Page 210 - 6-8
P. 210
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
mahbûbü’l-kulûb, latîf-meşreb, va’zı mü’essir idi. Mahdûmu İsmâ’îl Efendi [60] ve bunun
mahdûmları Mehmed, Ahmed Efendilerdir. Bunlara “Hacı Resûlzâdeler” dendi.
Diğer Amasya mütesellimi Hacı Şa’bân Ağazâde el-Hâc Resûl Ağa da a’yân-ı
memleketten ve sipâhî meşâhîrinden olup 1058’de Vardar Ali Paşa vak’asında hizmet etdi.
Ba’dehû Tokat kethüdâyeri ve 1062’de Niksar voyvodası olup azlinden sonra 1066 hudûdunda
vefât etdi.
Resûl Efendi-Hacı Resûlzâde el-Hâc
Amasyalıdır. Üçler Mahallesi’nde Sa’dî Çelebi mescidi imâmı Ahmed Efendi bin İsmâ’îl
Efendi bin el-Hâc eş-Şeyh Resûl Efendi’nin mahdûmudur. İstanbul’a gidip dîvân-ı hümâyûn
kalemine girdi. Orada tefeyyüz ederek dîvân-ı hümâyûn kâtibi, ba’dehû dârü’s-sa’âde ağası
yazıcısı oldu.
1082’de dârü’s-sa’âde ağası Abbas Ağa’nın azli üzerine ma’zûl ve 1085’de mukâta’a-i
harameyn oldu. Ba’dehû muhâsebeci olup 1099’da azl edilerek Amasya’ya i’zâm edildi.
1103’de vefât etdi. Kâtib, hesâba âşinâ [61] idi. Mahdûmu Mehmed Efendi ve birâderi “Pelid”
demekle meşhûr İsmâ’îl Ağa’dır.
Resûl Ağa-Hâceoğlu
Amasyalıdır. Ebûbekir’in oğludur. Yeniçeri olup ocağa girdi. Ba’dehû ulûfeciyân-ı yemîn
serdengeçtilerinden olup Îrân muhârebâtına iştirâk ederek terfî’an doksan dokuzuncu cemâ’at
çorbacısı oldu.
1181’de Rus harbine gidip üç yıl muhârebe ederek 1185’de ulûfeciyân-ı yemîn ağası
görüldü. 1191 sâlinden sonra vefât etdi. Bölük ağalarının meşâhîrinden bir gâzî idi. Defter-i
vezâ’ifte künyesi ve terakkiyâtı görüldü.
Resûl Sâmi Efendi-Dağıstânî el-Hâc
Dağıstân Eyâleti dâhilinde Şekilidir. Hacı Mûsâ Kâzım Efendi bin Hacı Mehmed Sa’îd
Efendi bin Ömer Efendi’nin mahdûmudur. 1272’de Şeki’de doğdu. Pederi ve birâderi Mustafa
Vefâ’î Beyle beraber 1284’de Amasya’ya hicret etdi.
Eş-Şeyh el-Hâc Hamza Nigârî Efendi’ye intisâb ve ondan [62] edebiyât-ı Arabiyye ve
Fârisiyye tedrîs etdi. İbtidâ muhâsebe kalemine girip bir müddet oraya devâm etdi. Ba’dehû
Amasya kazâlarında sandık emîni, ba’dehû mâl müdürü oldu.
1308’de ma’zûlen İstanbul’a gidip Sultân Abdulhamîd-i Sânî kurenâsından Şirvânî
Mehmed Emîn Bey’e çattı. Bunun sâye-i ikbâlinde 1309’da Kerbelâ sancâğı muhâsebecisi olup
en ziyâde sevdiği yere gitdi. Dört yıl kadar orada kalıp 1313’de naklen Trablusgarb vilâyetinde
Cebel-i garbî sancâğı muhâsebecisi oldu.
On iki yıl kadar orada muhâsebeci ve senelerce mutasarrıf vekîli olduğu esnâda cihet-i
askeriyyeye hizmeti ve bir askerî hasta-hâne inşâ etdirmesi takdîr edilerek Trablusgarb vâlîsi
ve kumândânı Müşîr Receb Paşa’nın inhâsıyla tevârîh-i muhtelifede mütemâyiz rütbesi ve
dördüncü Osmânî ve Mecîdî nişânlarıyla taltîf edildi.
1325’de terfî’an Cidde sancâğı muhâsebecisi ve 1326’da muhâsebecilik uhdesinde
kalmak üzere Hicâz defterdârı vekîli olup îfâ-yı farîza-i Hâc ederek 1327 senesi evâsıtında [63]
me’zûnen İstanbul’a geldi. İstid’âsıyla tekâ’üde sevk edilip Bursa’da ve ba’dehû İstanbul’da
ihtiyâr-ı ikâmet etdi. 1356 senesi ramazânının yirmi üçüncü cumartesi gününe mütesâdif 1937
teşrîn-i sânînin yirmi birinci günü vefât ederek ertesi pazar günü Sultân Bâyezîd câmiinde
namâzı edâ ve Merkez Efendi mezârlığına defn edildi.
Kâtib, ehl-i dâniş, iş-güzâr, hoş-sohbet, Hamzavî-meşreb, evlâd-ı Ali’ye meftûn, şâir idi.
Mahdûmları Ali Dâver, Hüseyin Hâmî Beylerdir. Kerbelâ’da iken muharrem ayında Necef’e
gidip Hazreti Ali’ye nisbet edilen türbeyi ziyâret esnâsında Îranîlerin mâtemine iştirâk ederek
irticâlen söylediği şu mersiyyeyi terceme-i hâliyle beraber göndermişdi:
203
209