Page 147 - 1-4_2
P. 147
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi Cilt: 1
ma'neviyye cümlesinden olmak üzere Amasya'dan pek çok uşşâk ve şu'arâ zuhûr ederek her
birinin eş'âr-ı güzîdesi tezâkir-i şu'arâda mestûr bulunmuşdur. [217]
Şimdiye kadar yazılan tezâkir-i şu'arâdan anlaşıldığı üzere Anadolu bilâdında Türk
ilinde sırf Türk dili üzere ilk şi'ir (ezgi) söyleyen, Amasyalı "Babazâde Âşık Paşa"dır. Sekizinci
karn-ı hicrî evâ'ilinde zuhûr eden bu zâtın Türk edebiyâtında açdığı çığırı, selâtîn-i
Osmâniye'nin Amasya'ya olan inâyeti sâyesinde yine Amasyalılar neşr ve tevsî'e çalışdığı zâhir
olur.
Amasya'da bu çığırı ta'kîb edenler içinde ma'lûm olanları "Divriklizâde Yârî" demekle
meşhûr "Yâr Ali Çelebi"dir. Ba'dehû "Gümüşlüzâde Şemsî Paşa" ve "Âşık Paşalı Hamdî
Çelebi" ve defterdâr "Gınâyî Çelebi" ve kâtib-i sultânî "Zihnî Çelebi" ve ulemâdan "Dakîkî
Çelebi" ve Germiyânlı "Ahmed Çelebi", "Çelebi Sultân Mehmed Hân" hazretlerinin Amasya'da
icrâ-yı saltanat buyurduğu zamânlarda iştihâr etmişlerdir.
Bunların içinde "Ahmedî, Hamdî, Şemsî" meşhûr olup "Sultân Murâd Hân-ı Sânî"
hazretlerinin devr-i hümâyûnlarında Amasya'da Nîsâburlu "Fettâhî" ve "Şeyhî Paşa" ve
kudâtdan "Belâ'î Çelebi" ve "Sultân Mehmed Hân-ı Sânî" hazretlerinin devr-i hümâyûnlarında
ricâlden "Fehmî Çelebi" ve "Sa'dî" ve nisâdan "Belâ'î Çelebi" kerîmesi "Zeyneb Hâtun" gâyet
iştihâr etmişlerdir.
Hele "Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî" hazretlerinin Amasya'da yirmi altı ve müte'âkiben
şehzâdesi "Sultân Ahmed"in otuz iki sene kadar [218] vâlilikle bulundukları zamân, edebiyât-ı
Osmâniye hâdimleri tekessür ederek "Tâcî, Âfitâbî, Figânî, Kutbî, Münîrî, Ca'ferî ve Sa'dî"
çelebiler gibi fuzalâ-yı şu'arâ zuhûr etmişlerdir. Bunlardan "Tâcî Beyzâde Ca'ferî" ve "Sa'dî"
çelebiler İstanbul'da nâdirü'l-emsâl olarak meşhûr olmuşlar idi. Nisâdan Amasyalı "Mihrî
Hâtun" bu devrin bedâyi'indendir. "Sultân Selîm Hân-ı Evvel" hazretlerinin erkân-ı
saltanatından ma'dûd olan Amasyalılardan "Rahîmî, Refîkî, Keşfî" ve "Rûhî" efendiler ilmen,
edeben ve kalemen gâyet meşhûr olmuş ve "Sultân Süleyman Hân-ı Evvel" hazretlerinin devr-i
hümâyûnlarında "Ânî, Hızrî, Zamânî, Fikrî" ve "Edâyî" gibi Amasyalı şu'arâ, o asrın fuzalâsı
nezdinde mazhar-ı kabûl olarak iştihâr etmişlerdir. Bunlardan sonra "Hâtifî, Kelâmî",
müte'addid "Abdî", "Şevkî", "Şeyhî" ve "Sıdkî" ve bunları ta'kîben "Iydî, Âtıf, Âkif, Sa'îd" ve
"Nâ'ilî" ve ba'dehû "Kâşif, Sârim, Âsım" ve ba'dehû "Nigârî, Sâdık, Kâmil" efendiler ve
isimleri derc edilmeyen pek çok şu'arâ Amasya sancağından zuhûr etmişlerdir.
Toprağı edilmiş ezelî aşk ile tahmîr
Hem cevher-i hüsn etmiş onun zâtını tenvîr
Her san'at u dânişde yetişdirdi meşâhîr
İbrâz-ı fezâ'il eder ahrâr-ı Amasya
"Zeyl-i Atâyî"de mezkûr olduğu üzere "Amasya kadîmen bir [219] menbet-i kerîm-i
ulemâ-yı kirâm ve ma'den-i bî-adîl-i fuzalâ-yı benâm" olduğu münâsebetle ulûm ve sanâyi'-i
beşeriyyenin her şu'besinde ihtisâs-ı tâm sâhibleri yetişdirmekde pek ziyâde ibrâz-ı semâhat
etmiş bir şehr-i mübârek olduğuna bütün terâcim kitâbları şâhid-i âdildir. Sanâyi'-i nefîseden
ma'dûd olan "Hat" san'at-ı bedî'asında Amasyalıların ibrâz eylediği mahâret-i hârikayı tanzîr
değil taklîd edecek bir sâhib-i ihtisâs olmadığını bütün nefâyis-perverân-ı a'sâr teslîm
etmekdedirler. Meşâhîr-i hattâtînden "İbrâhim Nefîsî" ve "Hüseyin Hâmid" ve "Müstakîmzâde
Sa'deddîn" efendilerin tezkirelerinde Amasyalı olduğu mestûr olan "Yâkût-ı Musta'sımî" ile
Amasyalı olduğu muhakkak olan "Şeyhzâde Hamdullâh Efendi"nin hutût-ı bedî'asını bu kadar
hattâtân-ı cihân, cehd-i belîg etdikleri hâlde hiçbiri de taklîde muvaffak olamamışdır.
Hele "Üstâd" demekle meşhûr olan Amasyalı "Abdullah Efendi" ve "Pûlâd Dest"
nâmıyla meşhûr olan Amasyalı "Köse Muhyiddîn Efendi" ve birâderi "Cemâleddîn Efendi" ve
bunların pederleri "Celâleddîn Efendi" ve "Kıbletü'l-Hattâtîn" ve "Şeyhu'l-Hattâtîn"
134
146