Page 335 - 6-8
P. 335

Amasya Tarihi Cilt: 10
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Fakat a’yân u sâdâtın ve halkın sabr ü tahammülünü pek ziyâde su’-i isti’mâl etdiğinden
               dolayı 1076’da her ikisi de azl edilip kendisi Ankara’ya ve birâderi de Samsun’a nefy ü iclâ
               edildi.
                     1078’de  ma’fuvven  İstanbul’a  gidip  Köprülüzâde  Fâzıl  Ahmed  Paşa’ya  dehâlet  etdi.
               Sadr-ı müşârün-ileyhin  dâ’iresine girip ağalarından oldu. 1087 senesi şa’bânında Merzifonî
               Kara  Mustafa  Paşa’nın  dâ’iresine  intisâb  eylediyse  de  ağalarıyla  imtizâc  edemediğinden
               1091’de Amasya’ya gönderildi. [489]
                     1092 zilka’desinde sânîyen nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı olup eski mevki’ini elde etmeye
               çalışdı. 1095 senesi gurre-i muharreminde Kara İbrâhim Paşa sadr-ı a’zam oldukta kendisini
               toplamak  lâzım  gelirken  eski  hâline  avdet  etdiğinden  halk  u  sâdâtın  şikâyetleri  üzerine
               cumâdelâhiresinde azl edildi.
                     1097 senesi muharreminde sadr-ı müşârün-ileyhin azli ve öteden beri hukûk-ı kadîmesi
               olan Süleyman Paşa’nın sadâreti üzerine gelip birâderi es-Seyyid Mustafa Ağa’yı nakîbü’l-
               eşrâf kâ’im-makâmı nasb etdirip sâdâtın başına geçti.
                     Cumâdelâhire gurresinde kendisini müdâfa’a eden Amasya müftüsü es-Seyyid Mustafa
               Efendi’nin azli sâdâtın gücüne gitdiğinden kıyâm u nümâyişleri esnâsında hayli yolsuzluklar
               oldu.  Bunların  müsebbibi  olduğu  anlaşıldığından  gönüllü  sâdâta  başbuğ  olarak  ordu-yı
               hümâyûna bâ-fermân-ı âlî da’vet edildi.
                     Sene-i  mezbûre  şevvâlinde  toplayabildiği  sâdâtdan  bir  tabur  teşkîl  ederek  ordu-yı
               hümâyûna  müteveccihen  hareket  ü  iltihâk  etdikte  ser-çeşme  olup  1098  senesi  [490]
               cumâdelâhiresinin  on  dördüncü  günü  Amasya  sancâğı  beyi  ve  1099  senesi  gurre-i
               muharreminde Rûmeli Beylerbeyiliği pâyesiyle Bolu sancâğı mutasarrıfı oldu.
                     Ancak  ordu-yı  hümâyûnun  İstanbul’a  avdetinde  Bolu’ya  gidip  halka  tahammülünden
               ziyâde  müşkilât  gösterdiğinden  1099  senesi  recebinde  azledilmekle  Amasya’ya  geldi.
               Seyyidlerin  nüfûz  u  tecâvüzü  son  haddini  bulduğundan  Ramazânın  evâsıtında  Kastamonu
               Beylerbeyi oldu. Şevvâlinde ordu-yı hümâyûna müteveccihen hareket etdi.
                     Öteden beri alışdığı ahvâl ü harekâtını bir türlü bırakamayıp ma’iyyetindeki neferâtın
               ba’zılarından  aldığı  meblâğ  mukâbilinde  her  birine  ruhsât  verdiği  ve  bu  sûretle  ordunun
               intizâmını bozduğu sâbit olmağla 1100 senesi ramazânının evâhirinde i’dâm edildi.
                     Şeci’, cesûr, müdebbir ise de mekkâr, cebbâr idi. Mahdûmu es-Seyyid Mehmed Bey’dir.
               Allâme Hızır Efendi’nin aleyhinde irtikâb etdiği tezvîrât aynen kendi hakkında yapılıp demi
               heder oldu. Yaptığının cezâsını buldu. [491]

                     Seyyid Ahmed Dede-Hanîf Ağazâde
                     Amasyalıdır.  1236’da  vefât  eden  yeniçeri  serdârı  Kubalı  Hanîf  Ağazâde  Ali  Ağa’nın
               oğludur. Amasya Mevlevî-hânesi dervîşânından olup neyzenbâşı oldu. Ba’dehû gözlerine ârız
               olan bir illet hasebiyle a’mâ olarak yaşadı. 1321’de vefât etdi. Letâ’ife meyyâl, nekre-gû, hâzır-
               cevâb, küşâde-meşreb, mûsikî-âşinâ, mâhir bir neyzen idi. Ser-pûşu mevlevî külâhı olup Sultân
               Bâyezîd mü’ezzini mukallid-i meşhûr Şefîk Mehmed Efendi ile hem-bezm oldukta bir âlem
               olurdu. Büyük oğlu Ali Efendi asker olup Yemen’de 1325’de vefât etdi. Pederinin cild-i sânîsi
               idi. Küçük oğlu İsmâ’îl Dede’dir.

                     Seyyideddîn Ahmed Çelebi-İğnecizâde
                     Amasyalıdır. Hazreti Pîr İlyâs hulefâsından eş-Şeyh Pîr Şerefeddîn Hamza Çelebi bin
               Mûsâ bin Hamza’nın mahdûm-ı zî-şânıdır. Pîr Abdurrahmân Çelebi hizmetlerinde tahsîl-i ilm
               ü kemâl, tekmîl-i sülûk ederek halîfesi [492] oldu.
                     Bir müddet Gümüşlüzâde Câmi-i şerîfinde va’z ü tezkîr ile iştigâl etdi. Ba’dehû Pîr-i
               müşârün-ileyhin irtihâlinde câmi-i mezbûr ittisâlinde kâ’in zâviye-i Halvetiyye şeyhi olup 853
               hudûdunda dâr-ı kudse irtihâl etdi. Âlim, zâhid, vâ’iz, melikü’l-meşâyih bir zât-ı sütûde-simât
               idi. Mahdûmu eş-Şeyh Safiyyüddîn Mûsâ el-Halvetî’dir.



                                                           328
                                                           334
   330   331   332   333   334   335   336   337   338   339   340