Page 113 - 6-8
P. 113
Amasya Tarihi Cilt: 9
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
müstakillen taht-ı saltanata cülûsunda nâil-i teveccüh oldu. 821 hudûdunda vefât etdi. 847’de Varna Muhârebesi’ne me’mûren harbe girib ordu-yı hümâyûn’a inhizâm-ı küllî
Mâhdûmları Âdilhan, Gündüz, Hasan Beyler’dir. Bunlar da ümerâdan idi. ârız olarak Sultân Murâd’ın firâra teşebbüsü üzerine atının dizgininden tutub Pâdişâhı azm ü
sebâta teşvîk ve firârîleri ircâ’ etdi.
Hızır Bey-Yörgüç Paşazâde Müşârün-ileyhin bu hareket-i azimkârânesi ordu-yı hümâyûna münhezim bir hâlde iken
Amasya vâlîsi Yörgüç Paşa’nın mahdûmudur. Pederi hayâtında meşâhîr-i ümerâdan olup büyük bir zafer ve gâlibiyyet temîn eylediğinden Sultân Murâd’ın muhabbet ve itimâdını
831’de Samsun Sancağı Beyi oldu. Ba’dehû 838’de Şehzâde Sultân Ahmed’in Amasya kazandı. Bunun üzerine Anadolu beylerbeyi olup sultân-ı müşârün-ileyhin ikinci defa cülûsuna
52
valiliğinde ma’iyyetine me’mûr ve Amasya mühâfızı oldu. 847’de Varna muhârebesinde bâis-i müstakîl oldu.[361]
fedâkârâne harb ederken şehîden vefât etdi. Mahdûmu Hasan Bey de ümerâdandır. Yörgüç 851’de dördüncü vezîr olarak dîvân-ı hümâyûna me’mûren Edirne’ye gitdi. Ba’dehû
Paşa’nın ağalarından Hızır Ağa da bu muhârebede terk-i cân eden şühedâdandır. Bu da üçüncü vezîr olup dört yıl kadar Sultân Murâd-ı Sânî’ye vezâret etdi. 855 senesi muharreminde
53
şüc’ândan bir sipâhî kethüdâsıydı. [358] Fatih Sultân Mehmed Hân’ın ikinci defa cülûsunda ma’zûlen Amasya’ya geldi.
857 senesinde İstanbul’un Fethi’nden dolayı Haremeyn-i muhteremeyn ahâlîsine tevzî
Hızır Paşa-Kabûlîzâde el-Hâc edilecek surre-i hümâyûnu isâl ve tevzîe me’mûren cânib-i Hicâz’a gitdi. Îfâ-yı vazîfeden sonra
Amasyalıdır. Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın havâss-ı bendegânından Kabulî Ağa’nın Amasya’ya avdet etdi. Tekâüd tarîkiyle Amasya’da ikâmet ederek inşâ-ı hayrâta çalışdı.
mahdûmudur. Sultân Murâd-ı Sânî’nin dâire-i hümâyununda hüsn-i terbiyye görüb tefeyyüz Amasya hâricinde Kavaklar mevkiinde dîl-nîşîn bir câmi-i şerîf ve önünde bir şâdırvân
ederek Mîrâhur-ı Şehriyârî iken 846’da Pâdişâhın terk-i saltanat etmesine binâen ma’zûlen ve yanında sülün gibi güzel bir minâre ve havâlî-i şarkiyyesinde âlî bir medrese ve bunun
Hicâz’a gitdi. yanında bir imâret-hâne ve cihet-i garbiyyesinde bir hazîre ve bunun önünde latîf bir hamâm ve
847’de yeniçeri ağası olarak Varna harbine gidip muzafferen Sultân Murâd’ın avdetiyle mevâkî-i muhtelifesinde çeşmeler inşâ ve bir de mekteb binâ etdirdi.
ikinci cülûsuna hizmet etdiğinden itimâdını kazandı. 850’de Amasya Vilâyeti beylerbeyi olup 870’de bu hayrât-ı şerîfesinin mesâlihine bütün emlâk-ı azîmesini vakf edib vakfiyesinde
geldi. vezîr olduğunu da [362] yazdırdı. Bu hayrâtının etrâfında konaklar, hâneler, bağlar, bağçeler,
855’de taht-ı saltanata cülûs eden Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın cülûs-ı Murâdî’den dolayı binâ ve tarh ederek Amasya’dan ve haricden celb etdiği kimseleri ve kendi kölelerini buralara
iğbirârını kazanmış olduğundan 857’de İstanbul Fethi’ne me’mûren Edirne’ye celb ve davet yerleştirdi. Buraya Hızır Paşa Mahallesi dendi.
edildi. Ba’dehû vefât etdi. Meşâhîr-i ricâlden idi. Mahdûmu İbrâhim Bey ve bunun mahdûmu Ömrünün müntehâsına kadar gâyet muhterem bir hâlde bu mahallesindeki konağında
meşhûr Selîm-nâme müellifi Keşfî Mehmed Çelebi’dir. ikâmet edib 889 senesi muharreminde dâr-ı bekâya rihlet etdi. Mahdûmu Mehmed Paşa’nın
türbesi bağçesinde medfûndur. Âkil, müdebbir, reşîd, gâyet kerîm, sâhib-i hayrât idi. Yüz
Hızır Bey-Hacı Beyzâde yaşında vefâtı rivâyeti her hâlde târîhe muvâfıkdır.
