Page 129 - 6-8
P. 129

Amasya Tarihi Cilt: 9
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                            Sipâhi  olup  Bayram  Paşa’nın  dâiresine  intisâb  ederek  ağalarından  oldu.  Sadâretinde
                     Halîl Bey-Mustafa Paşazâde                                                                                       silahdârı olup hidemât-ı mühimmede istihdâm edildi. Bâ’dehu dergâh-ı âlî kapıcı-başılarından
                     Lâdiklidir. Esbak Bağdad vâlîsi Vezîr Mustafa [414] Paşa’nın mahdûmu ve sadr-ı esbak                             olup 1059’da sipâhiler ağası oldu.
               Tayyar Mehmed Paşa’nın birâderidir. Pederi hayatında mâil-i zeâmet olup 1031’de ümerâdan                                     1060 senesi recebinde ma’zûl olup şâbânında Sultân Bâyezîd Evkâfı Mütevellîsi olarak
               oldu. 1044’de Revân harbine gidip Revân’ın fethinden sonra 1045’de mecrûhen vefât etdi.                                Amasya’ya geldi.
               Mahdûmları İbrâhim, Hüseyin Beylerdir.                                                                                       1061 senesi şevvâlinde Kars beylerbeyi olup Amasya’dan gitdi. Ba’dehû Çıldır vâlîsi
                                                                                                                                      olup [418] 1064’de ma’zûlen geldi. Sene-i mezbûre sonlarında İbşir Mustafa Paşa Sadr-ı a’zam
                     Halîl Bey-Kurd Beyzâde                                                                                           oldukda 1065 senesi evâilinde Ankara beylerbeyi oldu.
                     Amasyalıdır.  Şadi  Paşa’nın  kerîmezâdesi  olan  Kurd  Mehmed  Beyzâde  Ali  Bey’in                                   1065 senesi recebinde İbşir Paşa’nın maktûlen vefâtında azl edilib şâbânında sânîyen
               mahdûmudur. Bu da züamâdan iken ümerâdan olup 1048’de Bağdad harbinde şehîden vefât                                    Evkâf-ı Sultânîyye mütevellîsi olduğu halde Amasya’ya geldi. Bir mâh Amasya’da zuhûr eden
               etdi. Diğer Bâlî Beyzâde Halîl Bey de meşâhîr-i züamâdan olup 1057’de Girit harbinde vefât                             bir hadiseyi bastırıb hüsn ü teveccüh kazandı. Üç yıl kadar mütevellî olarak Amasya’da kaldı.
               etdi. Diğer kudâtdan Halîl Efendi bin el-Hâc Mehmed de 1063 sâline doğru vefât etdi. Ulemâ                                   1068  senesi  cumâdelûlâsının  sekizinci  günü  sânîyen  Ankara  beylerbeyi  ve  1069
               ve müderrisînden idi.                                                                                                  cumâdelâhiresinde Rakka vâlîsi olup 1071 senesinde ma’zûlen yine Amasya’ya gelip sâlisen
                                                                                                                                      Evkâf-ı Sultânîyye Mütevellîsi oldu.
                     Halîl Efendi-Şerîf-i Evvel                                                                                             1072’de Gümüş’de medresesi olan ceddi el-Hâc Halîl Paşa’nın vakfı zâyi’ olduğundan
                     Merzifonludur. Kazâ-yı Merzifon dâhilinde Müşerref Karyesi’nden Mehmed bin Seydi                                 kendisinin  emlâkını  vakf  ederek  medresenin  evkâfını  ihyâ  etdi.  Köprülüzâde  Fâzıl  Ahmed
               mahdûmu  olduğu  1009’da  yazdığı  “Tâcü-ş-Şerî’a”  kitâbının  sonunda  koyduğu  imzâsından                            Paşa’nın sadâreti evâilinde Kastamonu vâlîsi olup gitdi. Buradan da ba’de’l-azl 1079 senesi
               [415] anlaşıldı. İmzası şudur. “Ketebehü’l-fakîr Halîl bin Mehmed bin Seydî el-Merzifonî min                           evâhirinde vefât etdi. [419]
               karyeti Müşerref bi’l-medineti’l-Kustantîniyye”.                                                                             Evlâdı  ma’lûm  olamadı.  Ancak  birâderi  Abdullah  Ağa  olup  vakfına  Sulûkîzâdeler
                     İstanbul ulemâsından tahsîl-i ulûm ederek bir müddet Ayasofya Câmiinde ders-i âm oldu.                           mütevellî olmakda idi. Amasya’da Üçler Mahallesi’nde ikâmet etdiğinden Üçler Câmiine eczâ-
               Ba’dehû kürsî meşâyihi silkine girib Sinan Paşa Câmii vâizi olduğu esnâda tasavvufa meyl edib                          i şerîfe vaz’ ve mikdar-ı kâfi nukûd vakf etdi. Halîl Paşa cüzhanları iki yüz yıl kadar devam
               Kadirî-hâne şeyhi İsmail Rumî Efendi’ye intisâb ederek tekmîl-i sülûk etdi.                                            ederek rûhunu şâd etmişdi.
                     1053’de  şeyh-i  müşârün-ileyhin  vefâtıyla  Tophâne’de  kâin  mezkûr  Kâdirî-hâne  şeyhi
               oldu. On bir yıl kadar mezkûr tekkede zikr ü ibâdet, vaaz ü irşâda mülâzemet ederek 1064’de                                  Halîl Efendi-Gümüşlü el-Hâc
               dâr-ı naîme irtihâl etdi.                                                                                                    Amasya  civârında  Gümüş  Kasabasından  Ali’nin  oğludur.  Amasya’da  imâmü’l-ulemâ
                     Âlim,  müttakî,  sâlih  seyyid-i  sahîhü’n-neseb  idi.  Buna  şerîf-i  evvel  dendi.  Büyük                      Gürcü el-Hâc Hasan Efendi’nin halka-i tedrîsinde ikmâl-i tahsîl edib ders-i âm oldu. Amasya’da
               mahdûmu  Seyyid  Mehmed  Efendi  1080’de  vefât  etdi.  Küçük  mahdûmu  da  Saray  hocası                              talebesine icâzet verdikden sonra Sultânîyye-i Merzifon müderrisi oldu.
               Mehmed Efendi olup sonra kudâtdan olarak 1099’da vefât etdi. Köprülü Mehmed Paşa’nın                                         1072’de Halîl Paşa’nın arz ve inhâsıyla Gümüş Kasabası’nda Halîl Paşa müderrisi ve
               sadâretine çalışanlardan biri de budur.[416]                                                                           ba’dehû müftü olup 1081’de vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan sâlih, fakîh bir zât idi.

