Page 268 - 6-8
P. 268
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Âlim, kâtib, hattât, müdebbir, umûr-i hesâbiyyeye pek vâkıf, gâyet dindar idi. Ulemâ ve
meşâyihi sever, bir sâhib-i hayır ve hasenât idi. Amasya Vâlisi Yörgüç Paşa’ya kendisini pek
sevdirmiş, i’timâdını kazanmışdı, sâdık, müstakîm idi.
Mahdûmları Şemseddîn Ahmed, Hayreddîn Hızır Çelebiler de darbhâne emîni
olmuşlardı. Pederlerinin vakfına mütevellî ve nâzır idiler. Darbhâneci Tekkesi Amasya’da
büyük, ma’mûr, taâmiyesi mebzûl, fukarâsı bol bir zâviye idi. 1273 [10] harık-ı kebîrinde
tamamıyla mahv ve arsası da mülk oldu.
Ahî Ali Çelebi-Mevlânâ Alâeddîn
Amasyalıdır. Kibâr-ı fuzalâdan Mevlânâ Hüsâmeddîn Hasan Çelebizâde Mevlânâ
Fazlullah Çelebi mahdûmudur. Halk arasında “Huylu Oğlu” demekle meşhûrdur. Zamanı
fuzalâsından tahsîl-i ulûm ederek ders-i âm, müderris, kadı olup 865 hudûdunda vefât etdi.
Meşâhîr-i ulemâdan idi. Mahdûmları Fatih Sultân devrinde reîsülküttâb olan Amasyalı Pîr
Ahmed Çelebi erkân-ı devletten idi.
Ahî Mehmed Çelebi-Ahi Dede
Zile kazâsı dâhilinde Kazankayalıdır. Amasya’da Saraçlar Şeyhi “Mevlânâ Pîr Sun’ullah
Halvetî” ye hizmet ve sohbetinde tahsîl-i maârif edib hâdim ve mürîd-i hâssı oldu. Pîr müşârün-
ileyhin irtihâlinde İnepazar nâhiyesine gidip orada ikâmet ve halkı tarîk-i müstakîme da’vet
ederek zikir ve ibâdete koyuldu.
Amasya Vâlisi iken Sultân Bâyezîd-i Sânî kendisine mikdâr-ı kâfî arâzî ihsân edib onu
zirâatle ihyâ ve mahsûlünü [11] fukarâya bezl ve it’âm eder. Kimseden nesne almazdı. Orada
bir tekke yaptırdı. Evâhir-i ömründe bu arâzi-i memlûkesini tekkesine vakfedip, 910 senesi
hilâlinde pîr-i fânî iken vefât etdi.
Ârif, sâlih, müttakî, ehl-i keşf idi. Zâviyesine muahharan Habîb-i Karamânî hulefâsından
İnepazarlı Şeyh Musliheddîn Mustafa Efendi şeyh olup nâhiyeyi şenletdi. Bunun irtihâlinde
mahdûmu “eş-Şeyh İsâmeddîn İbrâhim Efendi” iştihâr etdi. Şemseddîn Sivasî’nin pederi olan
eş-Şeyh Ebü’l-Berekât Mehmed ez-Zilevî, bu Şeyh Musliheddîn Efendi’nin halîfesidir.
Ahî Yûsuf Çelebi -Mevlânâ Ahîzâde
Amasyalıdır. Yukarıda tercemesi yazılan “Mevlânâ Ahî Cüneyd Tokâdî” mahdûmudur.
865’de Amasya’da vefât eden fâzıl-ı meşhûr “Cemâleddîn Yûsuf Tokâdî”nin kerîmezâdesi olup
Şâdiyye müderrisi Mevlânâ Rükneddîn Ahmed Cendî, Sultâniyye-i Merzifon müderrisi
Mevlânâ Seydî Ahmed Kırîmî, Sultân Bâyezîd muallimi Salahaddîn Mûsâ Çelebilerden iktisâb-
ı fezâil ederek mücâz oldu.
Ba’dehû İstanbul’a gidip Şeyhülislam “Mevlânâ Hüsrevî Mehmed Çelebi” den tahsîl-i
kemâlât ederek müşârün-ileyhten [12] mülâzım oldu. İlim ve fazlı üstâdının nazar-ı takdîrini
celb ederek ibtidâ Bursa’da kendisinin yaptırdığı medresesi müderrisliğine nasb etdirdi.
Ba’dehû Edirne’de Taşlık Medresesi müderrisi olarak oraya gitdi.
Dört yıl kadar da Edirne’de neşr-i fezâil-i ilmiyye edib 886’da Sultân Bâyezîd-i Sânî’nin
cülûsunu müteâkip İstanbul’a geldi. Bu esnâda medreseye tahvîl edilen Kalenderhâne
Medresesi müderrisi oldu. Ba’dehû Mahmûd Paşa ve Bursa’da Sultân Medreselerine müderris
olduktan sonra 891’de Sahn-ı Semâniyye müderrisi olarak yine İstanbul’a geldi. Ba’zı fuzalâ
müşârün-ileyhin Sahn müderrisliğini tebrîk ve târih-i nasbını irâe etmek üzere şu ebyâtı inşâ
etdi.
فلخلا ديرف رصعلا لضاف لاضفلا رادم ملعلا زكرم
فطللا نسحب الله ه صخ سيردتلا بت ر ىمسا لان
96 فرشلا ىف لاج زعلا بكوك خيراتلل هتينهت ىف تلق
96 İlmin merkezi, faziletin odağı!
267