Page 340 - 6-8
P. 340
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Çelebizâde Seydî Ahmed Çelebi bin Hâfız Abdulmü’min Çelebi bin Ahmed Çelebi bin
Kutluğşâh-ı Sivasî de ulemâdan bir şeyhü’l-kurrâ idi. Birâderi Mehmed Çelebi’dir.
Seydî Ahmed Çelebi-Artukoğlu
Amasyalıdır. Kudâtdan Hasan Çelebi mahdûmudur. Sultâniyye-i Merzifon müderrisi
Mevlânâ Şemseddîn Ahmed Kırımî’den ikmâl-i tahsîl [506] edib 867’de ders-i âm ve 884’de
müderris-i be-nâm ve 896’da meşâhîr-i ulemâdan görüldü. Ba’dehû fevt oldu. Mahdûmu
Alâeddîn Ali Çelebi’dir.
Seydî Ahmed Çelebi-Sarı görez
Amasyalıdır. Amasya ulemâsından Karamânî el-Hâc Muhyiddîn Mehmed Çelebizâde
Mevlânâ İdris Çelebi mahdûmu ve Muslihîzâde Mevlânâ Seydî Ahmed Çelebi’nin
kerîmezâdesidir. Pederi Amasya’da Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye bir müddet mu’allim olduğu
münâsebetle sultân-ı müşârün-ileyhe intisâbı vardı.
Amasya’da Sultân Bâyezîd’in mu’allimi Hatîb Kâsım, Mu’îdzâde Mevlânâ Muhyiddîn
Mehmed Çelebilerden ikmâl-i tahsîl ederek Sultân Bâyezîd’in cülûsundan sonra İstanbul’a
gitdi. Orada Şeyhülislâm Mevlânâ Alâeddîn Ali Arabîye mu’îd olup müşârün-ileyhin
mülâzemetinden Hâtuniyye-i Tokat Medresesi ikmâlinde ilk müderrisi oldu.
898’de Kalender-hâne müderrisi olarak İstanbul’a geldi. Padişâh’ın mazhar-ı teveccühâtı
olduğundan 905’de Bursa’da Sultâniyye, 906’da Sahn-ı Semâniyye, 908’de [507] Edirne’de
Sultân Bâyezîd Medreselerine müderris olup 911’de Bursa kadısı Amasyalı Bedreddîn
Mahmûd Çelebi vefât eylediğinden müşârün-ileyhin yerine Bursa kadısı oldu.
917’de İstanbul kadısı olup geldi. 918 senesi saferinde Sultân Selîm Hân’ın cülûsunu
müte’âkib Anadolu kazaskeri oldu. Ancak tab’an mülâyim ve harekâtında mu’tedil olduğu
münâsebetle yavaşlığı Sultân Selîm’e hoş gelmedi. Binâ’en-aleyh 919’da azl edilip ber-vech-i
tekâ’üd yevmî yüz yirmi akçe vazîfe ile Sahn-ı Semâniyye müderrisi olduğu hâlde 923’de dâr-
ı na’îme rihlet etdi.
Gâyet fâzıl, muhakkik, hallâl-ı müşkilât, gâyet zekî, halûk, kerîmü’ş-şân, mütevâzı’,
vakûr, mehîb, âlî-cenâb, edîb idi. Kara Seydî Efendi’nin su’âllerine ve müşkil gördüğü
mevzû’lara güzel cevâblar verip bunları hâvî bir risâle ile müstakillen te’lîf eyledi.
Edirneli Mecdî Mehmed Efendi “Terceme-i Şakâyık”ta tezyîlen diyor ki: “Mevlânâ
Görez Seydî Efendi, ka’be-i fazl ü kemâl olmağın hizmet-i şerîfinde reh-revân-ı bâdiye-i taleb
cem’ olup anın Kırân-ı [508] şeref-ünvânından temettu’ ederlerdi. Ol asrın meşâhîr-i cemâhir-
i talebesinden Üsküblü Şeydâ Efendi ve Manastırlu Çelebi ve Akşemseddîn nâm fâzıllar
mevleviyyetten mütekâ’id iken Sahnda ana dânişmend olup Keşşâf-ı seydî okurlar idi.
Ve Müftü Molla Araboğlu Abdulbâkî Çelebi “Şerh-i miftâh” okuyub ol cem’-i kesîr anın
dersini dinlerdi ve Aşçızâde Hasan Çelebi anın Sultân Bâyezîd Medresesinde mu’îdi idi. Bu
cümleyi merhûm Abdulbâkî Çelebi nakl eyledi. Nevvarallâhu te’âlâ mazca’ahu”
Sadr-ı müşârün-ileyh Amasya ricâlinden yek-diğerine mu’âsır olan dört kazaskerin
biridir. Diğerleri Tâcî Beyzâde Ca’fer, Kocevîzâde Seydî Mehmed, Kemal Paşazâde Ahmed
Şâh Çelebiler’dir. El-yevm “Sarı güzel” demekle meşhûr olan mahallesinde mescid-i şerîfi
hazîresinde dâmâdı Amasyalı Muhaşşî Sinan Efendi ile medfûndur. Kendisi de Amasyalı Hatîb
Kâsım Efendi’nin dâmâdıdır. Mahdûmu Mevlânâ Kâsım Çelebi’dir.
Seydî Ahmed Paşa-Kâdızâde
Amasyalıdır. Amasya kadı’l-kudâtı Abdurrahmân Çelebi bin Molla Vildân Mehmed
Çelebi bin Molla Beylik Abdurrahmân el-Muslihî [509] mahdûmu ve Nişâncı Mehmed Paşa ile
Konya Beylerbeyi Mahmûd Paşa’nın birâderidir. Sultân Selîm Hân sancâkta iken hidemât-ı
dîvâniyyede müstahdem olup 918’de câlis-i taht-ı saltanat oldukta ağır ze’âmetle taltîf edildi.
333
339