Page 214 - 6-8
P. 214
Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ulûm-ı Arabiyye ve akliyye ve nakliyyeyi hâssaten pederinden ahz ü tederrüs edib
75
1264’de pederinin vefâtından sonra [73] İstanbul’a gitdi. Orada Vidinli Mustafa Efendi’den
ikmâl-i tahsîl edib rü’ûs imtihânına girdi. Aliyyü’l-a’lâ derecesinde imtihânı kazanıp Sultân
Fâtih ve Bâyezîd Câmilerinde ders-i âm ve 1267’de müderris oldu.
1268’de mahkeme-i teftîş-i evkâf kâtibi ve 1270 senesi muharreminin altısında Amasya
evkâf müdürü olup “mu’accelât nâzırı” unvânıyla geldi. Ba’zı ahvâlinden dolayı 1271 senesi
rebîülâhirinde isti’fâ ederek İstanbul’a gitdi. Şeyhülislâm Meşrebzâde Mehmed Ârif Efendi’ye
intisâb ederek kassâm oldu.
1275’de sadr-ı esbak Keçecizâde Mehmed Fuâd Paşa’ya kendisini tanıttığından 1276
senesi muharreminde meclis-i vâlâ a’zâsı ve zilka’desinde müftü-i fevka’l-âde olarak hâriciyye
nâzırı Fuâd Paşa ile Şâm’a gitdi.
Orada ordu müşîri ve Şâm vâlîsi Nâzır Ahmed Paşa’nın muhâkemesi icrâ edilerek 1277
senesi cumâdelâhiresinde i’dâmı karâr-gîr olup karâr-ı mezkûr infâz edildikte verdiği fetvâ
makbûl-i tab’-ı Fuâd Paşa [74] olduğundan mahrec mevleviyyetiyle taltîfini meşîhata arz u inhâ
etmişdi.
Şeyhülislâm Sa’deddîn Efendi, henüz mûsıla-i Süleymaniyye müderrisi olmuş bir zâta
pek çok eskileri varken, mahrec mevleviyyeti verilemiyeceğini bildirdiğinden Fuâd Paşa’nın
canı sıkıldı. Derhâl vezâretle Şâm vâlîliğini Sultân Abdülazîz’e bâ-telgraf arz ve irâdesini
istihsâl ederek 1279 senesi şevvâlinin on beşinde vezâretle Şam vâlîsi oldu.
Beyrut’ta elbise-i ilmiyyesini bırakıp mülkiye kıyâfetiyle Şâm’a avdet etdi. Bir mahrec
mevleviyyetine nâ’il olamadığı hâlde tâli’i kendisini vezîr etdi. Çünkü akl ü dirâyetiyle hâssaten
ilm ü kiyâseti ve rindâne meşrebi sâyesinde kendisini Fuâd Paşa’ya son derece sevdirmişdi.
1279 senesi zilhiccesinde Fuâd Paşa Sadr-ı a’zam olup 1280 senesi zilka’desinde Sayda
ve Şâm eyâletlerinden Sûriye vilâyeti teşkîl edildikte Sûriye vâlîsi oldu.
1282 senesi cumâdelûlâsında sadr-ı müşârün-ileyhin himmetiyle [75]evkâf-ı hümâyûn
nâzırı olarak İstanbul’a geldi.
Sadr-ı müşârün-ileyh Fuâd Paşa kendisini Sultân Abdülazîz Hân’a fevka’l-âde medh ü
senâ eylediğinden sene-i mezbûrenin Şa’bânında mâliye nâzırı ve 1284 senesi zilhiccesinde
ilâveten hazîne-i hâssa nâzırı olup 1285 senesi zilka’desinin beşinde hazîne-i hâssa nezâreti
inzimâmıyla Dâhiliyye nâzırı oldu.
1287 senesi şevvâlinin yirmi dördünde hazîne-i hâssa nezâreti inzimâmıyla sânîyen
mâliye nâzırı oldu. 1288 senesi rebîülevvelinin yirmi dokuzunda azl edilip birkaç gün sonra
Nâfi’a ve rebîülâhirinin on beşinde Adliye nâzırı oldu.
1288 senesi cumadelâhirinde Âlî Paşa’nın vefâtıyla Sadr-ı a’zam olan Mahmûd Nedîm
Paşa’nın fuzûlî si’âyeti ve mahdûmu İsmâ’îl Hakkı Bey’in de fazla kumâr ve sefâheti yüzünden
recebinin üçüncü günü azl edilerek Amasya’ya i’zâm edildi.
Amasya’da ikâmeti esnâsında pederinin halîfesi olan Hacı Hamza Nigârî Efendi’nin
sohbetinde imrâr-ı hayât edib pederinin yaptırmakta olduğu türbesini ve câmi-i şerîfini itmâm
[76] etdi. Hacı Hamza Efendi’ye de muhteşem bir konak yaptırdı. Fakat gözü ve kulağı
İstanbul’da idi.
1289 senesi cumadelûlâsında Mahmûd Nedîm Paşa’nın azli üzerine Ahmed Midhat Paşa
sadr-ı a’zam oldukta bâ-telgraf İstanbul’a da’vet edilip cumâdelâhiresinde Amasya’dan hareket
etdi.
Sene-i mezbûre recebinin ikisinde İstanbul’a vusûlini müte’âkib orman ve me’âdin nâzırı
oldu. Çünkü ba’zı ahrârâne harekâtıyla Midhat Paşa’ya da kendisini sevdirmiş, Ziyâ ve Kemâl
Beylerin ta’kîb etdikleri gâyeyi benimsemişdi. Şa’bânın yirmi altısında sânîyen evkâf ve
75 Müellif, bu sayfanın kenârında “Ahmed Hüsâmeddîn Efendi’nin kerîmesi Emîne Nedîme Hânım ile evlendiği
vakfiyesinden anlaşıldı” yazmışdır. (Haz.)
207
213