Page 586 - 6-8
P. 586
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
mülâzımı ve ba’dehû mahkeme a’zâsı oldu. Kendisini müreffeh yaşatacak servete mâlik
olduğundan tanzîm-i eş’âra koyuldu. 1314’de vefât etdi.
Merhûm udebâ ve şu’arâdan geçinir, letâ’ife mâ’il, kendisini medh ü senâ edenlere pek
mültefit, kerem-kâr, hoş-sohbet, hisse-mend-i ma’ârif bir zât idi. Mahdûmu Mehmed Şükrü
Efendi hafîfü’ş-şu’ûr oldu. Bunun oğlu etıbbâdan Mecîd Şükrü Bey’dir.
Merhûm bir gün Sultân Bâyezîd Câmii avlusundaki muvakkıthâne önünde otururken
yanındakilere ilm ü fazlını beyân ederek övünür. Bu esnâda meşâhîr-i fuzalâ ü şu’arâdan
Mecdîzâde Hâfız Kâmil Efendi gelip yanında oturdukda susar. Hazret şu beyti [98] irticâlen
söyler:
Bugün da’va-yı fazl eyler iken bir zâde-i hindî
Görünce kâmili erneb gibi bir kûşeye sindi
Merhûmun büyükçe bir dîvân-ı eş’ârını pek çok ricâdan sonra mahdûmunun elinde
gördüm. İstişhâd için dîvânı baştan sonuna kadar süzdüm. Ma’âlesef ahz ü derce lâyık bir beyte
tesâdüf edemedim.
Abdülmecîd Nâ’ilî Efendi-Payaslızâde
Amasya fuzalâsından Hacı Abdülhalîm Efendi bin Hacı Mehmed Efendi’nin oğludur.
Pederinin vefâtında büyük kardeşleriyle beraber Fîrûz Ağa müderrisliğine tasarruf edib biraz
tahsîl gördü. Usûl-i şer’iyye ve adliyye öğrendi. İbtidâ a’zâ mülâzımı olarak mahkemeye girdi.
Bâ’dehû mahkeme a’zâsı olduğu hâlde 1318’de vefât etdi.
Taşköprülüzâde Şeyh Mehmed Ârif Efendi’nin kerîmesiyle evlenmişti. Sonunda tatlîka
mecbûr oldu. Oğulları Sûzî, Mehmed Efendiler bir işe yaramadı. Merhûm halûk, sükûtî-meşreb,
hisse-mend-i ma’ârif, hayra sâî’, eşrâf-ı memleketten bir zât idi. [99]
Abdülmuhsin Çelebi-Veled-i Sâbık
Amasya’da mahallesi olan Ahî Sâbıküddîn Ebûbekirzâde Hacı Alâeddîn Alî Bey’in
oğludur. Gençliğinde ilm ü hatt öğrendi. Çelebi Sultân Mehmed ve şehzâdesi İkinci Sultân
Murâd’ın hizmet-i kitâbetlerinde bulunarak “Muhsin Çelebi” diye iştihâr etdi. Ba’dehû Yörgüç
Paşa’nın kâtib-i dîvânı olup 833 sâlinden sonra vefât etdi. Âlim, hattât, kâtib, üç lisâna vâkıf,
atasının vakfına mütevellî idi. Mahdûmları Alî, Hasan, Hüseyin Çelebiler’dir. Alî Çelebizâde
Mevlânâ Osmân es-Sâbıkî ve Hüseyin Çelebizâde Sa’dî Çelebi meşhûrdur.
Abdülmuhsin Çelebi-Şirvânî
Şirvânlıdır. Oranın ulemâsından ikmâl-i tahsîl ederek Amasya vâlîsi Şehzâde Sultân
Ahmed zamânında Amasya’ya gelip ders-i âm ve fazl ü kemâliyle temâyüz ederek Hüseyniye
müderrisi oldu. Halûk, sünnî-meşreb, Acemler’in harekâtına mu’ârız olduğundan Amasya’da
kalıp tedrîsâta devam etdi. 933 sâlinden sonra vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan, kâmil, müteşerri’,
usûl ü furû’da mâhir ulûm-i akliyyede bidâ’ası mükemmel idi. [100]
Abdülmuttalib Efendi-Uzun Vâ’izzâde
Amasya ulemâsından “Uzun vâ’iz” demekle meşhûr Mustafa Efendi’nin oğludur. Ulemâ-
i asrından ikmâl-i tahsîl ederek ders-i âm ve mucîz olup silsile-i vâ’izîne girdi. Sarâchâne Câmii
vâ’izi iken azl edilip Çeribaşı Câmii vâ’izi oldu.
Bir müddet sonra buradan azl edilip sinn ü ilmine hürmeten 1192’de Sultân Bâyezîd
Câmii kürsî şeyhi ve vâ’izi olduğu hâlde 1193’de vefât etdi. Âlim, vâ’iz, müteşerri’ bir zât idi.
Mahdûmu Mustafa Efendi kürsî şeyhi oldu.
583
585