Page 346 - 6-8
P. 346

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               terakkub  etmekde  iken  1224  senesi  saferinin  dördüncü  günü  zuhûr  eden  ba’zı  hâlât-ı  nâ-
               becâsına binâ’en azl edib vezâretinin ref’iyle Karahisâr-ı sâhib’e nefy etdi.
                     Orada  onbir  yıl  kadar  ikâmet  ederek  kendisinin  ricâ  ve  niyâzı  üzerine 1235 senesi
               cumâdelâhiresinin  evâhirinde  menfâsı  Amasya’ya  tahvîl  edildiğinden  receb-i  şerîfinin
               evâ’ilinde Amasya’ya geldi. On bir ay kadar Amasya’da Eski Kethüdâ Mahallesi’nde ikâmet
               ederek 1236 senesi cumâdelûlâsının evâ’ilinde dâr-ı bekâya rihlet etdi. [528]
                     “Şânîzâde  ve  Cevdet  Paşa  Vekâyi’-nâmeleri”nden  müstebân  olduğu  üzere  vezîr-i
               müşârün-ileyh gâyet şecî’, cesûr, dîndâr mütehevvir, âkil, müte’azzim, vakûr, biraz da riyâkâr
               idi. Amasya’da Sultân Bâyezîd Câmi-i şerîfinin cihet-i garbiyyesinde kâ’in kapısının önünde
               medfûndur.
                      Şânîzâde  müşârün-ileyhin  Kara  Hisâr-ı  sâhib’de  vefât  etdiğini  ve  orada  medfûn
               olduğunu yazıyor ki yanlışdır. Hatta Amasya müverrihi Mustafa Vâzıh Efendi Amasya’da vefât
               eylediğinden  şi’r  ile  târîh-i  vefâtını  ve  medfenini  târîhinde  yazıyor.  Sicillât-ı  şer’iyyede
               Amasya’ya tahvîl-i menfâ edilerek geldiğini kayd ediyor.
                     Mahdûmu vüzerâdan Mehmed Hamdi Paşa 1283 senesi rebîülevvelinin gurresinde vefât
               etdi. Üsküdâr’da Karaca Ahmed civârında medfûndur. Bunun mahdûmu Beylerbeyi Mehmed
               Ali  Paşa  1308  senesi  zilhiccesinin  gurresinde  Amasya  mutasarrıfı  olup  geldikte  ceddinin
               kabrini yaptırıp Vâzıh Efendi’nin târîhi beyitlerini seng-i mezârına kazdırdı. Bunun mahdûmu
               Ferîk Memdûh Paşa’dır. [529]

                     Seydî Ömer Çelebi -Seydî Hüsâmzâde
                     Amasyalıdır. Ulemâdan es-Seyyid Fahreddîn Mehmed bin es-Seyyid Abdulkerîm bin es-
               Seyyid  Abdullah  bin  Seydî  Hüsâmeddîn  Hüseyin  el-Ferganî  el-Kubavî  el-Hüseynî
               mahdûmudur. Tahsîl-i ma’ârif edib Amasya’da Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye kâtib-i dîvân oldu.
                     886’da  Sultân-ı  müşârün-ileyhin  cülûsunda  İstanbul’a  gidip  matbah-ı  hümâyûn  kâtibi
               oldu. Ba’dehû dîvân-ı hümâyûn kâtibi olarak imtiyâz kazandı. Sonra re’îsü’l-küttâb olup nüfûz
               u ikbâlini muhâfâza ederek 915 senesi hudûdunda vefât etdi.
                     İstanbul’da altı mermer denilen mahalde ikâmet ve orada bir câmi-i şerîf ve mekteb binâ
               ederek  orası  Seydî  Ömer  Mahallesi  diye  meşhûr  idi.  Câmi-i  şerîfi  hazîresinde  medfûndur.
               Dâmâdı sadr-ı esbak Amasyalı Cemâlîzâde Pîrî Mehmed Paşa’dır. Bundan evlâdı vardır.

                     Seydî Mehmed Çelebi-Mevlânâ Şemseddîn
                     Amasyalıdır.  Amasya  kadı’l-kudâtı  Mevlânâ  Mü’eyyideddîn  Mehmed  Çelebizâde
               Mevlânâ Sadreddîn İshâk Çelebi’nin mahdûmu [530] olup “İmâdzâde” demekle meşhûrdur.
               Tahsîl-i  ulûm  etdikten  sonra  834’de  müderris  olup  847’de  umdetü’l-kudât  olarak  görüldü.
               Ba’dehû fevt oldu. Kibâr-ı-kudâtdan idi.

                     Seydî Mehmed Çelebi-Mevlânâ Muhyiddîn
                     Merzifonludur. Sultâniyye-i Merzifon müderrisi Mevlânâ Mehmed Kocevî mahdûmudur.
               Kocâililizâde  demekdir  ki  “Kocevîzâde”  demekle  meşhûrdur.  Pederinin  müderris  olduğu
               esnâda  Merzifon’da  doğdu.  Pederinden  ve  ba’dehû  Amasya  müderrisi  Mevlânâ  Abdî  ve
               Mevlânâ Bahâeddîn Çelebiler’den tahsîl-i ilm ü kemâl etdi.
                     Ba’dehû İstanbul’a gidip fâzıl-ı meşhûr Fenârîzâde Mevlânâ Hasan Çelebi’den ikmâl-i
               tahsîl  edib  ondan  mülâzım  ü ders-i  âm  oldu.  İbtidâ  Malkara  müderrisi,  sonra  İstanbul’da
               Çandârlızâde İbrâhim Paşa’nın medresesi müderrisi olarak İstanbul’a geldi.
                     Bundan sonra Orhâniyye-i İznik, ba’dehû dârü’l-hadîs-i Edirne müderrisi olup 912’de
               Mustafa  Paşa,  915’de  Sahn-ı  Semâniyye  müderrisi  oldu.  Ancak  917’de  Sultân  Selîm  Hân
               tarafdârı olduğu anlaşılmağla yevmî seksen akçe vazîfe ile tekâ’üde sevk edildi. [531]






                                                           339
                                                           345
   341   342   343   344   345   346   347   348   349   350   351