Page 248 - 6-8
P. 248
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Sâlim Mustafa Efendi-Kırmacızâde, es-Seyyid, el-Hâc
Amasyalıdır. Kudâtdan ve eşrâf-ı memleketten Hâfız el-Hâc Ahmed Efendi bin el-Hâc
Hüseyin Efendi’nin mahdûmudur. Amasya’da Çelebizâde Hâfız el-Hâc Hüseyin,
Seküköylüzâde el-Hâc Mehmed Kâşif Efendilerden tahsîl-i ulûm edib ders-i âm ve bir müddet
Hüseyin Ağa medresesi müderrisi oldu.
1191’de Şeyhzâde es-Seyyid Abdullah Vecîh Efendi’nin nüfûzuyla bu müderrislikten
azl edilip sonra Dârü’l-hadîs-i Osmân Çelebi müderrisi oldu. 1201’de buradan azl edilip Ali
Çelebi dersiyyesiyle Yavaş nâhiyesinde Oğlanlar Obası karyesinin nısf-ı mâlikânesi mutasarrıfı
oldu. 1207’de tedrîsten ferâgat edib kadı oldu. Devr-i bilâd ederek 1225’de vefât etdi. Ulemâ-
yı kudâtdan şâir, mütekellim idi. [191]
Sâlim Ali Bey-Alaybeyizâde
Amasyalıdır. Alaybeyilerden Fethullâh Ağa’nın mahdûmu ve Abdullah Bey’in
birâderidir. Züamadan iken tahsîl-i ilm ü irfân edib üdebâdan oldu. Ba’dehû Amasya alaybeyi
olup Rus muhârebelerine iştirâk ederek terakkî gördü.
Ancak Caniklizâdelerle iştirâk-i mesâ’î edemediğinden ihtiyâr-ı uzlet ve edebiyât ile
iştigâl ederek 1221’de vefât etdi. Şâ’ir, hoş-sohbet, meclis-ârâ bir kimse idi. Sâz ve satranç ve
tavla oyunlarında mâhir olduğundan “Tavlacı Sâlim Bey” demekle meşhûr oldu. Dîvânçe-i
eş’ârı kısmen bulunduğu hâlde ma’alesef yandı.
Sâlim Mehmed Efendi-Topal
Amasyalıdır. Yeniçerilerden Çaloğlu Hasan Ağa’nın mahdûmudur. Soruklu el-Hâc
Hâfız Ali Efendi’nin halka-i tedrîsinde tahsîl-i ulûm ederken 1219 vak’asında üstâdının
Üsküdâr’a i’zâmı ve amcası Hüseyin Ağa’nın i’dâmı üzerine Mısır’a gitdi.
Orada Mehmed Ali Paşa’ya intisâb ederek tahsîlini [192] ikmâl edib on beş yıl sonra
avdet etdi. Tedrîs-i ulûma başlayıp Mısır usûl-i tedrîsini tatbîk ederek Amasya’nın usûl-i
tedrîsini ıslâha çalışdı. Sarâchâne Medresesi müderrisi oldu.
1241 senesi zilhiccesinde Amasya’da yeniçeriliğin ilgâsına tarafdâr olduğu hâlde birçok
yeniçeri rü’esâsının i’dâmına muhâlif olduğundan hitâm-ı maslahata kadar hânesinde tevkîf
edildi. Rü’esânın i’dâmından dolayı hâsıl olan feryâd ü figân esnâsında serbest oldu.
O zamânda bulunmuş olan ihtiyârlardan Molla Ali Ağa diyor ki: “Sâlim Efendi’nin re’yi
kabûl edilseydi, ancak üç kişi i’dâm ve diğerleri nefy edilecekti. Bu üç kişi Talebe vak’ası’nda
kateleden idi. O zamânın ricâli sonradan Sâlim Efendi’ye hak vermişlerdi.”
1248 târîhinden i’tibâren meclis-i a’yân ve ba’dehû meclis-i idâre ve de’âvâ a’zâsı
olarak nüfûz u i’tibârı arttı. 1263’de katl-i Tabîb vak’asında Mîrlivâ Hüsrev Paşa üç tabur
askerle gelip Amasya’da [193] idâre-i örfiyye i’lân etdiği esnâda talâkat-i lisânı ilm ü fazîleti
Amasya’nın emânına yetişdi.
Şöyle ki: Hüsrev Paşa Amasya’yı vurmağa bâ-irâde-i seniyye me’mûr idi. Kendisi Mısır
vâlîsi Mehmed Ali Paşa’nın bendegânından olduğu münâsebetle Mısır’da sâhib-i terceme ile
mu’ârefesi ve hukûk-ı kadîmesi olduğu anlaşıldı. Bu mu’ârefe ve Sâlim Efendi’nin talâkat-ı
82
lisânı Amasya’yı belâdan kurtardı.
Bunun üzerine Amasya’dan üç nefer rüfekâsıyla beraber İstanbul’a kaldırıldı.
İstanbul’dan da Kal’a-i Sultâniyye’ye gönderilip orada ikâmete me’mûr edildi. Üç mâh sonra
rüfekâsıyla beraber afv ü ıtlâk edildiği hâlde Kal’a-i Sultâniyye’de ihtiyâr-ı ikâmet edib 1267’de
vefât etdi.
Âlim, fâzıl, natûk, şâir, kâtib, halûk, tevârih ü muhâzarâta âşinâ idi. Sol ayağında biraz
a’rec olduğundan “Topal Sâlim Efendi” demekle meşhûr idi. Bu zâtı pek iyi tanıyan Hacı
Abdulkâdir Efendi’yle Molla Ali [194] Ağa’dan aldığım ma’lûmâtın hülâsası budur.
82 Bu vak’a târîhimizin birinci bâbında mufassalan yazıldı. Oraya mürâca’at.
241
247