                     Halîl Bey-Hacı Beyzâde                                                                                                 Halîl Paşa-Eğrice
                     Amasya züamâsından Mehmed Bey’in oğludur. Bu da sipâhi olup Girid muhârebâtında                                        Merzifonlu Ali’nin mahdûmudur. Gençliğinde Enderûn-ı [420] Hümâyun’a girdi. Tahsîl
               ibrâz-ı şecâatle kendisini Köprülü Mehmed Paşa’ya beğendirdiğinden yanına alıb ağalarından                             ve terbiye görüb tefeyyüz ederek seferli odası kethüdası ve buradan eski Saray Ağası oldu.
               oldu.  1059  recebinde  müşârün-ileyh  tarafından  Amasya  mütesellimi  olup  1060  şâbânında                          1072’de  Edirne  Sarayı  Ağası  olup  sarayın  parasını  sermaye  gibi  kendi  ticaretinde
               ma’zûl oldu.                                                                                                           kullandığından 1074’de azl ve Çanakkale’da kâin Yenihisar’da habs edildi.
                     Ba’dehû  müşârün-ileyhin  kethüdâsı  olup  zaman-ı  azlinde  Amasya’ya  geldi.  1065’de                                1076  senesi  zilhiccesinde  rikâb-ı  hümâyûn  kâ’im-makâmı  Merzifonî  Kara  Mustafa
               beraber İstanbul’a gidip 1066 zilka’desinde müşârün-ileyhin sadrâzam olması üzerine kapıcılar                          Paşa’nın ricâsıyla afv ve itlâk edilerek müteakiben kapıcıbaşı ve 1077 cumâdelâhiresinin yirmi
               kethüdâsı ve 1067’de Çanakkale harbinde mîr-livâ oldu. 1069’da vefât etdi. Mahdûmu Ahmed                               ikisinde Rûmeli pâyesiyle Sivas beylerbeyi oldu.
               Paşa ve kerîmesi Ümmihânî Hânım olup dâmâdı Bekir Beyzâde Ömer Paşa’dır.                                                     1078  senesi  zilhiccesinde  Bolu  Sancağıyla  Resmo  muhâfızı  iken  Çankırı  Sancağına
                     Amasya a’yânından Taşcızâde el-Hâc Halîl Ağa bin el-Hâc Mehmed Ağa 1071’de vefât                                 verildi. Ba’dehû Komaniçe muhâfızı ve 1082 senesi zilhiccesinde Özi beylerbeyi olup 1085
               etdi. Zevcesi sâhibü’l-hâl es-Seyyid Ahmed Kebîr evlâdından Şerîfe Afitâb Hâtun olup bundan                            senesi evâilinde vefât etdi.
               mahdûmu Emîr Ağa demekle meşhûr es-Seyyid Mehmed Ağa’dır.
                     Diğer eski Kethüdâ Mahallesi a’yânından Halîl Ağa bin [417] Ali Ağa 1073 ve Sâdât-ı                                    Halîl Efendi-İmâm Hâfız
               Hüseyniyye’den es-Seyyid Halîl Çelebi de 1065’de nakîbü’l-eşrâf kâ’im-makâmı olup ba’de’l-                                   Köprülü Mehmed oğludur. İstanbul’da tahsîl-i ulûm [421] ve ahz-ı vücûh edib Timurkapı
               azl 1074 hudûdunda vefât etdi. Bu da a’yân-ı sâdâtdan idi.                                                             Mescid-i şerîf imâmı oldu. Savt-ı edâsı güzel, halûk bir zât olduğundan evâil-i sadâretinde
                                                                                                                                      Köprülü Mehmed Paşa’ya imâm olup irtihâline kadar vazîfesine devam etdi.
                     Halîl Paşa-Serdârzâde                                                                                                  1072 senesi rebîülevvelinde müşârün-ileyhin irtihâli ve mahdûmu Fâzıl Ahmed Paşa’nın
                     Amasya’da Serdâr Hânı demekle meşhûr Hân’ın sâhibi ve Yeniçeri Serdârı Sulûkîoğlu                                sadâreti  üzerine  paşa-yı  müşârün-ileyhe  de  imâm  olup  yıllarca  bu  vazîfesini  hüsn-i  ifâ
               el-Hâc  Mehmed  Ağa  bin  Hızır  Çelebi  bin,  İskender  Çelebi  bin  Sulûkî  Mehmed  Çelebi                           eylediğinden  1086  senesi  evâilinde  Lâdikli  Hâfız  Ali  Efendi’nin  imâmetden  afvına  binâen
               mahdûmu olup sadr-ı esbak el-Hâc Halîl Paşa’nın ahfâdındandır.                                                         yerine imâm-ı sânî-i şehriyârî oldu.



                                                           118                                                                                                                    119
                                                           128
   124   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134