Page 218 - 6-8
P. 218
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Mizâcında hiddet, meşrebinde salâbet, kavlinde sadakât, fi’ilinde ciddiyet olup, zalemeye
karşı seyf-i sârim olduğu halde talebe, fukara ve mesâkine gâyet mülâyim ve şefûk idi. Nevâdir-
i eslâfa letâ’if ve tevârihe, muhâzarâta âşinâ olduğundan bezm-i sohbeti gâyet latîf, müfît,
mizâha mâ’il idi.
Mikdat Ahmed Paşa Amasya mutasarrıflığı zamanında evkâfı istimlâk için a’mâl-i nüfûz
ve şiddet eylediği, ulemâ ve a’yânı asıp kestiği zamanlarda fevkalâde metânet, medenî cesâret
ibrâz ederek şu kanlı zâlimi tahvil-i fikr ve niyete icbâr eylediği meşhûrdur.
Allâme-i müşârün-ileyh her gecenin sülüs-i ahîrinde yatağından kalkıp [697] teheccüd
namazını edâ eder sonra Sultân Bâyezîd Câmii şerîfine gelip minberin yanına oturur. Fikr ü
ibâdetle vakt-i salâta kadar iştigâl ederek sabah namazını edâdan sonra Kur’ân-ı Kerîm’den bir
cüz-i şerîf okur. Ba’dehû birinci dersine başlar.
Bu ders-i ikmâl etdikten sonra Duha namazını kılar. Sonra ikinci ve üçüncü derslerini
okutur. Bunları ikmâl edene kadar öğle ezânı okunur. Öğle nâmazını kıldıktan sonra hânesine
avdet edib bir müddet kaylule yapar. Sonra kalkıb mütala’ât ile iştigâl ve ikindi nâmazını hânesi
civârında olan Enderûn câmii şerîfinde edâ eder. Orada dördüncü dersini okuturdu.
Ekser eyyâmında sâ’im, geceleri kâ’im, tefsîr-i Kur’âna mülâzım, takrîr-i hadîse
müdâvim, ferâseti gâlib, kuvve-i hâfızası mükemmel, kütüb-i sûfiyyeyi mütâla’aya münhemik,
kelimât-ı sûfiyyeyî hüsn-i te’vilde bî-nazîr idi. Mesâ’il-i kelâmiyye, mebâhis-i fikhıyye,
ka’vâid-i usûliyye ve mantıkîye ve Arabîye hıfzında olduğundan istifsâr olundukda bilâ-
tereddüd cevaplar verir. Delâ’il-i ulemâyı ibârâtı ile ezberden nakl ü îrâd eylerdi. [698]
Gâyet münâzır, behhâs, sür’at-i intikâle mâlik olup ulemâ-i vücûdiyye ve meşâyih-i
sûfiyye ile derin mübâhaselere girişerek şeriâtı bi-hakkın müdâfa’a, anları edille-i şer’iyye ve
sûfiyye ile ilzâm ve iskât ederdi. A’yân-ı sâbiteyi mevhûmat-ı faraziyye itibâr eden
vücûdiyyûnu “İslâm’ın sofistâ’ileri” diye ta’yîb ve zevâhir-i şeri’atı inkâra mü’eddî olan
kelimât-ı melâmîyeyi redd ü tezyîf etmekte bir âyet-i ilâhiyye idi. Kaddesallahu rûhahû ve
nevvera zarîhahû”.
Asrında riyâset-i ilmiyye kendisine müntehî ve münhasır olan şu allâme Amasya’ya
geldiği zaman fuhûl-ı ulemânın vücûdu ile tedrîse cesâret edemeyip onlardan telemmüze
mübâderet ve bunlardan icâzet alarak tedrîse mübâşeret etdiği elsîne-i ulemâda tevâtüren sâbit
olduğu düşünülürse Amasya’nın o zamanlardaki mevki-i ilmiyyesi derhâl anlaşılır.
1207’de Ayıntablı Kara Osmânzâde Ahmed Efendi’ye şu allâmenin verdiği icâzetnâmeyi
gördüm. Müşârün-ileyhin Amasya’da Akif, Ahmed, İbrâhim, Mehmed Efendilerden ahz-ı ulûm
ve telemmüz etdiği kendi el yazısıyla manzûrum oldu. Yazısı rik’aya yakın bir hatt-ı talîk idi.
[699]
Allâme-i müşârün-ileyhin tilmizleri, şakirdân-ı irfânı pek çoktur. Bunların içinde sudûr
ve mevâlî de vardır. Hele kadılar, müftüler, müderrisler sayılamaz. Silsile-i ilmiyyesi, sülâle-i
zâtîyesi gibi Amasya’da mevcutdur. Silsile-i ilmiyyesi dört koldan Sadrü’ş-şerîa, Pir İlyâs
Halvetî, Seyyid Şerîf Cürcanî, Sa’adeddîn Taftazanî hazaratına müntehî olur.
Müşârün-ileyhin mahdûmları es-Seyyid Mehmed Kâşif, Hasan Arif, Ahmed Necib
Efendilerdir. Es-Seyyid Mehmed Kâşif Efendi 1233’de vefât edib mahdûmu es-Seyyid
Abdürrezzak Efendi de ulemâdandır. Es-Seyyid Hasan Arif Efendi 1241’de bilâ-veled vefât
etdi. Müftü es-Seyyid el-Hâc Necib Ahmed Efendi de 1253’de ve es-Seyyid Abdürrezzak
Efendi 1254’de vefât etdiler.
Müftü Hacı Necib Efendizâde es-Seyyid Ahmed Efendi 1294’de vefât edib oğulları Hâfız
Mustafa, Mehmed Kâşif, Ali Efendilerdir. Ali Efendi yirmi yaşlarında 1303’de bilâ-veled ve
Mehmed Kâşif Efendi 1327’de ve ulemâdan Hâfız Mustafa Efendi de 1328’de vefât etdiler.
Bunların hepsine “Ürgüplüzâdeler” dendi. [700]
Ahmed Efendi-Karahisârî
Şebinkarahisarlı Mehmed oğludur. Amasya’da Uzun Müftü Aybastalı es-Seyyid
213
217