverrihînden istidlâl edildiğine nazaran "Amasya" şehrini
binâ eden "Amâs" nâmında bir zâtdır ki mu'ahharan "Amîs" nâmıyla da iştihâr etmişdir.
"Mufassal Kurûn-ı Cedîde"de Ahmed Midhat Efendi, "Amâsya", nâm-ı kadîmi
"Amâse'â" olup eskiden "İris" ve el-yevm "Yeşilırmak" denilen dere üzerinde kâ'indir" diyor.
65
77