Page 41 - 1-4_2
P. 41

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR


               yasa"  kelimeleri  üzerinde  durmuştur.    Arap  tarihlerinde  ve    genel  araştırmalarında,
               silsilenamelerde "Tûrân" soyun dilleri ve kılıkları itibâriyle dokuz anara ayrıldığını belirterek

               bunları tek tek açıklamış, bu dokuz anardan türeyen bütün Turan kabilelerinin hepsini saymak

               mümkün  olmasa  da  millet  veya  oymak  olan  Türk  boylarını  alfabetik  olarak  sıralamıştır.
               Bunlardan Amasya Sancağı’nda daha çok Guz, Tagar, Çerkes, Lâz, Gürcî, Becenek, Koman

               vesâ'ir  Uygur  kabilelerinin  yoğunlukla  yerleşmiş  olduklarını  belirtmiştir.  Guz  kelimesinin
               Oğuz Han’dan geldiği ve Oğuz Han’ın ulu Türk manâsında olan "Türkmen" lakabıyla da iştihâr

               etdiği için bütün evlâdına "Türkmenler" dendiğini belirterek 24 Oğuz boyunun isimlerini ve
               anlamlarını tek tek açıklamıştır. Çerkeslerin, Gürcülerin kökenlerini irdelemiş, Türklerin eski

               dinleri  ve  adlarından  dolayı  Türklerden  geldiğini  iddia  ettiği  24  peygamberin    isimlerinin

               kökenlerini açıklayarak bu iddiasını ispat etmeye çalışmıştır. Türklerin İslamiyet’i kabulü ve
               Amasya  Sancağı’nın  Amasya,  Erba'a,  Havza,  Zünnûn,  Zeytûn,  Zile,  Osmâncık,  Gelgirâs,

               Köprü, Gümüş, Lâdik, Mecîdözü, Merzifon kazâlarından müteşekkil olduğu H. 1254 (1838-
               1839)’de tamamlanan  nüfus sayımına göre müslüman ve gayrimüslim erkek nüfus miktarını

               vermiştir. Toplam 202.246 Müslüman nüfûsun üçte birinin Oğuz Hân neslinden yani Türkmen
               olup üçte birinin yarısı Tatar, Kumuk, Lezgi, Nogay ve diğeri yarısı Çerkes, Kürt ve diğer üçte

               birinin de Gürci, Laz olduğu tahmininde bulunmuştur.

                     Birinci  fasılda  Amasya’daki  Turani  yönetimleri  izah  etmeye  başlamıştır.  Turani  bir

               kavim olarak değerlendirdiği Hititler’in Amasit Oymağı’nın Amasya ile irtibatını dil ve tarih

               bağlamında irdelemiştir.  İkinci  fasılda  Îrânîlerin ve daha sonra  Îrânîlerin  bakiyyesi  ve Pon
               hükümdarları demekle meşhûr olan Mihridâdlar’ın Amasya’da iktidarları ve yöneticilerini ele

               almıştır.  Üçüncü  fasılda  Roma  Devleti  zamânında  Amasya'nın  idâresi  ve  yöneticilerini,
               dördüncü ve beşinci faslı biribirinden ayırmak mümkün olmadığı için beraber ele alındığını

               belirterek Tûrânîler’in, Romalılar’ın, Îrânîler’in, Arablar’ın Amasya’da idareleri hakkında bilgi

               vermektedir. Altıncı fasılda Türkler'in öz yurdu olan Amasya Sancağı’nda Togânîler’in yani
               Dânişmendîler’in ortaya çıkışı ve burayı idaresi anlatılmaktadır. Bu dönemden itibaren artık

               yöneticilerin ayrı başlıklar altında isimleri açılarak anlatılmaya başlanmıştır. Yedinci fasılda
               Selçûkluların kökenini ve bu dönemde Amasya’yı idare eden yöneticiler ile  onların döneminde

               Amasya’da vuku bulan olayları, (Amasya’yı etkileyen Baba İshak hadisesi gibi olaylar dikkat

               çekicidir),  sekizinci  fasılda    Amasya’da  Moğol  etkisini,  Moğollar  tarafından  Amasya’ya
               me'mûr edilenleri ve Selçuklular zamanında buraya yönetici olarak tayin edilenleri, Amasya'da

               Selçuklu hakimiyetini Moğol idarecilerinin Amasya’da harekâtını ve hâssaten Amasya’daki


                                                           38

                                                           40
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46