Page 219 - 6-8
P. 219
Amasya Tarihi Cilt: 10
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
olduğundan 1238 senesi zilka’desinin yirmi sekizinde ikinci def’a vezâretinin ref’iyle yine
Bursa’da ikâmete [90] me’mûr oldu.
Orada birkaç yıl daha yaşayıp hüzn ü keder içinde 1241 hudûdunda vefât etdi. Kâtib,
ma’ârif-âşinâ, şâir bir vezîr idi. Birâderi Mehmed Sa’îd Efendi de ricâldendir. Diğer birâderi
Ali Sâ’ib Efendi’dir.
Reşîd Mustafa Ağa-Yüzbâşıoğlu es-Seyyid
Amasya eşrâfından Hâfız el-Hâc Mehmed Emîn Ağa bin el-Hâc Ali Ağa’nın
mahdûmudur. İstanbul’a gelip ricâlden Moralızâde Osmân Penâh Efendi’nin dâ’iresine intisâb
ederek ağalarından ve ba’dehû çukadârı oldu.
1233’de müşârün-ileyhin vefâtıyla ba’zı vüzerâya hizmet ederek kethüdâsı olup 1242’de
dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından görüldü. 1246 hudûdunda vefât etdi.
Rızâ’î Ali Efendi-Hacı Bayramzâde
Amasyalıdır. Mevâliden Konya Mollası olup 1005 senesi rebîülevvelinde vefât eden
Amasyalı Pîr Mehmed Efendi bin Şa’bân Efendi bin Hacı Bayram Efendi’nin mahdûmu ve
Şeyhülislâm [91] Zekeriyyâ Efendi’nin kerîmezâdesidir. 1001 senesinde İstanbul’da doğdu.
Târîh-i velâdeti Rızâ lafzı olduğundan “Rızâ’î Ali Efendi” dendi.
Pederinin irtihâlinde yetîm kaldığından dayısı Şeyhülislâm Yahyâ Efendi’nin vesâyeti ve
amcası kazasker Hasan Efendi’nin nezâreti altında büyüdü. Her ikisinden ikmâl-i tahsîl ederek
1017’de üstâdı Yahyâ Efendi’den mülâzım oldu.
Akrabâsından ve kudât-ı Mısrıyye’den İsmâ’îl Efendiyle birkaç def’a Mısır’a gidip
fuzalâ-yı Arab’ın musâhabât-ı ilmiyyesinden müstefîd olarak 1026 senesi rebîülâhirinde
dedeleri Zekeriyyâ Efendi Medresesi müderrisi oldu. 1029 zilhiccesinde Sinan Paşa, 1031
şa’bânında Sahn-ı Semâniye, 1032 recebinde Hasekî, zilhiccesinde Üsküdâr’da Vâlide, 1034
cumâdelâhiresinde Süleymaniyye medreselerine müderris oldu.
1035 senesi recebinde Selânik kadısı olup 1036 cumâdelâhiresinde ma’zûl ve 1037
zilka’desinde Galata ve 1038 senesi şevvâlinde Mısır mollası oldu. [92] Hayfâ ki Mısır’a
vusûlünde İsmâ’îl Efendi’nin hânesine hasta bir hâlde indi. 1039 senesi muharreminde dâr-ı
bekâya rihlet etdi.
Mısır ve İstanbul müverrihlerinin kayd etdiği üzere âlim, fâzıl, gâyet edîb, şâir, hâfızası
metîn, serî’ü’l-intikâl, bedî’ü’l-irticâl, şekl ü ma’nâda cemîl, kerîm, arîk idi. Otuz sekiz yaşında
vefât etmişdi.
Bununla beraber on aded kütüb-i fetâvâ-yı kibârı tedkîk ve bunların mesâ’ilini cem’ ü
telfîk ederek gâyet münakkah, mühezzeb bir eser te’lîf etdi. “Harîde”yi intihâb u ihtisâr ederek
“Avdü’ş-Şebâb” adlı bir eser-i edebî meydâna getirdi. Müretteb ü mükemmel “Dîvân-ı eş’âr”ı
vardır. Her sene bir na’t-ı şerîf nazmını iltizâm etmişdi.
Eğer ömrü vefâ etseydi, hayli âsâr-ı ilmiyye yazar ve meşîhate kadar irtikâ ederdi. Çünkü
fazl ü kemâli, nezâket-i tab’ı, akl ü kiyâseti kendisiyle musâhabe edenleri teshîr ederdi. “Zeyl-
i Şakâyık-ı Atâyî” [93]de bunun tercemesinde üç hatâ-yı sarîh olduğu görülmekle tashîh olunur.
1- Tercemenin unvânı şöyle yazılmışdır : "El-mevla el-fâzıl ve’l-mahdûmu’l-kâmil
Mehmed Ali eş-şehîr bi-Rızâ’î” Bu unvân tamâmıyla yanlışdır. Sahîhi “Ali bin Mehmed eş-
şehîr Bi-Rızâ’î” olacaktır.
Çünkü o zamânlarda Türkler arasında bir kimseye Mehmed Ali adı verilmek âdet değildi.
Bu ad ibtidâ gulât-ı Revâfız arasında ve sonra koyu Bektâşîler arasında ta’ammüm etmişdir.
Sâhib-i tercemenin adı yalnız Ali ve mahlası da Rızâ’î’dir. Bu mahlası dayısı Şeyhülislâm
Yahyâ Efendi koymuş ve şu beyti söylemişdir.
Medh eyle cenâb-ı Mustafâyı
Evlâdını âl-i Murtazâyı
212
218