Page 208 - 6-8
P. 208

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     1232’de paşası Şâm vâlîsi iken dergâh-ı âlî kapıcıbaşılığı ile taltîf edildi. 1247’de paşanın
               [52] vefâtında Amasya’ya gelip 1252 sâlinden sonra vefât etdi. Bunun hafîdi Hâfız Ali Efendi
               Alaca hamamcısı olup “Rüstem’in Ali Hâfız” demekle meşhûr idi.

                     Resmî Ahmed Efendi-Çukadârzâde
                     Amasyalıdır.  Anadolu  kudâtından  Çukadârzâde  Mehmed  Efendi’nin  mahdûmu  olup
               gençliğinde  İstanbul’a  gitdi.  Orada  ulûmu  Kız  Mustafa  ve  hüsn-i  hâtt-ı  sülüs  ve  nesihi  de
               Kâtibzâde  Mustafa  Efendilerden  ahz  edib  ta’lîm  günlerinde  üstâdına  vekâlet  ü  mu’âvenet
               ederdi.
                     İbtidâ ders-i âm ve tarîk imtihânını kazanıp Rûmeli kudâtından oldu. Yıllarca Rûmeli
               bilâdını  devr  edib  kerîmesini  İstanbul  fuzalâsından  Amasyalı  Kâtibzâde  el-Hâc  İsmâ’îl
               Efendi’ye  verdi.  Ba’dehû  terk-i  kazâ  edib  Re’îsü’l-küttâb  Mustafa  Efendi  vakfından  meşk
               hâcesi vazîfesi üstâdının mahlûlünden kendisine verildi.
                     Dâmâdı İsmâ’îl Efendi, 1197’de Şâm mollası oldukta beraber gidip 1198’de orada irtihâl
               eyledi. Âlim, şâir, hattât-ı meşhûr idi. “Mesâhif-i [53] Şerîfe” ve “Delâ’il-i Münîfe” ve “Tefsîr-
               i Celâleyn” ve “Emsâl-i Meydânî” gibi çok kitâblar yazdı.
                     Müstakîmzâde Süleyman Sa’deddîn Efendi “Tuhfe”sinde âdeti vechile bunu da “şehrî”,
               ya’nî İstanbullu diye yazmışdır. Hâlbuki pederi ve bütün akrabâsı Amasyalı olup sülâlesi yakın
               vakitlere kadar Amasya’da yaşamışlardı. Târih-i irtihâline bu beyt yazılmışdır:

                            Şâmda azm-i behişt etdikte târîhin didim
                            Eyledi toksan sekizde cennet-i firdevsi cây 1198

                     Resmî Ahmed Efendi-Kâtibzâde
                     Amasyalıdır. Hattât-ı meşhûr Hâfız Ahmed Efendizâde Mehmed Efendi’nin mahdûmu
               ve Köse Hattât es-Seyyid Mehmed Emîn Efendi’nin pederidir.

                     Resmî Mustafa Bey-Mühendis
                                  74
                     Amasyalıdır.  [54]

                     [55] Rüsûhî Hasan Efendi-Şeyhzâde el-Hâc
                     Amasyalıdır.  Selâmet  Hâtun  zâviyesi  şeyhi  Mustafa  Efendizâde  eş-Şeyh  Osmân
               Efendi’nin mahdûmudur. 1153’de pederinin vefâtına binâ’en meşîhat ciheti birâderi Sünûhî
               Abdullah Efendiyle uhdelerine tevcîh edilmişdi.
                     1154’de sıgar-ı sinlerine binâ’en her ikisi de ref’ edilip meşîhat-ı ulemâdan es-Seyyid
               Hâfız Hüseyin Efendi uhdesine tevcîh ve bunlar da mûmâ-ileyhin taht-ı vesâyetine idhâl edildi.
               Mukaddimât-ı ulûmu Hâfız Hüseyin Efendi’den görüp sonra Iydîzâde Âkif Mustafa Efendi’nin
               halka-i tedrîsine mülâzemet etdi.
                     Metânet-i hâfızasına binâ’en üstâdı tarafından “Rüsuhî” lakâbı verildi. Fâzıl-ı müşârün-
               ileyhten ikmâl-i tahsîl ederek icâzet-nâme aldıktan sonra İstanbul’a gidip silk-i kudâta girdi.
               Kasabât ü bilâdı kazâ ve niyâbetle devr ederek 1200 hudûdunda geldi.
                     Ba’dehû âzim-i Hicâz olup terk-i kazâ ederek Selâmet Hâtun tekkesi meşîhatı nâ-ehl olan
               Mahmûd  Çelebi’nin  ref’inden  [56]  1202’de  uhdesine  tevcîh  edildi.  Yedi  yıl  kadar
               Nakşîbendiyye âyîni üzere zikr ü ibâdetle iştigâl ve ulemâ ve meşâyihle sohbetler ederek 1209
               senesi şevvâlinde vefât etdi.
                     Âlim, kâmil, sâlih, şâir bir şeyh-i kerîm idi. Vefâtını müte’âkib meşîhat yine mutasarrıf-ı
               sâbıkı Mahmûd Çelebi’ye verildi. Bu da 1210’da vefâtıyla oğlu Mustafa Efendi’ye ve 1211’de
               ref’iyle sâhib-i tercemenin mahdûmu es-Seyyid Mehmed Sa’îd Efendi’ye tevcîh edildi.


               74  Müellif, Resmî Mustafâ Bey hakkında başka bir şey yazmamış olup 53. ve 54. sayfaları boş bırakmışdır. (Haz.)


                                                           201
                                                           207
   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213