Page 118 - 6-8
P. 118

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               senesi  muharreminde  mutasarrıf  Hasan  Paşa’nın  infisâline  binâen  ma’zûl  ve  şâbânında
               mütesellim kâ’im-makâmı oldu.
                     1067  senesi  muharreminde  mütesellim  avdet  etdiğinden  idâreden  çekilib  1068  senesi
               evâsıtında Tokat voyvadası ve Amasya beytü’l-mâl emîni oldu. 1069 senesi cumâdelûlâsında
               Abaza Hasan Paşa tarafdârı gösterildiğinden derhâl  azl ve 20500 akçesi müsâdere  edilerek
               menkûbâne halde bir müddet yaşadı. 1084 senesi evâilinde vefât etdi. Müdebbir, cesûr, şecî idi.
               Mahdûmu Mehmed Ağa’dır. Köprülü Mehmed Paşa’yı gücendirdiğinden terakkî edemedi.

                     Hızır Efendi-Müfessîr el-Hâc
                     Amasyalıdır. Tercemesi yukarıda yazılan Ca’fer Efendizâde el-Hâc Mehmed Efendi’nin
               mahdûmudur.  Amasya’nın  Hacı  İlyas  Mahallesi’nde  1006’da  doğdu.  Sultân  Bâyezîd  [375]
               Mektebinde hıfz-ı Kur’ân edib pederinden ve ba’dehû Harşeneli İbrâhim Efendi’den tahsîl-i
               ulûma bezl-i makderet etdi.
                     Ba’dehû muhaddis-i meşhûr Zileli  Abdurrahman, Kâdızâde Mehmed, Sultân Bâyezîd
               imâmı fâzıl-ı meşhûr Gürcü el-Hâc Hasan Efendilerin halka-i tedrîslerine mülâzemet ederek
               her birinden mücâz ve ders-i âm ve Şeyh Ya’kûb Efendizâde Mustafa Efendi’ye dâmâd oldu.
                     1030’da Sultân Bâyezîd Medresesi muîdi olup 1041’de Yörgüç Paşa müderrisi 1043’de
               Amasya kassâmı oldu. 1049’da Şeyhü’l-İslâm Hocazâde Ebû Saîd Efendi’den mülâzım ve defa-
               ı sânîye-i sadâretinde İstanbul müderrisliği ruûsuyla be-nâm ve 1058 senesi zilka’desinin on
               üçüncü günü Amasya müftüsü ve müteâkiben Sultân Bâyezîd müderrisi oldu.
                       1059 senesi receb gurresinde Amasya mutasarrıfı olan Köprülü Mehmed Paşa’ya ba’zı
               husûsât-ı şer’iyyede muârız olduğundan 1060 senesi muharreminin on dördüncü günü fetvâ ve
               tedrîsden azl edildi. Sene-i mezbûre şâbânında [376] Köprülü Mehmed Paşa da şikâyetlerle azl
               edildi.
                     1061 senesi ramazânında sânîyen Amasya müftüsü ve Sultâniyye müderrisi olup yedi yıl
               kadar bir tarafdan halka-i tedrîsine mülâzemet eden bir kaç yüz talebe-i ulûma tedrîs ve ifâde
               ve diğer tarafdan mesâil-i rûz-merre hakkında fetvâlar tahrîr ve imlâ ederek fevkalâde nüfûz ve
               itibâr kazandı.
                     1068  senesi  rebîülevvelinde  Sadr-ı  a’zam  Köprülü  Mehmed  Paşa’nın  esdikâsından
               Amasyalı Mumcuzâde es-Seyyid Ahmed Ağa İstanbul’dan gelip bâ-fermân-ı âlî şehir kethüdâsı
               olarak teayyün etmiş ve daha evvel Sührâb Mehmed Paşa da Sivas vâlîsi olup gelmişdi.
                     Mumcu oğlu Seyyid Ağa geldiği günden itibâren bir tâkım şâkîler tedârik ve şikâyetler
               ihdâs etmeye başlanıb dört ay sonra şikâyetler Sivas ve İstanbul’a yağdı. Bundan dolayı sene-i
               mezbûre ramazânının ondördüncü günü azliyle Sivas’a ihzâr ve i’zâmı fermânı geldi.
                     Sivas’da şikâyet edilen mâddelerin birer birer tedkîk edilerek bî-esâs olduğunu tebeyyün
               etdiğinden [377]  Vâlî Sührâb Mehmed Paşa tarafından mutayyiben Amasya’ya iâde edildi.
               1069  senesi  şâbânında  Sivas  vâlîsi  olan  Kıblelî  Mustafa  Paşa  Amasya’ya  geldikde
               mağdûriyetini telâfî için mâh-ı mezkûrun yirmi altısında sâlisen Amasya müftüsü ve Sultâniyye
               müderrisi oldu.
                     Ancak bu nasbı bir desîse olarak telâkki etdiğinden müşkilât ile kabûl etdi. 1070 senesi
               muharreminde halk şehir kethüdâsı Mumcuzâde Seyyid Ahmed Ağa’nın tecâvüzâtından dolayı
               azl ve şehirden ihrâc etmişlerdi. Mumcuzâde bunu da sâhib-i tercemenin teşvîkâtına haml etdi.
               Az sonra sânîyen şehir kethüdâsı olmuşdu.
                     1070  senesi  şâbânında  Mumcuoğlu  Seyyid  Ahmed  Ağa  Akdağ  ve  Geldiklân
               nâhiyelerinden ba’zı kimselere verdiği talîmât ile dört, beş köy halkı mukaddemen ehl-i örf ve
               zâbıtaya verdikleri mebâliğ-i külliyeyi müftüye verdiklerini beyân ederek haklarının istirdâdı
               hakkında şikâyetler yine İstanbul’a yağdı.
                     Bu  şikâyetlerin  bi’l-muhâkeme  tedkîki  ve  müftü  efendinin  azli  hakkında  varid  olan
               fermân-ı âlî üzerine ramazânın  [378]  üçüncü günü vâlî tarafından mübâşir tayin edilen Kaba




                                                           107
                                                           117
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123