Page 557 - 1-4_2
P. 557

Amasya Tarihi 1-4. Cilt                                                             Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi Cilt: 4


                                     Sanma boş mîr-livâ Heftâdî
                                     Maşrık u mağribe yetmiş adı
                                     Ana Yüzoğlu deyüb geçme sakın
                                     Işret ü şöhrete vermiş dâdı
                                     Öyle bir dîv-i mânend ki ol
                                     Bir sinekten koparır feryâdı

                       Bundan  akdem  Amasya  Müftüsü  el-Hâc  Hızır  Efendi  devriyye  mollası  olduğundan
               Kuloğlu Ferrûh Efendi, üçüncü defa Amasya müftüsü ve ders-i âm -ı meşhûr Amasyalı Şeyh
               Ya’kûb Efendizâde Mustafa Efendi de Sultân Bâyezîd müderrisi oldu.
                       Hüftâdî Bey’in Amasya’ya geldiği esnada nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı [57] es-Seyyid
               eş-Şeyh Ahmed Efendi, alaybeyi Doğan Bey, kethüdâyeri Kul Oğlu Mehmed Ağa, yeniçeri
               serdârı Hüseyin Ağa, muhassıl-ı emvâl Bâkî Paşazâde Müteferrika Rıdvan Bey, şehir kethüdâsı
               Ali Bâlî Çelebi idi.
                       Hüftâdî Bey, akrabasından Hüsrev Bey’le beraber yeni Müslüman olmuş, dinden ve
               dilden anlamaz, şarap ve şehvetten başka bir nesne bilmezdi. Pederi gibi div kıyâfet, pehlivân
               sîret bir adamdı. Hüsrev Beye “Keyhüsrev” denir, bu şekil ve sîrette idi. Başında Gürcü haşerâtı
               çoktu.  Kethüdâyeri  Kuloğlu  Mehmed  Ağa,  mirlivânın  dil  bilmediğinden  dolayı  a‘yânın
               müdâhalesiyle  mütesellim  olup  Hüftâdî  Bey’e  idâre-i  livâ  husûsâtında  vekâlet  ediyor,
               uygunsuzluğa meydan vermemeğe çalışıyordu.
                       Bundan  akdem  Hoca  Ahmed  Paşa’nın  Amasya’ya  getirip  dâiresinde  terbiye  etdiği
               Gürcü Ali Bey, Türk ve Gürcü dillerini güzel bilir bir genç idi. Gürcü Ali Bey, Hüftâdî Beye
               ve maiyetinde Gürcülerin tercümânı ve lisan muallimi olup hükûmet ve halk işlerinde bunlara
               yardım ederdi.
                       Fakat  Muhassıl  Rıdvan  Bey’in  maiyetine  verilen  Gürcüler,  pek  densiz  ve  zâlim
               adamlardı. Tahsil edilen verginin bir mislini de tayyârât ve “Hüftâdî hediyesi” namıyla cebren
               tahsîl  ediyorlar,  tahsîlât  bahânesiyle  girdikleri  hânelerde  fırsat  buldukça  her  fenâlığı
               yapıyorlardı.
                       Halkın feryâdını dinleyen mütesellim ve muhassıl, bu fenâlığın önüne geçemiyorlardı.
               [58]  Bu  esnada  Sivas  Beylerbeyi  Halil  Paşa  Diyârbekir’e  tahvîl-i  me’mûriyet  etdiğinden
               sadrâzamın hemşehrilerinden Bosnalı Ali Paşa, Sivas vâlisi olup geldi.
                       Şa’bân evâilinde kethüdâyeri ve mütesellim olan Kuloğlu Mehmed Ağa, Irak’a me’mûr
               olduğundan Zülfikâr Paşazâde Şa’bân Ağa  635  kethüdâyeri ve mütesellim vekîli olup Gürcüleri
               ulu orta hareketlerinden men‘ u terbiye etmeye kalkışdı. Fakat Mirlivâ Hüftâdî Bey’in hamiyet-
               i cahiliyesine karşı sabır ve sükûta mecbûr oldu.
                       Ramazân evâilinde Anadolu Sadâreti’nden ma‘zûl olan Amasyalı Hasan Efendi Rumeli
               kazaskeri oldu. Gürcülerin harekâtından bîzâr olan halkın şikâyetlerine Vâlî Ali Paşa aldırış
               etmediğinden  Gürcüler  işi  azıtmışlar,  sokaklarda  yalnız  buldukları  gençleri  kapıp  Hüftâdî
               Bey’e takdîm etmeye başlamışlardı.
                       Hüftâdî Bey, a‘yânın hayırhâhâne ihtârâtını dinlemiyor, Gürcülere çok yüz veriyordu.
               Bu  yüzden  halk  ve  hâssaten  yeniçeriler  için  için  kaynıyordu.  Ramazânın  on  üçüncü  günü
               Gürcülerin yine bir genci kapması yüzünden halk ateş gibi birden parlayıp kanlı bir arbede
               çıktı.
                       Mehmed Paşa İmâreti’nin arkasında bulunan Hüftâdî Bey’in konağını saran halk ile
               Gürcüler arasında korkunç bir muhârebe başladı. Genç [59] kurtarıldı. Fakat Hüftâdî ve amcası
               Keyhüsrev beylerle hayli Gürcüler kılıçtan geçirildi. Mirlivâ konağı yağma edildi. Halktan da
               beş on kimse can verdi. Bu konak, Amasya mutasarrıflarına mahsus olduğu sicilde muharrerdir.




               635  Bu Şa’bân Ağa, Sipâhiyân Defteri’nde “Şa’bân Mehmed Zülfikâr Amasiyye” diye yazılıdır.
                                                           854
                                                           556
   552   553   554   555   556   557   558   559   560   561   562