Page 332 - 6-8
P. 332
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
1022’de mîrlivâ olup Mısır’a gitdi. Orada mîrlivâ olarak on yıl kadar kaldı. 1031’de avdet
edib tekâ’üd edildi. 1034 hudûdunda vefât etdi. Tevârih u muhâzarâta âşinâ, kâtib, muktedir,
erbâb-ı ma’âriften idi. “İshâk-nâme”yi tezyîl edib 923’den 1030 târîhine kadar “Mısır Târîhi”ni
yazdı. Buna “Târîh-i Süheylî” dendi. Merzifon’da medrese-i Süheyliyye bunundur.
Süheyl Bey-Hacı Es’ad Ağazâde
Amasyalıdır. Amasya mütesellimi Köprülü el-Hâc Es’ad Ağazâde kâ’im-makâm-ı askerî
Abdullah Nûrî Bey’in mahdûmudur. Mekteb-i harbiyyeden erkân-ı harb yüzbaşısı olarak neş’et
edib bâb-ı ser-askerîde bir kaç yıl kaldı.
Ba’dehû Kolağası olarak beşinci orduya me’mûr edilip Şâm’a gitdi. Orada 1289’da
binbaşı, 1293’de kâ’im-makâm olup mu’ahharan beşinci ordu müşîri Amasyalı Hüseyin Fevzî
Paşa ma’iyyetine me’mûr ve 1296’da mîrâlây olduğu hâlde 1298 senesi zilka’desinde göbeğine
rakı durup vefât etdi. “Müşîr Paşa” derdi ki mûmâ-ileyh [479] muktedir ise de sefîh idi.
Siyâvûş Çelebi-Mevlânâ Zeyneddîn
Divriklidir. Tokat’da medfûn olan eş-Şeyh Nûreddîn Evrân bin Doğan es-Selgurî ed-
Difrigî mahdûmudur. Ceddi Doğan, Divrik’te meskûn Salur Türkmenlerinden olup kendisi
Divriği kasabasında doğdu.
Pederiyle beraber ibtidâ Sivas’a gidip sonra Tokat’a geldi. Burada bir kaç yıl pederiyle
beraber oturdu. Sonra tahsîl-i ulûm için Amasya’ya geldi. Cemâl Aksarâyîzâde Mevlânâ
Fahreddîn İlyas ve Mevlânâ Hüsâmeddîn Çelebilerden ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm ve
müderris-i be-nâm oldu.
758’de müderris ve 768’de kibâr-ı ulemâdan görüldü. Ba’dehû vefât etdi. Âlim, fâzıl,
fakîh-i meşhûr idi. Mahdûmları Mevlânâ eş-Şeyh Alâeddîn Ali Yârî Çelebi ile Mevlânâ
Şehâbeddîn Ahmed Bâlî Çelebi pek meşhûrdur. Bunlar “Divriğlizâde”, “Veled-i Difrigî” diye
mezkûrdur. Eş-Şeyh Alâeddîn Ali Çelebizâde Mevlânâ Mü’eyyed Çelebi evlâdına
“Mü’eyyedzâdeler” ve Şehâbeddîn Ahmed Bâlî Çelebizâde [480] Mevlânâ Şükrullâh Çelebi
evlâdına da “Şükrullâhzâdeler” dendi. Mevlânâ Siyâvuş Çelebi, üstâdı Mevlânâ Hüsâmeddîn
Çelebi’nin dâmâdı olduğu gibi Mevlânâ Alâeddîn Ali Yârî Çelebi de Mevlânâ Şemseddîn Ebû
İshâk Mü’eyyed el-Kâzerûnî dâmâdıdır.
Siyâvuş Çelebi-Gâzi Çelebizâde
Evlâd-ı Selçukiyyeden Mes’ûd Şâh bin Altunbaş Gâzi Çelebi mahdûmudur. Hacı
Şâdgeldi Paşa devrinde ceddinin çiftlikât-ı mevkûfesi mütevellîsi olarak müsterihâne yaşadı.
Ba’dehû Yıldırım Sultân Bâyezîd’e münkâd olup vakf u tevliyeti kabûl ü tasdîk edildiğinden
kemâl-i huzûr u sükûn içinde imrâr-ı evkât ve çok yaşayıp Çelebi Sultân Mehmed devrinde
irtihâl etdi. Mahdûmu Ali Şâh Çelebi’dir.
Siyâvuş Ağa-Mehmed Paşalu
Amasya’nın Pirincci Mahallesi’nden Abdî Ağa’nın oğludur. Sipâhî olup Serhoş Mehmed
Paşa’nın silahdârı olarak devr-i bilâd etdi. Paşa’nın maktûlen vefâtında Çolak Hüseyin Paşa’ya
intisâb edib Revân ve Bağdâd muhârebâtında hizmet ve yararlığı görüldü. 106 [481]
1052’de kethüdâyeri, 1055’de Girit harbine me’mûr olup 1057 senesi şevvâlinde Amasya
kethüdâyeri ve 1058 senesi gurre-i muharreminde Amasya sancâğı mütesellimi oldu. Ancak
mukaddemen bir Hâtuna cebren zînâ ve bir çocuk tevlîd eylediği sâbit olduğundan sene-i
mezbûre saferinin evâ’ilinde i’dâm edildi.
106 Beyzâde demekle meşhûr olduğu Sicilde görüldü.
325
331