Ümerâdan Murâd Bey bin Hamza Bey bin el-Hâc İlyas Bey’in [359] mahdûmudur. Bu Mahdûmları Kâsım, Ahmed Beylerle Mehmed, Mahmûd Paşalardır. Mahmûd Paşa’nın
da ümerâdan olup 875 sâline doğru vefât etdi. Pederinin medfûn olduğu Çıkrık Mahallesi’nde idamı kendisini pek ziyâde müteessir etmiş idi. Kâsım Beyzâde Ahmed Bey ile Ahmed Beyzâde
kâin Tekke mezârlığında medfûndur. Ayak taşı zâyi olduğundan târîh-i vefâtı anlaşılamadı. Abdullah Bey kendisinden mukaddem vefât ederek câmii hazîresinde medfûndur.
Yörgüç ve Hızır Paşaların Mihâl Beyzâde olduklarına dâir olan rivâyet, bir efsâneden
Hızır Çelebi-Sofuzâde ibâretdir. Çünkü her ikisinin vakfiyesinden ve an’anât-ı kaydiyyeden anlaşılır ki [363] bunlar
Amasya ulemâ-yı meşâyîhinden eş-Şeyh Mehmed Sofu Çelebi mahdûmu olup tahsîl-i Amasya’da medresesi olan Ata Beyzâdelerdir yanî Türk oğlu Türk olup Rum oğulları
ulûm etdikden sonra ders-i âm oldu. Amasya kâdısı “Molla Beylik” demekle meşhûr Mevlânâ değillerdir.
Nizâmeddîn Abdurrahman Çelebi’ye 716’da İbrâhim bin Abdulaziz el-İsrâilî’nin yazdığı Bunu iddiâ idenler de târîh-i millîmizi bilemeyenlerdir. Aşağıda Yörgüç Paşa’nın
“Zecrü’n-nefs” kitâbını hibe ve takdîm ederek Amasya kassâmı oldu. tercemesinde müdellel bir sûretde bu rivâyetin efsâne olduğu görülür.
Ba’dehû Amasya nâibi ve Torumtay müderrisi olup sonra Samsun kâdısı oldu. 876’da Hızır Paşa’nın sülâlesi ancak Mehmed Paşa’dan 1036 tarihine kadar devâm edebilmişdir.
vefât etdiği zann olunur. Birâderi Muhyiddîn Mehmed Çelebi de İstanbul’da 870’de Ayasofya Bundan sonra Berrî Mehmed Paşazâde Hüseyin Bey’in kerîmesi Ayşe Hânım ve diğeri de bu
vâizi idi. Diğer ulemâdan Mevlânâ Hızır Çelebi bin Ahmed de 882 sâlinden sonra vefât etdi. Hüseyin Beyzâde Kurd Mahmûd Bey’in kerîmesi Aynî Hânım evlâdı olarak iki sülâle-i inâs
türedi. Birinci sülâle-i inâs Seydi Beyzâde Kurd Mehmed Bey’in evlâdı olan Kurdzâdelerdir.
Hızır Paşa-Hayreddîn el-Hâc İkinci sülâle-i inâs da Hayreddînzâde Ahmed Çelebi’nin evlâdı olan Hayreddînzâdelerdir.
[360]Amasyalıdır. Ümerâdan Ata Beyzâde Abdî Bey demekle meşhûr Muineddîn Bunlara muârız olarak bir de Hızır Paşa’nın utekasından Keyvan Ağa’nın evlâdı olan
Abdullah Bey bin İlyas Bey bin Hayreddîn Hızır Bey bin Gâzi Nasıreddîn Ahmed Ata Bey’in Keyvânzâdeler meydâna çıkdı.
mahdûmu ve Yörgüç Paşa’nın küçük birâderidir. İbtida Keyvânzâdeler Hızır ve Mehmed Paşaların evkâfı tevliyetini deruhte etmişlerdi.
Çelebi Sultân Mehmed Hân’ın evâhir-i saltanâtında ümerâdan olup 838’de beylerbeyi ve Bunlara karşı Seydi [364] Beyzâdeler çıkdı. Bi’l-muhâkeme tevliyeti aldı. Bunlara karşı da
843’de Amasya vâlîsi Şehzâde Alaeddîn Bey’in lalası ve müsteşârı oldu. 846’da şehzâde-i Hayreddînzâdeler çıkıb tevliyetin kendilerine âid olduğuna dâir i’lâm aldılar.
müşârün-ileyhin ansızın yatağında ihnâkı üzerine ma’zûl ve müteessir oldu. Ancak 1124’de Amasya mutasarrıfı olan Köprülü Ali Paşa’nın nüfûzuna istinâd eden
Kurdzâde Ali Bey mütevellî Hayreddînzâde Ali Bey’i azl ve nefy etdirmekle tevliyete kondu.
Ba’dehû tevliyet bu sülâlede şimdiye kadar kaldı.
52 833’de pederi Ağça oğullarıyla Kızıl Koca Oğullarını târ u mâr ederek Niğde havâlîsinde ba’zı fütûhâta 53 Çünkü Varna harbinden muzafferen avdetinde Sultan Murad’ın cülûsuna ve Sultan Fatih’in de hal’ine hizmet
muvaffak olduğundan fetih-nâmeyi Edirne’ye götürüb iltifât-ı Pâdişâhiye mazhar olmuşdu. etmişdi. Bundan dolayı Sultan Fatih kendisine mu’berdi.
102 103
112