Page 12 - 6-8
P. 12

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Hüseyin Gâzi Bey-Emîr Sehmü’d-devle
                     Amasyalıdır. Mülûk-i Dânîşmendiyye serdârı olan emîr-i meşhûr Nâsırü’d-devle İltekin
               Gâzinin ikinci mahdûmudur. Amasya’da Efrumiye Bânu’dan doğdu. Emîr İsmail Gâzi Bey’in
               zamanında Merzîfon Emîri oldu.
                     Hayli müddet orada emâret edib câmi yaptırdı. “Sehmü’d-devle” demekle meşhûr olan
               çiftliğini bu câmi-i şerîfin mesâlihine vakf etdi. Sonra bu çiftlik Sehmü’d-devle karyesi diye
               şimdiye kadar meşhûr olup kaldı.
                     518’de Dânîşmendiyye hükümdârı olan Melik Sungur Gâzi Bey’in Amasya’da yerleşdiği
               esnâda  gelip  arz-ı  inkıyâd  ederek  ümerâsından  oldu.  Fakat  birâderi  Emîr  Hüsamü’d-devle
               Hasan Gâzi Bey’le arası açıldığından 522’de Şam hükümdârı [3] olan Tâcü’l-mülûk Ebû Said
               Böri Bey bin el-Melik Tuğtekin Bey’in nezdine gidip ona intisâb etdi.
                     526 senesi recebinde Böri Bey’in vefâtıyla sırası üzerine Şam hükümdârı olan oğulları
               İsmail,  Mahmûd,  Mehmed  Beylerin  zaman-ı  hükümetlerinde  sâdıkâne  hizmet  eylediğinden
               Mehmed Bey’in zaman-ı hükümetinde 534 senesinde Humus Emîri oldu.
                                                                                                    1
                     Müşârün-ileyhin bu sene şa’bânında vefâtıyla mahdûmu Mecidüddîn Abak Bey  Şam
               hükümdârı  oldukda  ibtidâ  müşârün-ileyhe  inkıyâd  ve  mütâbaat  etdi.  Sonra  araları
               bozulduğundan Hama’yı zabt ve istilâ ederek i’lân-ı istiklâl eyledi. Nâmına hutbe okutdu.
                     549  senesi  saferinde  Melik  Nureddîn  Mahmûd  bin  Zengi  Şam  hükümdârının  zaaf-ı
               idâresini  görüb  asâkir-i  mevcûdesiyle  Şam’ı  muhâsara  ederek  altı  gün  sonra  zabt  ve  istilâ
               eylediğinden Abak Bey’i Emîr-i Humus nasb etdi. Muahharan sâhib-i terceme Melik müşârün-
               ileyhe  inkıyâd  eyledikde  Abak  Bey’e  Nablus  sancâğını  verib  kendisini  Humus  ve  Hama
               emâretine ibkâ eyledi. Ancak ba’zı hususât-ı idâriyede Melik-i müşârün-ileyhe [4] karşı istiklâl
               teşebbüsâtına  kıyâm  edeceği  zan  edilmekle  Humus  emâreti  ile  celb  ve  itma’  edilen  kölesi
               Karatigin tarafından 554’de i’dâm edildi. Gâyet şeci’, mukdim bir emîr-i nâmdâr idi. Buna
               Sihâmü’d-devle de denirdi.

                     Hüseyin Çelebi Hüsâmeddîn-Ebû Sa’d el-Kâtib
                     Abdullah oğludur. Sadreddîn Mehmed bin Hızır et-Tiflisî hizmetinde ulûm-ı şer’iyye ve
               edebiyyeyi ahz ve tedrîs edib müşârün-ileyhin Amasya kâdılığında kâtibi oldu. Ba’dehû kâdı’l-
               kudât Ziyaeddîn İsa bin Ali el-Hakkârî zamanında temâyüz ederek Amasya nâibi olup 691
               sâlinden sonra vefât etdi. Âlim, kâtib, umûr-ı kazâya vâkıf idi. Mahdûmu Mevlânâ Kerîmüddîn
               Hasan Çelebi ma’rûfdur.

                     Hüseyin Çelebi Saadeddîn-Ebû Sâid el-Kâtib
                     Lâdiklidir.  Dâvûd  mahdûmu  olup  hattât-ı  meşhûr  kıbletü’l-küttâb  Amasyalı  Yakut
               Müsta’sımî’den hutût-ı mütenevvi’ayı ahz u temeşşuk etdiği kendi hattıyla sâbitdir.
                     703  tarihinde  Amasya’da  yazdığı  “Kitabü’l-Hidâye”  sonunda  “Ketebehû  el-Fakîr
               Hüseyin bin Dâvûd el-Lâdikî min-telâmizi şeyhinâ ve üstâzinâ [5] eş-Şeyh Cemalüddîn Yakut
               er-Rumî el-Musta’sımî” diye imzâsı görüldü. Hattı gâyet güzel, hatt-ı Yâkut’a benzerdi.
                     Amasya’da meşâhîr-i ümerâya kâtib, münşî, reisu’l-küttâb olup 721’de yazdığı nefis bir
               i’lâm-ı şer’i görüldü. Amasya’da hayli şakirdân yetiştirdi. Amasya hattâtlarının pir ü üstâzı olup
               727 sâlinden sonra vefât etdi. Mahdûmu Mevlânâ Said el-Kâtib de hattât-ı meşhûr idi.

                     Hüseyin Çelebi-Ahî Hüsâmeddîn
                     Niğdelidir.  Niğde  fuzalâsından  umdetü’r-râsihîn  Mevlâna  Şemseddîn  Ebû’l-Hüseyin
               Ahmed  bin  İdris  bin  İsmail  en-Niğdevî  mahdûmudur.  Pederinin  hayatında  berâ-yı  tahsîl
               Amasya’ya gelip kibâr-ı fuzalâdan ahz-ı ulûm ederek ders-i âm olup Amasya’da tavattun etdi.

               1  Abak, İbn Hallikân’ın Vefeyâtü’l-a’yân’ında (C.1 s. 96) Tutuş bin Alparslan Selçukî tercemesi zeylinde “Abak
                 bin Mehmed bin Böri” diye sebt etdiği halde, (C.2, s.87) Melik Nureddin Mahmud bin Zengî tercümesinde
                 “Artuk bin Mehmed bin Böri” yazıyor. Galiba ikinci şekli mürettib sehvidir.

                                                            1
                                                           11
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17