Page 343 - 6-8
P. 343

Amasya Tarihi Cilt: 10
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               Mevlânâ Şemseddîn Ahmed Cündî, mu’allim-i Sultân Bâyezîd olan Mevlânâ Salâhaddîn Mûsâ
               Çelebilerden tahsîl-i ilm-i kemâl ederek ders-i âm oldu.
                     878’de  müderris,  893’de  kudâtdan  görüldü.  896’da  İstanbul’a  gidip  Sultân  Bâyezîd-i
               Sânî’nin mazhar-ı teveccühâtı olarak Sofya kadısı ve Rûmeli kadı’l-kudâtı olduğu hâlde 910
               hudûdunda vefât etdi. Meşâhîr-i kudâtdan âlim, kâmil, muhibb-i sûfiyye bir zât idi. Mahdûmları
               Ya’kûb, Osmân, Hızır Çelebilerdir. [517]
                     Bunlar “Seydî Alizâde” demekle meşhûr idiler. Ya’kûb Çelebi Edirne mollası olup şârih-
               i “Şir’a”dır. El-Hâc Osmân Çelebi de kibâr-ı kudâtdan olup Amasya’da Pirincci Mahallesi’nde
               bir  dârü’l-hadîs  binâ  etdi.  El-Hâc  Hızır  Çelebi  de  kudâtdan  idi.  Ya’kûb  Çelebi  evlâdı
               İstanbul’da kalıp diğerleri Amasya’da ikâmet ü tenâsül eyledi.

                     Seydî Ali Bey-Beytimuroğlu
                     Amasya havâlîsinden Hasan Bey’in mahdûmudur. Kibâr-ı züamadan iken ümerâdan olup
               sancâkları devr etdi. 915 hudûdunda vefât etdiği zann olunur. Oğulları Şücâ’, Hasan, İsfendiyâr
               Kemâl Beylerdir. Şücâ’ ve Hasan Beyler 931’de çavuşân-ı dergâh-ı âlîden görüldü. Birâderi
               Şeyhî Bey kendisinden evvel vefât etdi. Bunun mahdûmu el-Hâc Abdurrahmân Bey ümerâdan
               olup 930’da Beytimur karyesine bir câmi’ yaptırdı. Vakfiyesini tanzîm etdirdi.

                     Seydî Ali Efendi-Beyzâde
                     Amasyalıdır. Acem Ali Mahallesi eşrâfından Ahmed Çelebi mahdûmu olup Amasya’da
               mukaddimât-ı  ulûmu ahz etdikten sonra Îrân’a  gitdi.  Orada meşâhîr-i  fuzalâdan Celâleddîn
               Devvânî Mîr Sadreddîn Şirâzî’den ikmâl-i tahsîl ederek avdet etdi.
                     Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân Ahmed’in zamân-ı vilâyetinde ders-i âm olarak fezâ’il-i
               ilmiyyesiyle  fevka’l-âde  iştihâr  etdi.  Meşâhîr-i  ulemâdan  Bâlîzâde  Abdurrahmân  Efendi’ye
               dâmâd ve müderris-i be-nâm olup 918’de Taşköprülü Musliheddîn Efendi yerine medrese-i
               Hüseyniyye müderrisi oldu.
                     Ba’dehû  Sultâniyye-i  Merzifon,  buradan  Hâtuniyye-i  Tokat  müderrisi  olup  kibâr-ı
               müderisînden iken 933’de Amasya müftüsü ve Sultân Bâyezîd müderrisi oldu. Fakat eşkiyâ-yı
               Celâliyyeden dolayı 934’de Gümülcine kadısı olarak Rûmeli’ne gönderildi. 938’de orada vefât
               etdi. Fâzıl,  muhakkik, usûl ü fürû’da mâhir idi. Mahdûmu Rûmeli kazaskeri Abdurrahmân
               Efendi’dir.

                     Seydî Ali Halîfe-Mevlânâ Alâ’eddîn-i Halvetî
                     Amasya’da  Dirâğiye  Mescidi  imâmı  Ahmed Çelebi  mahdûmudur.  Müderris-i  meşhûr
               Mevlânâ Abdî Çelebi’den ikmâl-i tahsîl ederek [519] ders-i âm oldu. Bu esnada Mehmed Paşa
               câmii  ikmâl  edilip  pek  yakınında  bulunan  Dirâğiye  Mescidi  hücreler  ilâvesiyle  medreseye
               tahvîl edildikte ilk müderrisi oldu.
                     Ba’dehû Habîb-i Karamânî Hazretleri’nin sohbet-i şerîfesine mülâzım olarak müşârün-
               ileyhin hizmetlerinde füyûzât-ı ma’neviyyeden müstenîr oldukta terk-i tedrîs edib hulefâsından
               ve dâr-ı bekâya irtihâlinde zâviyesi şeyhi ve Mehmed Paşa Câmii vâ’izi oldu.
                     Kırk yıl kadar zikr ü tevhîd, ifâde ve tezkîr, nakl-i hadîs u tefsîr, irşâd-ı halk ile iştigâl
               edib bütün a’yân u halkın mahbûb-ı kulûbu olduğu hâlde 940’da dâr-ı kudse irtihâl etdi. Âlim,
               fakîh, zâhid, vâ’iz, gâyet müteşerri’, âbid, mazınne-i kerâmet, keşfi açık bir zât-ı sütûde-simât
               idi. Kaddesallâhu sırrahü’l-azîz.
                     Mecdî Mehmed Efendi “Terceme-i Şakâyık”ta diyor ki: “Ârif-i billah Amasiyyevî Seydî
               Halîfe Rahimehullâhu Te’âla meşâyih-i i’zâm ve evliyâ-yı kirâmdan mârü’z-zikr Şeyh Habîb
               hazretlerinin hulefâsındandır. Merhûm şeyh Habîb’in Şehr-i Amasya’da olan [520] zâviyesinde
               seccâde-i irşâda cülûs edib teşnegân-ı zülâl-i füyuzât-ı ilâhiyyeye imdâd u ifâza üzere iken vefât
               edib zâviye-i mezkûrede defn olundu.”




                                                           336
                                                           342
   338   339   340   341   342   343   344   345   346   347   348