Page 117 - 6-8
P. 117

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               idi. İmâmet ve tevliyet ammizâdesi olan Mehmed Paşa Tekkesi şeyhi Mevlânâ eş-Şeyh Ya’kûb                               senesi  muharreminde  mutasarrıf  Hasan  Paşa’nın  infisâline  binâen  ma’zûl  ve  şâbânında
               Efendi’ye verildi.                                                                                                     mütesellim kâ’im-makâmı oldu.
                                                                                                                                            1067  senesi  muharreminde  mütesellim  avdet  etdiğinden  idâreden  çekilib  1068  senesi
                     Hızır Bey-Goncazâde                                                                                              evâsıtında Tokat voyvadası ve Amasya beytü’l-mâl emîni oldu. 1069 senesi cumâdelûlâsında
                     Amasyalıdır.  Ümerâdan  Rüstem  Bey  bin  Gonca  Keyvân  Bey’in  mahdûmu  ve  Hızır                              Abaza Hasan Paşa tarafdârı gösterildiğinden derhâl  azl ve 20500 akçesi müsâdere  edilerek
               Paşa’nın  yeğenidir.  Amcasının  [371]  dâiresinde  perverde  olup  selâm  ağası  sonra  harem                         menkûbâne halde bir müddet yaşadı. 1084 senesi evâilinde vefât etdi. Müdebbir, cesûr, şecî idi.
               kethüdâsı oldu. 1018’de müşârün-ileyhin irtihâlinde, mîr-livâ olup sancâklara gitdi.                                   Mahdûmu Mehmed Ağa’dır. Köprülü Mehmed Paşa’yı gücendirdiğinden terakkî edemedi.
                     Mazûlen  Amasya’da  olduğu  esnâda  Hızır  ve  Mehmed  Paşaların  evlâdı  münkâriz  ve
               kendisi Hızır Paşa’nın evlâd-ı utekâsından olduğu cihetle müşârün-ileyhimânın evkâfı tevliyeti                               Hızır Efendi-Müfessîr el-Hâc
               uhdesine tevcihini iddia ederek mütevellî oldu. Birkaç yıl sonra 1048’de vefât etdi. Ümerâdan                                Amasyalıdır. Tercemesi yukarıda yazılan Ca’fer Efendizâde el-Hâc Mehmed Efendi’nin
               idi.                                                                                                                   mahdûmudur.  Amasya’nın  Hacı  İlyas  Mahallesi’nde  1006’da  doğdu.  Sultân  Bâyezîd  [375]
                                                                                                                                      Mektebinde hıfz-ı Kur’ân edib pederinden ve ba’dehû Harşeneli İbrâhim Efendi’den tahsîl-i
                     Hızır Efendi-Hacı Bayrâmzâde el-Hâc                                                                              ulûma bezl-i makderet etdi.
                     Amasyalıdır. Fuzalâdan Alevî Köylü el-Hâc Bayram Efendi’nin birinci  mahdûmudur.                                       Ba’dehû muhaddis-i meşhûr Zileli  Abdurrahman, Kâdızâde Mehmed, Sultân Bâyezîd
               Pederinden ve Müeeyyedzâde Pîri Ahmed ve Zileli Abdurrahman Efendilerden ahz-ı ulûm edib                               imâmı fâzıl-ı meşhûr Gürcü el-Hâc Hasan Efendilerin halka-i tedrîslerine mülâzemet ederek
               ders-i âm oldu. Bir müddet Amasya’da tedrîs-i ulûm ederek iştihâr etdi.                                                her birinden mücâz ve ders-i âm ve Şeyh Ya’kûb Efendizâde Mustafa Efendi’ye dâmâd oldu.
