Page 35 - 6-8
P. 35
Amasya Tarihi Cilt: 6
Amasya Tarihi 6-8. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
kadı, birkaç def’a Amasya nâibi olarak Şehzâde Sultân Ahmed’e tekarrüb etmişdi. 918’de
menkûb ve mütekâ’id olduğu hâlde 924’de vefât etdi.
İbrâhim Çelebi-Sabuncuzâde Hoca
Amasyalıdır. Amasya’nın meşâhîr etibbâsından ve eczâcılarından Lütfullah Çelebi bin
Ali Çelebi bin Hekîm Hacı İlyâs Çelebi mahdûmu ve tabîb-i meşhûr Mevlânâ Şeref Çelebi bin
Ali Çelebi’nin yeğenidir. Amasya’da tabâbet ve eczâcılık ile servet ve i’tibâr kazandı.
Bu yüzden Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed’in mukarreblerinden olduğu
münâsebetle Sultân Selîm Hân’ın cülûsunda ta’kîbâta uğradı. Bir yıl ta’kikâtdan sonra habs ve
tazyîkatdan kurtuldu. Yine eski san’at ü ticâretiyle iştigâl etdi.
923’de Şehzâde Sultân Murâd bin Şehzâde Sultân Ahmed’in İrân’dan Amasya’ya
geldiği esnâda bunun hânesinde ikâmet ve ihtifâ etdiği rivâyet edilmiş, bu rivâyet Sultân
Selîm’in kulağına kadar gitmiş, yine tazyikâta ma’rûz [78] kalmıştı.
924’de Karahisâr-ı Şarkî tarafında tutulup başı kesilen şahsın Şehzâde Murâd olduğuna
şehâdet için Üsküdar’a kadar sürüklendi. Orada diğer bir Amasyalı ile başın Şehzâde Murâd
Bey’e âid olduğuna şehâdet ederek yakasını kurtarıp avdet etdi. 930 hudûdunda Amasya’da
vefât eyledi.
Âlim, tabîb-i hâzık, tertîb-i edviye ve terkîb-i eczâda mâhir, kerîm, kana’atkâr, hâdim-i
insâniyet bir zât idi. Buna Solakzâde Târîhinde Sabuncu Hoca İbrâhim Çelebi denmişdi.
Sülâlesi Sabuncuoğlu demekle meşhûr idi. Mahdûmu Mevlânâ Hekîmî Mehmed Çelebi’dir.
İbrâhim Çelebi-Kocacıkoğlu Hoca
Amasyalıdır. Meşâhîr-i tüccârdan Kocacıkoğlu Hoca Mehmed Çelebi mahdûmudur.
Bunlara Kocacıkoğulları denirdi. Evrâk-ı Resmiyyede Kocacıkoğlu yazılıdır. Ceddînin
yaptırdığı Kocacık Mescidi’ni müceddeden imâr ederek üç bab dükkân vakf ve hâsılâtından
mescîd-i mezkûr mesâlihine vezâ’if [79] ta’yîn etdi. 931 sâlinden sonra vefât eyledi. A’yân-ı
tüccârdan, sâhib-i hayr ve servet bir zât idi.
İbrâhim Çelebi-Hacı Hamza Beyzâde
Amasyalıdır. Amasya’da Kuba altında mescîd-i şerîfi ve mahallesi olan Hacı Hamza
Beyzâde Kâsım Bey’in oğludur. Pederinin vefâtında ceddi vakfına mütevellî oldu. Şehzâde
Sultân Ahmed’in divan hocalarından olup zamanında şehremîni olmuşdu.
918’de şehzâdenin vefâtında âzim-i Hicâz olup avdetinde mescid-i mezkûrun
mesâlihiyle iştigâl ve Üçler vakfiyesine ibrâz-ı hamiyyet edib sonra yine şehremîni oldu. 935
sâline doğru vefât etdi. Kibâr-ı a’yândan nâfizü’l-kelîm, hânedân, kerîm, sâhib-i servet bir zât
idi. Mahdûmları Kâsım, Mehmed Çelebilerdir.
İbrâhim Efendi-Koca Emîr
Amasyalıdır. Yenice kazasında medfûn ve el-yevm “Mehmed Baba” demekle meşhûr
sâdât-ı Hüseynîyeden ve şehzâde Sultân Alâeddîn Bey’in şeyhi olan es-Seyyid Sadreddîn
Mehmed bin es-Seyyid Hüseyin ibn-i es-Seyyid Ali Horasânî mahdûmudur. Birâderleri
mu’allim-i sultânî [80] es-Seyyid Abdullah Efendi ile kibâr-ı ulemâdan es-Seyyid Hüseyin
Çelebi’dir.
Amasya’da 844 senesinde tevellüd edib 846’da pederiyle beraber Amasya civârında
Yenice köyüne gitdi. Orada Sultân Bâyezîd Hân-i Sânî Amasya vâlisi olup gelene kadar ikâmet
etdi. 861’de pederiyle beraber Amasya’ya geldi. Bir müddet Mevlânâ Ahmed Cündî Çelebi’den
tahsîl-i ulûm etdi.
Ba’dehû İstanbul’a gidip Şeyhülislâm Mevlânâ Hüsrevî Mehmed Efendi’nin tilmizi
olan Mevlânâ Hasan-ı Samsunî’den telemmüz ve ahz-i icâzet etdikden sonra Hocazâde
30
34