Page 210 - 1-4_2
P. 210
Amasya Tarihi 1-4. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
kurbun delâlet eylediği mahalde olduğu münâsebetle "Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî"nin binâ etdiği
"Simre", bunların hangisi olduğu erbâb-ı târîh arasında muhtelefün-fîh gibi telakkî
olunmakdadır. Bu altı "Simre"den ancak birisini "Sultân Mes'ûd"un yapdırdığı muhakkak
olduğu gibi diğerleri de sonradan hâdis olarak tesmiye edilmiş olduğu şübhesizdir. Şu hâlde
biri asıl, diğerleri bunun fürû'u olur.
Kuyûd-ı târîhiyye tedkîk olunursa bu telakkiyâta mahal kalmaz. Çünkü: [412] Asıl
"Simre"nin ta'yîn-i mekânına dâ'ir "Behcetü't-Tevârîh"de "Şükrullâh Çelebi" diyor ki: "Sultân
Mes'ûd Selçûkî" Amasya'da tavattun ve "Sîmre" nâmıyla bir şehr-i cedîd binâ ve burada câmi
ve medrese inşâ ederek orada yapdırdığı türbe-i âliyede defn edilmişdir."
"El-Aylemü'z-Zâhir"de "Mustafa Cenâbî Efendi" diyor ki: "Sultân-ı müşârün-ileyh
Amasya'da ikâmet ve bir şehr-i cedîd inşâ ve "Simre" nâmıyla tesmiye ve burada câmi ve
medrese ve türbe binâ edib orada medfûn olmuşdur. El-yevm harâbdır. Bunun civârında
"Kedeğra" nâmıyla bir kasaba daha binâ etmişdir."
"Câmiu'd-Düvel"de "Dervîş Ahmed Efendi" diyor ki: "Sultân Mes'ûd Amasya
kurbunda bir kasaba binâ ve onda ikâmet ve hân ve imâret ve daha nice âsâr-ı hayr ihyâ ve
evkâf-ı azîme ihdâs edib ismini "Simre" koydu ve 558'de fevt olup "Simre"de vâki' türbesinde
defn olundu."
Şu üç nukûl-i târîhiyyeden müstebân olduğu üzere birinci "Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî"
Amasya'yı dâru's-saltana ittihâz ve bir şehr-i cedîd binâ ve âsâr-ı hayriyye inşâ etdiği
muhakkakdır. Ancak sultân-ı müşârün-ileyhin binâ etdiği şehr-i cedîd, âsâr-ı hayriyye ile tezyîn
ve nâmını tahvîl etmek sûretiyle ayn-ı Amasya olmayıp belki Amasya'nın kurbunda vâki'dir.
Amasya, Yeşilırmak’ın şimâlinde kâ'in "İç Kale"den ibâret olup "Simre" dahi Yeşilırmak’ın
cenûbunda bu "İç [413] Kale"nin tabî'î kurbunda vâki' mahallâtın mecmû'udur. Diğer
"Simreler" bundan sonra hâdis olmuşdur. Şu müdde'â, altı vechile isbât olunabilir:
1- Kadîmen Amasya muhîti, Mukaddime'nin evâ'ilinde arz olunduğu üzere "Zemendû"
mevki'inden "Çalan" mevki'ine kadar imtidâd eden ve kayalarla muhât olan tûl ve arzın
mecmû'u olup ırmağın cenûb ve şimâl tarafları umûmen bu muhît içinde dâhil olduğu hâlde
491 sâlinden i'tibâren ehl-i salîbin Amasya'ya hücûm ve savleti ve Amasya emîri "Melik İsmâ'îl
Dânişmendî"nin dilîrâne müdâfa'âta himmeti arasında Yeşilırmak’ın cenûb tarafları ve
"Zemendû", hey'et-i mecmû'asıyla mahv ve harâb ve bakiyyesi de muhterik olduğu
"Ikdü'l-Cümân", "el-Aylemü'z-Zâhir"de mestûr ve sâ'ir me'hazlarda mezkûrdur.
Yeşilırmak’ın şimâl taraflarının "Harşene Kalesi" eteklerine tesâdüf eden kısmı kale
duvârıyla mestûr olduğundan tahrîbâtdan masûn kalmış ise de cenûb tarafları umûmen
harâbezâra dönmüş ve arsa-i hâliye şeklini almış ve "Amasya" nâmı dahi Yeşilırmak’ın şimâl
tarafında kâ'in "İç Kale" kısmına münhasır olmuş idi.
538 hudûdunda Amasya emâreti saltanat-ı Selçûkiyye'ye münkâd ve Amasya
dârü's-saltana olduğu zamân, "Sultân Mes'ûd-ı Selçûkî" Yeşilırmak’ın harâb olan taraflarında
bir şehr-i cedîd inşâ ve "Zemendû"yu tecdîd ve "Köprü Kasabası"nın şarkında olan mevki'de
kezâlik bir [414] şehr-i cedîd binâ eylediğinden Yeşilırmak’ın cenûb taraflarını "Sîmûre" ve
şimâl-i şarkî tarafında vâki' "Zemendû"yu 196 "Ziyâre" ve Amasya kurbunda olan diğer şehr-i
cedîdi "Kedeğra" nâmıyla tesmiye etmişdir.
Çünkü: Amasya nâmıyla müsemmâ olan "İç Kale", ya'nî "İçeri Şehir", "Harşene
Kalesi"nin eteklerinde bir sûr-ı azîm içinde binâ edilmiş fevkalâde mahfûz ve ta'aarruz-ı
a'dâdan masûn olmakla beraber gâyet dar, kasvetengîz bir şehr-i kadîmdir. Yeni binâ edilen
şehrin mevki'i ise "İç Kale"ye nisbetle her tarafı açık ve geniş, "Akdağ"ın soğuk rüzgârına
ma'rûz, havası sağlam olduğundan tashîh-i beden, ya'nî sıhhat-i bedeniyyeye hizmet edecek bir
mevki'-i ceyyiddir. "Sîmûre"nin delâlet etdiği ma'nâya buranın münâsebeti, diğer
196 Kayseriyye Livâsı dâhilinde ve sâ'ir ba'zı mevâki'de "Zamantı Kalesi", "Zamantı Nâhiyesi" olduğu "Zülkadriye"
vakfiyesinde mestûr ise de bunlar "Ziyâre" nâmıyla müsemmâ olmadığından mebhûsün-anh olan "Zemendû"
olamaz.
197
209