Page 14 - 6-8
P. 14

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Hüseyin Bey-Ahî Sâbıkzâde
                     Amasya’da  mahallesi  olan  Ahî  Sâbıküddîn  Ebûbekirzâde Abdülmuhsin Çelebi
               mahdûmudur. Hüseyin Çelebi de denir. Çelebi Sultân Mehmed zamanında Divân-ı Hümâyûn
               ketebesinden olup Sultân Murâd-ı Sânî devrinde tefeyyüz ederek ümenâdan, ba’dehû ümerâdan
               olduğu  halde  851  hudûdunda  vefât  etdi.  Kibâr-ı  a’yândan  bir  zât  idi.  Mahdûmu  Divân-ı
               Hümâyûn küttabından Sa’dî Çelebi meşhûrdur.

                     Hüseyin Bey-Bâlîzâde
                     Amasyalıdır. Biçâr Paşazâde Bâlî Bey bin Hamza Bey’in mahdûmudur. 847’de pederi
               Varna muhârebesinde şehîden vefât etdi. Zeâmetine mutasarrıf olup muhârebâta iştirâk ederek
               857’de İstanbul fethinde hizmeti sebk eylediğinden ümerâdan oldu.
                     Ba’dehû  sancâkları  ve  eyâlâtı  devr  ederek  Amasya  valiliğinde  Sultân  Bâyezîd-i sânî
               ma’iyyeti  ümerâsından  olduğu  halde  873’de  vefât  etdi.  Kibâr-ı  ümerâdan  olup  Üçler
               Mahallesi’nde konağı bağçesinde medfûndur. Mahdûmu Hamza Bey’dir. [10]

                     Hüseyin Paşa-Koçzâde
                     Amasyalıdır. Koç Hüseyin Beyzâde İshak Bey’in mahdûmudur. Züamâdan olup hayli
               muhârebâta  Amasya  alaybeyi  olarak  iştirâk  etdi.  857’de  İstanbul’un  fethinde  fedakârâne
               hizmeti sebk eylediğinden mîr-lîvâ olup sancâkları devre başladı.
                     Ba’dehû Ankara beylerbeyi olup ümerâ arasında kesb-i temâyüz etdi. Sonra bir müddet
               Sivas beylerbeyi ve muhâfız olup Uzun Hasan Şâh’ın tecâvüzâtına karşı durdu. Amasya vilâyeti
               hudûdunu  korudu.  878’de  Uzun  Hasan  harbinde  isbât-ı  vücûd  edib  sonra  vefât  etdi.
               Beylerbeyilerden şeci’, müdebbir bir zât idi. Mahdûmu Cizyedâr Muhyiddîn Mehmed Bey’dir.

                     Hüseyin Çelebi-Mevlânâ Hüsameddîn
                     Amasyalıdır. Muallim-i Sultânî Mevlâna Sofu Bâyezîd Çelebizâde Mevlânâ Muhyiddîn
               Mehmed  Çelebi mahdûmudur. Fuzalâdan tahsîl-i  ulûm ederek Amasya’da ders-i âm oldu.
               Sultân  Bâyezîd-i  Sânî  Amasya’ya  vâlî  olarak  geldikde  müşârün-ileyhe intisâb  [11]  edib
               sofuzâdelikle iştihâr etdi.
                     Ba’dehû Atabeg Gâzi, Yörgüç Paşa Medreselerine sırasıyla müderris ve 868’de Tokat
               kâdısı  görüldü.  Ba’dehû  Sultân  Bâyezîd’in  ma’iyyet  ordusu  kâdısı  olup  Amasya’ya  geldi.
               877’de Gürcistan seferine ordu kâdısı olduğu halde gidip 881 senesi hudûdunda vefât etdi.
               Kibâr-ı ulemâ ve a’yân-ı kudâtdan idi.
                     Diğer Sofuzâde Hüseyin Çelebi bin Mahmûd Çelebi bin Sofu Bâyezîd Çelebi de a’yândan
               olup bu esnâlarda vefât etdi. Birinci Hüseyin Çelebi’nin mahdûmu Bâyezîd Efendidir. Meşâhîr-
               i ulemâdan  Hüseyin  Çelebi  bin  Abdullah  Rumî de  891  sâline  doğru  vefât  etdi.  Hızır  Paşa
               müderrisi bir fâzıl idi.

                     Hüseyin Bey-Âdil Beyzâde
                     Lâdiklidir. Selâtin-i Selçûkîyye evlâdından Kubad oğlu Âdil Bey bin Cüneyd Bey bin Ali
               Bey  bin  Kubad  Bey’in  mahdûmudur.  Pederinin  evkâfına  mütevellî  ve  züamâdan  olup  bir
               müddet Lâdik  emîri oldu. 892’de Mısır harbine me’mûr  [12]  olup  gitdi. 893’de vefât  etdi.
               Ümerâdan idi. Mahdûmları Mehmed, Mustafa Beylerdir.

                     Hüseyin Çelebi-Mevlâna Hakâlî
                     Amasya’nın şimâlinde kâin Hakala Köyü’nde Abdullah mahdûmudur. Ulemâdan tahsîl-i
               ulûm edib  ders-i  âm  ve  Hakâla’da  kâin  Kasım  Bey  Medresesi  müderrisi  oldu.  Amasya  ve
               Hakâla’da yıllarca tedrîs-i ulûm edib orada Ayşe Hâtun Câmiinde vaaz ü tezkîr ile iştigâl ederek
               898 hudûdunda vefât etdi. Kibâr-ı ulemâdan, vâiz, müteşerri’, sâlih bir müderris idi.




                                                            3
                                                           13
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19