                       Ba’dehû  İstanbul’a  gidip  Muhaşşî  Sinan  Efendizâde  kethüda  Mustafa  Efendi’den                                 1030’da Sultân Bâyezîd Medresesi muîdi olup 1041’de Yörgüç Paşa müderrisi 1043’de
               mülâzım,  Amasya’da  Atabeg,  Mehmed  Paşa,  Merzifon’da  Sultâniyye  ve  ba’dehû  Tokat’da                            Amasya kassâmı oldu. 1049’da Şeyhü’l-İslâm Hocazâde Ebû Saîd Efendi’den mülâzım ve defa-
               Hâtunîye medreselerine sırasıyla müderris olup 1036 zilka’desinde [372] Amasya müftüsü ve                              ı sânîye-i sadâretinde İstanbul müderrisliği ruûsuyla be-nâm ve 1058 senesi zilka’desinin on
               Sultâniyye müderrisi oldu.                                                                                             üçüncü günü Amasya müftüsü ve müteâkiben Sultân Bâyezîd müderrisi oldu.
                     1039 senesi muharreminde Konya mollası olup bir buçuk yıl sonra ma’zûlen Amasya’ya                                       1059 senesi receb gurresinde Amasya mutasarrıfı olan Köprülü Mehmed Paşa’ya ba’zı
               geldi. 1042 saferinde Karahisâr-ı Şarkî kâdısı ve 1044 senesi cumâdelûlâsında Amasya Nâibi                             husûsât-ı şer’iyyede muârız olduğundan 1060 senesi muharreminin on dördüncü günü fetvâ ve
               ve 1046 senesi cumâdelûlâsının gurresinde Amasya Kadısı olup 1046 senesi muharreminin                                  tedrîsden azl edildi. Sene-i mezbûre şâbânında [376] Köprülü Mehmed Paşa da şikâyetlerle azl
               yirmi yedinci günü dâr-ı bekâya irtihâl etdi. Âlim, fâzıl, kâmil bir zât idi.                                          edildi.
                     Mahdûmu Mehmed Efendi’dir.                                                                                             1061 senesi ramazânında sânîyen Amasya müftüsü ve Sultâniyye müderrisi olup yedi yıl
                                                                                                                                      kadar bir tarafdan halka-i tedrîsine mülâzemet eden bir kaç yüz talebe-i ulûma tedrîs ve ifâde
                     Hızır Bey-Keyvânzâde                                                                                             ve diğer tarafdan mesâil-i rûz-merre hakkında fetvâlar tahrîr ve imlâ ederek fevkalâde nüfûz ve
                     Amasyalıdır. Meşâhîr-i züamâdan Rüstem Bey bin Ali Bey bin Mustafa Bey bin Rüstem                                itibâr kazandı.
               Bey bin Keyvân Ağa’nın oğludur. Bu da züamâdan olup hayli muhârebâta iştirâk etdi. 1048’de                                   1068  senesi  rebîülevvelinde  Sadr-ı  a’zam  Köprülü  Mehmed  Paşa’nın  esdikâsından
               ammizâdesi Hızır Bey in vefâtında Hızır ve Mehmed Paşalar evkâfına mütevellî oldu.                                     Amasyalı Mumcuzâde es-Seyyid Ahmed Ağa İstanbul’dan gelip bâ-fermân-ı âlî şehir kethüdâsı
                     1052’de  harbe  gitdiğinden  Zülfikâr  Bey’i  vekîl  etmişdi.  Bunu  fırsat  bilen  Seydî                        olarak teayyün etmiş ve daha evvel Sührâb Mehmed Paşa da Sivas vâlîsi olup gelmişdi.
               Beyzâdelerin davâsıyla tevliyeti 1054’de ref’ edilib 1055’de Girid harbine gitdi. 1058’de orada                              Mumcu oğlu Seyyid Ağa geldiği günden itibâren bir tâkım şâkîler tedârik ve şikâyetler
               vefât etdi.[373]                                                                                                       ihdâs etmeye başlanıb dört ay sonra şikâyetler Sivas ve İstanbul’a yağdı. Bundan dolayı sene-i
                                                                                                                                      mezbûre ramazânının ondördüncü günü azliyle Sivas’a ihzâr ve i’zâmı fermânı geldi.
