Page 584 - 6-8
P. 584
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
kabûl edince bu da Osmanlı Beyleri’nden olup Kosova Muhârebesi’nde isbât-ı vücûd ederek
bâ’dehû vefât etdi. Kibâr-ı ümerâdan idi.
Abdülmecîd-Mecdeddîn Çelebi Küpelioğlu
Amasyalıdır. Tercemesi yukarıda geçen Şeyhülislâm Abdülkerîm Çelebi bin
Abdülcebbâr el-Kâdirî mahdûmudur. Amasya ve Bursa’da meşâhîr-i ulemâdan ve hâssaten
Şemseddîn Mehmed Fenârî’den ikmâl-i tahsîl ederek müderris oldu.
Edirne’de dârü’l-hadîs müderrisi olup fazl ü kemâliyle iştihâr ederek Filibe kadısı oldu.
İffet ü istikâmetiyle kendisini Üçüncü Sultân Murâd’a tanıtmış olduğundan Edirne kadısı ve
851’de kazasker görüldü. 855’de ma’zûlen Amasya’ya gönderildi.
Çünkü Fâtîh Sultân Mehmed’in hal’inde Edirne’de kadı iken nüfûz ü medhâli olduğundan
müşârun ileyhin ikinci cülûsunda azledilmişti. 857’de İstanbul’un fethinden sonra vefât etdi.
Meşâhîr-i fuzalâdan hattât, müdebbir, müstakîm bir zât idi. [91]
Hutût-ı mütenevvi’ayı Amasyalı Sofu Yahyâ Çelebi’den temeşşuk etmişdi. Mahdûmu
Muhyiddîn Mehmed Çelebi ve dâmâdları Amasyalı Kâmil Paşazâde Süleyman Bey ve İstanbul
kadısı Hızır Beyzâde Sinan Paşa’dır. Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde Ahmed Şemseddîn Efendi
bunun kızı oğludur.
Müstakîmzâde Süleyman Sa’âdeddîn Efendi “Tuhfetü’l-Hattâtîn” adlı eserinde diyor ki:
“Mecdeddîn-Edirne’de zuhûr ve tahsîl-i ulûm ve ma’ârifle mesrûr ve Yahyâ es-Sûfî’den
temeşşuk ile hüsn-i hatt-ı Yâkûtâneye mâlik ve tarîk-i tedrîse sâlik olup şâkâyıkda tasrîh-gerde-
i Ebü’l-hayr olduğu üzere Molla Gürânî azlinde devlet-i Aliyyede kazasker dahî olmuştur. Bu
abd-i bî-menâfî anların silsile-i nesîllerinden tâli’ olmuştur. (Et-Temeşşuk-871) hudûdunda
vatan-i aslîsinde rihlet-i cennet eyledi”.
Mehmed Süreyya Bey de “Sicill-i Osmânî”de şöyle yazıyor: “Muhyiddîn, Mecdeddîn
Mehmed. Küpelizâde-müderris olup 867’de kazasker oldu. 872’de azledilip 874’de irtihâl
eyledi. Meşâhîr-i ulemâdandır. Dâmâdları Hâce Sinan Paşa ve Kemâl Paşazâde” [92] Süleyman
Çelebi’dir.” Hafîdi İbn Kemâl’dir.
Taş Köprülüzâde İsamüddîn Ebü’l-Hayr Ahmed Efendi de “eş-Şakâyıku’n-Nu’mâniyye
fi ulemâi’d-devleti’l-Osmâniyye” adlı eserinde diyor ki; “Âlim, âmil ü fâzıl, kâmil, Küpelioğlu
demekle meşhûr Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed - ulemâ-yı asrından okudu. Zamânında fazîletle
iştihâr edib ba’zı menâsıb deruhte etdi. Hattâ Sultân Mehmet Hân kazasker yaptı. Bilâd-ı
Karaman’ın fethinden avdet ettikde 872’de Sadr-ı a’zam Mahmûd Paşa ile beraber azl eyledi.”
“Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed’in iki hemşîresi vardı. Birini Sinan Paşa ve birini de
Kemâl Paşazâde Süleyman Çelebi tezevvüc etmişdi. Sinan Paşa’nın oğlu Mehmed Çelebi
müderris ve kadı olup genç iken vefât etdi. Süleyman Çelebi’nin oğlu Ahmed Şâh bin-i Kemâl
Paşa demekle meşhûr-i âfâk olan âlim ü fâzıl zâttır.”
Binâenaleyh, Mevlânâ Mecdeddîn, 845’de imzâsını gördüğüm Mecdeddîn Abdülmecîd
bin Abdülkerîm el-Kâdirî’dir. Bunun mahdûmu da Mevlânâ Muhyiddîn Mehmed Çelebi’dir.
Şakâyık’ta bunun tercemesi yazılıdır. Sicill-i [93] Osmânî’de baba ile birleştirilmiş, hemşîreleri
de kızları farz edilmiştir.
845’de Edirne kadısı görülen Mevlânâ Mecdeddîn Abdülmecîd bin Abdülkerîm el-Kâdirî
Şakâyık’ta Sultân Murâd ulemâsından Mevlânâ Mecdeddîn diye pek muhtasar yazılmış, Sultân
Mehmed Hân Mevlânâ Gürânî’den sonra onu kazasker nasb ettiği gösterilmişdir ki mahdûmu
Muhyiddîn Mehmed Çelebi’dir. Diğer mahdûmu da Mevlânâ Hayreddîn Hızır-el-Amâsî’dir.
Abdülmecîd Çelebi-İsrâfilzâde
Amasya meşâyih-i kirâmından Mevlânâ Nasûh bin Mevlânâ İsrâfil el-Lâdikî
mahdûmudur. Amasya ulemâsından tahsîl-i ulûm ederek ders-i âm ve müderris-i be-nâm olup
Sultân Bâyezîd-i Sânî Amasya’da vâlî iken sarâyı gılmânına mu’allim nasb etdi. Tahta
cülûsunda bilâd-ı cesîmeye kadı olup 896’da vefât eyledi. Meşâhîr-i ulemâ ve kudâttan idi.
581
583