Page 356 - 6-8
P. 356
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ba’dehû Şehzâde Sultân Ahmed muallimi Birgivîzâde Musliheddîn Mustafa Efendi’ye ittisâl
edib onunla İstanbul’a gitdi.
Mustafa Efendi’nin Semâniye Müderrisliğinde ma’iyyet ve mülâzım olup sonra
medreselere müderris oldu. 810’da lüzûmuna binâen Devlet-i Osmâniyye’de resmî bir nekâbet-
i eşrâf mesnedi ihdâs edildikte ilk defa resmen nakîbü’l-Eşrâf ve hâkim-i sadât-ı kirâm oldu.
Otuzüç yıl mesned-i nekâbetde bilâ-azl ve fâsıla icrâ-i ahkâm edib 943 senesi
zilka’desinde dâr-ı kudse irtihâl etdi. Alîm, fâzıl, müdebbir, [299] kerîm, sâkin, me’mûnü’l-
gâile, müstakîm, şâir bir seyyid-i zîşân-ı Hüseynî idi.
Edirneli Mecdî Mehmed Efendi “Şakâyık-ı Nu’mâniye Tercümesi”nde bu zâtın tercemesi
zeylinde diyor ki:
“Mûmâ-ileyhin zât-ı mahmedet-simât ve mekremet-sıfatı ziver siyer-i şâyeste ve pîrâye-
i hulk-ı hamîd-i bâyeste ile hâlî olup cemî’-i umûrunda tarîka-i mahmûde-i mes’ûdeye ve sîret-
i marziyye-i radiyyeye sâlik idi.
Şiir:
171 ريسلا و قلاخلأا ةيا هناش ىف لودلاو لابقلإلا فرش هباب ىف
Hüsn-i akîde ve sıhhat-i i’tikâda mâlik olup Selîmü’t-tab’ halîmü’n-nefs mütevâzı’ ve
müteşerri’ ve müteverri’ kimse idi. Nîrû-yı bâzû-yı cûd ve sehâ ile izhâr-ı yed-i beyzâ edib dest-
i lütuf ve ihsânla fukarâ ve zuafânın gönlünü ele alır idi.”
Mevlana Latîfî Çelebi “Tezkire-i Şu’arâ”sında bu zâtın terceme-i edîbânesini şöyle
yazıyor:
“Kudvetü’l-eşrâf Mevlânâ Emîrî rahmetullahi aleyh sâdât-ı siyâdet-meâbdan ve eşrâf-ı
sahîhü’l-ensâbdandır. İsm-i şerîfleri [300] Seyyîd Mahmûd ve kendileri erbâb-ı fazl ve
kemâlden mahsûb ve ma’dûddur. Sultân Bâyezîd ve Sultân Selîm Hân zamanlarında Nakîbü’l-
Eşrâf olup pâdişâhımız Sultân Süleyman saâdet-bahtla tahta geçdikte diyâr-ı fenâdan dâr-ı
bekâya nakletdi.
Âlim ve zâhid ve murtaz ve mücâhid-i azîz idi. Sâir maârifinden zâid fenn-i şiirde hisân-
ı sânî ve tarz-ı kasîdede mânend-i zahîr ve hâkânî idi. Bu birkaç ebyât-ı belâgat-simât Sultân
Bâyezîd-i Bâyezîd-hilkate dediği kasîdedendir:
İki cihânı iki Bâyezide kıldı tufeyl
Hudâ kılub nazar-ı lutfa herbirin manzûr
Birisi âlem-i ma’nide şöhre-i âfâk
Birisi sûret ü ma’nide gün gibi meşhûr
Birisi mehbit-i envâr-ı feyz-i rahmânî
Birisi rehber-i ecnâd-ı gâziyân-ı gayûr
Anın fezâil-i Hak fazlı gibi nâ-ma’dûd
Bunun hasâ’ili Hak vasfı gibi nâ-mahsûr
Bu verdi şer’ esâsına sıdk ile ahkâm [30l]
O kıldı zühd diyârını aşk ile ma’mûr
Şemâ’ili mütenâhî degil çü her birinin
Gerek birisine sarf ola mahirü’l-makdûr
Zihî merâsim-i cûdun mürebbiyyü’l-fuzalâ
Levâyih-i himemin feyz-bahş-ı ehl-i huzûr
Emîneddîn Ebu’l-Kâsım Mehmed Çelebi-Tebrizîoğlu
Amasyalıdır. Amasya kadı’l-kudâtı Mevlânâ Celâleddîn Abdülvehhâb bin Mevlânâ
Hüsâmeddîn Yûsuf bin Abdurrahman bin Ebî Bekir et-Tebrîzî mahdûmudur. Ulemâ-yı asrından
171 Kapısında ikbal ve daimi cömertlik; işlerinde ahlak ve güzel davranış timsali! (Haz.)
355