                     Hızır Efendi-Şeyhzâde el-Hâc                                                                                           Sivas’da şikâyet edilen mâddelerin birer birer tedkîk edilerek bî-esâs olduğunu tebeyyün
                     Amasyalıdır. Meşâyih-i kirâm-ı Hâlvetiyye’den Muhyiddîn Mehmed Efendi bin eş-Şeyh                                etdiğinden [377]  Vâlî Sührâb Mehmed Paşa tarafından mutayyiben Amasya’ya iâde edildi.
               Hayreddîn  Hızır  Îcâdî  Efendi’nin  mahdûmudur.  Buna  Hayreddîn  Hızır  Efendi  de  denir.                           1069  senesi  şâbânında  Sivas  vâlîsi  olan  Kıblelî  Mustafa  Paşa  Amasya’ya  geldikde
               Pederinden tahsîl-i ulûm ve tekmîl-i sulûk ederek câmi-i Enderûn vâ’izi ve Mahmûd Çelebi                               mağdûriyetini telâfî için mâh-ı mezkûrun yirmi altısında sâlisen Amasya müftüsü ve Sultâniyye
               Tekkesi şeyhi oldu.                                                                                                    müderrisi oldu.
                     Kırk yıl kadar halka vaaz u nasîhat ederek onları tarîk-i müstakîme irşâd ile iştigâl etdi.                            Ancak bu nasbı bir desîse olarak telâkki etdiğinden müşkilât ile kabûl etdi. 1070 senesi
               Zühd ü takvâsıyla halk ve a’yânın ve ulemânın  muhabbet ve itikâdını kazanıb 1063 senesi                               muharreminde halk şehir kethüdâsı Mumcuzâde Seyyid Ahmed Ağa’nın tecâvüzâtından dolayı
               rebîülevvelinde dâr-ı naîme irtihâl eyledi. Âlim, zâhid, fakîh, vâiz, âbid, vecîh, mahbûb-ı kulûb                      azl ve şehirden ihrâc etmişlerdi. Mumcuzâde bunu da sâhib-i tercemenin teşvîkâtına haml etdi.
               bir zât-ı sütûde-simât idi. Mahdûmları Abdurrahmân, Abdullatîf Efendilerdir.                                           Az sonra sânîyen şehir kethüdâsı olmuşdu.
                                                                                                                                            1070  senesi  şâbânında  Mumcuoğlu  Seyyid  Ahmed  Ağa  Akdağ  ve  Geldiklân
                     Hızır Ağa-Koca el-Hâc                                                                                            nâhiyelerinden ba’zı kimselere verdiği talîmât ile dört, beş köy halkı mukaddemen ehl-i örf ve
                     Amasya’nın Hızır Paşa Mahallesi’nde el-Hâc Ahmed Ağa’nın mahdûmudur. Sipâhî olup                                 zâbıtaya verdikleri mebâliğ-i külliyeyi müftüye verdiklerini beyân ederek haklarının istirdâdı
               cerbeze ve şecâatle iştihâr edildiğinden tûl-i müddet meydân ağası oldu. Bu vazîfe kendisine                           hakkında şikâyetler yine İstanbul’a yağdı.
               lakâb olarak kaldı. Ok meydânı havâlîsinde [374] ufak bir hâdiseye meydân vermedi.                                           Bu  şikâyetlerin  bi’l-muhâkeme  tedkîki  ve  müftü  efendinin  azli  hakkında  varid  olan
                     Bundan dolayı halk ve a’yânın muhabbet ve itimâdını kazanıb 1065 senesi muharreminde                             fermân-ı âlî üzerine ramazânın  [378]  üçüncü günü vâlî tarafından mübâşir tayin edilen Kaba
               Amasya kethüdâyeri ve şevvâlinde Amasya sancâğı  mütesellimi olarak temâyüz etdi. 1066



                                                           106                                                                                                                    107
                                                           116
   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122