Page 374 - 6-8
P. 374

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Amasya Tarihi 6-8. Cilt                                                                    Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
                       Evliyâ Halîl Keşfî Efendi-Fenercizâde el-Hâc
                      Amasyalıdır. Dânişzâde Fenerci el-Hâc İbrâhim Ağa bin el-Hâc Hâfız Osmân Efendi
               bin Dâniş Mehmed Efendi mahdûmudur. Fenercizâde demekle meşhûr olup fuzalâdan Allâme
               Iydîzâde el-Hâc Mustafa Âkif Efendi’den ikmâl-i tahsîl etdi.
                      Bu esnâda şeyhu’l-imâre el-Hâc Mehmed Lâz İbrâhim Efendilerden istifâde-i ulûm edib
               ders-i âm oldu. 1178’de Kırmacızâde Hâfız Ahmed Efendi yerine Dârü’l-hadîs Osmân Çelebi
               müderrisi ve Engün Mezra’ası Mutasarrıfı olarak tedrîs-i ulûma germî verdi.
                      Mükerreren i’tâ-yı icâzetle benâm olup 1198 senesi şa’bânında Amasya Müftüsü oldu.
               1201’de Dârü’l-hadîs müderrisliğini ders-i âm-ı meşhûr Soruklu Hâfız Alî Efendi bin Ahmed
               kasr-ı yed ve ferâğat ve dört yıldan ziyâde [360] iftâ etdi. 1203 senesi ramazânında dûçâr olduğu
               marazdan dolayı isti’fâ ve terk-i fetvâ etdi.
                      Bundan sonra iki buçuk yıl kadar daha yaşayıp 1205 senesi saferinde dâr-ı na’îme irtihâl
               etdi. Meşâhîr-i fuzalâdan olup kâffe-i ulûmda mâhir, usûlî, gâyet fakîh, halîm, zâhid, müttakî,
               müteheccid, yetmiş iki yaşında idi. Mahdûmu kibâr-ı müfessirînden el-Hâc Mehmed Efendi ve
               dâmâdı ekâbir-i fukahâdan Soruklu el-Hâc Hâfız Alî Efendi’dir.

                      Evliyâ Sâlih Efendi-Şeyhü’l-kurrâ el-Hâc
                      Amasyalıdır.  Abdullah  bin  Sâlih  Dede  mahdûmu  olup  gençliğinde  İstanbul’a  gitdi.
               Hıfz-ı Kur’ân etdikten sonra Amasyalı Evliyâ Mehmed Efendi’nin tilmîzi Şeyhu’l-kurrâ Hâfız
               Hüseyin Efendi’den vücûh-i Kur’ân-ı Kerîmi ahz ve te’allüm etdi.
                      Ba’dehû ulemâ-yı asrından tahsîl-i ulûm edib üstâdı Hâfız Hüseyin Efendi’ye dâmâd ve
               Şehzâde Sultân Mehmed Câmi-i Şerîfi’nde şeyhu’l-kurrâ ve ders-i âm oldu. Kırk yıldan ziyâde
               ta’lîm-i vücûh-i kıraat ve tedrîs-i ulûm ederek 1110 hudûdunda vefât etdi. Âlim, fenn-i kıraatda
               üstâd-ı asr, [361] zâhid, ismi gibi sâlih, hâdim-i Kur’ân idi.
                      Şehzâde  Câmi-i  Şerîfi’nde  şeyhü’l-kurrâlığa  vezâif  tahsîs  etdi.  Mahdûmları  el-Hâc
               Hüseyin, Mehmed, Mustafa Ağalardır. Bunlara Evliyâ Sâlih Efendizâdeler dendi. Sercerrâh-ı
               hâssa  el-Hâc  Hüseyin  Ağa  dergâh-ı  âlî  kapıcıbaşıları’ndan  olup  1144’de  Mîmâr  Ayâs
               Mahallesi’nde vefât etdi. Evkâfı vardır. Mahdûmları Sâdık Mehmed, Emîn Mehmed Ağalardır.
                      El-Hâc Emîn Mehmed Ağa. Sipâhîler Ağası demekle meşhûr olup 1156’da vefât etdi.
               Kabataş’da sebîli içinde medfûndur. Sâhib-i hayrât idi. Mahdûmları Hüseyin, Sâdık Mehmed
               Ağalardır. Hacı Hüseyin Ağazâde Sâdık Mehmed Ağa da 1154’de ve Emîn Ağazâde Sâdık
               Mehmed Ağa da 1177’de vefât etdi. Bunlar ricâl-i devlet olup evlâtları vardır.

                      Evliyâ Mehmed Efendi-İmâm-ı Sultânî
                      Amasyalıdır.  Babazâde  Ca’fer  Çelebi  bin  İlyâs  Çelebi  bin  Baba  Mehmed  Çelebi
               mahdûmudur. Amasya’da hıfz-ı Kur’ân etdikten sonra şeyhü’l-kurrâ Manisalı Sâdık Mehmed
               Efendi’nin tilmîzi Amasyalı Hâfız Muhyiddîn Efendi’den tecvîd, kıraat, mûsikî öğrendi. [362]
                      Savt ve edâsı pek güzel ve muhrik olduğundan Gümüşlüzâde Câmi-i Şerîfi imâmı oldu.
               Ancak  müderrisînden  Amasyalı  İğnecizâde  Ömer  Efendi  İstanbul’a  giderken  bunu  beraber
               götürdü.  Orada  Eyüp  Câmii  Kebîri  İmâm  Şeyhü’l-kurrâ  Mısırlı  Ahmed  Mesîrî  Efendi’den
               vücûh-i kıraati ve Arap nağamâtı ahz ve te’allüm ederek tekemmül etdi.
                       İstanbul âfâkında savt  ve edâsının şöhreti tanîn-i  endâz oldukda Kara  Ahmed Paşa
               Câmi-i imâm ve hatîbi olup oraları şenlendirdi. Bir taraftan ta’lîm-i kıraata devâm ve diğer
               taraftan tahsîl-i me’ârifi iltizâm edib hem şeyhülkurrâ hem de ders-i âm oldu.
                      1018’de  Ayasofya  Vâ’izi  olan  müşârün-ileyh  Amasyalı  Ömer  Efendi  şehzâdegân
               mu’allimi oldukda bunun şöhret-i kıraati, savt ve edâsı Sarây-ı Hümâyûn’a kadar aksederek
               Sultân  Ahmed  Hân-ı  Evvel  birkaç  defa  kendisini  sarâya  celbedip  Kur’ân-ı  Azîm  okutup
               dinlemiş ve beğenmişdi.
                      1025  senesi  zilhiccesinde  Anadolu  kazaskerliği  pâyesi  ve  yevmî  ikiyüz  elli  akçe
               vazîfesiyle İmâm-ı Sultânî olan [363] Hâfız Mustafa Efendi’nin irtihâli üzerine aynı rütbe ve
               aynı ma’aş ile def’aten İmâm-ı Sultânî oldu.


                                                           373
   369   370   371   372   373   374   375   376   377   378   379