Page 240 - 6-8
P. 240

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

               etdi.  Âlim,  kâmil,  müşârik-i ulûm  idi.  Mahdûmu Abdülazîz  Efendi Amasya  müftüsü olup
               mevâlidendir. Bunun mahdûmu Ali Efendi de mevâlidendir.

                     Zeynelâbidîn Ali Çelebi-Vâ‘iz
                     Amasyalıdır. Mustafa mahdûmu olup müderris-i meşhûr fâzıl Abdî-i Amasî’den ikmâl-i
               tahsîl  ederek  ders-i  âm  ve  müderrisi  be-nâm  oldu.  915’de  Havza’da  Fîrûz  Ağa  Medresesi
               müderrisi ve Havza müftüsü ba’dehû kadısı oldu.
                     926’da  Hakala’da  Kâsım  Bey  Medresesi  müderrisi  olup  orada  ikâmet  etdi.  931’de
               Merzifon  kadısı  olup  933  sâlinden  sonra  vefât  eyledi.  Meşâhîr-i  ulemâ ve kudâtdan  idi.
               Mahdûmu Musliheddîn Çelebi’dir. Bu da ulemâ ve kudâtdan idi.

                     Zeynelâbidîn Ali Çelebi-Şeyhzâde
                     Amasyalıdır.  Kibâr-ı  Halvetiyyeden  eş-Şeyh  Nûrullâh  Efendi  bin  Ali  mahdûmudur.
               Ba’de’t-tahsîl Amasya’da İğnecizâde [163] Pîr Safiyyüddîn el-Halvetî hazretlerinin sohbet-i
               şerîfesinde tekmîl-i esmâ ve sülûk ederek Sarachâne zâviyesi şeyhi oldu. Ba’dehû Sarâchâne
               Câmii  vâ’izi  olup  Şehzâde  Sultân  Ahmed  devrinde  “Pîr  Zeynelâbidîn-i Halvetî”  demekle
               meşhûr olduğu hâlde 940 sâline doğru dâr-ı na’îme irtihâl etdi.
                     Âlim, vâ’iz, sâlih, müttakî, gâyet müteşerri’, münzevî bir zât-ı şerîf idi. Şehzâde Sultân
               Ahmed, ahyânen va’zına gelirdi. Umûr-ı dünyadan mütecennib olduğu münâsebetle 918’de
               Sultân Ahmed’in da’va-yı saltanat vak’asında pek çok zevât nefy ü habs edildiği hâlde buna
               dokunan olmadı. Mahdûmu Nûrullâh Efendi ve hafîdi Mehmed Efendi kudâtdandır.

                     Zeynelâbidîn Ağa-Darb-hâneci
                     Amasyalı Ahmed oğludur. Amasya darb-hânesinde on beş yıl sâhib-i ayâr ve emekdâr
               olduğu münâsebetle 970’de darb-hâne emîni oldu. Yirmi yıldan ziyâde bu hizmetinde kâ’im ve
               “darb-hâneci” demekle meşhûr olup 995’de Trabzon defterdârı oldu. 998’de ma’zûlen [164]
               gelip sonra vefât etdi. Oğulları Ahmed, Sâlih Ağalardır. Darb-hâne ve hesâb işlerinde mâhir
               idi. Amasya Darb-hânesi bunun infikâkinden sonra nizâmı bozulup 1003’de ilgâ edildi.

                                                          80
                     Zeynelâbidîn Paşa-Darb-hânecizâde
                     Amasyalıdır. Dergâh-ı âlî çavuşânından Sâlih Ağa bin Darb-hâneci Zeynelâbidîn Ağa’nın
               mahdûmudur.  Tahsîl-i  ilm  ü  kitâbet  ederek  Sivas  defterdârı  Amasyalı  Ebûbekir  Paşa’nın
               kethüdâsı iken Tokat voyvodası ve Amasya beytü’l-mâl-i âmme ve hâssa emîni oldu.
                     Ba’dehû İbşir Mustafa Paşa’nın kethüdâsı ve ammizâdesi olan Sâlih Ağa’nın yardımıyla
               paşaya intisâb edib 1053’de Haleb ve 1054 şa’bânında Sivas defterdârı oldu. Tahsîl-i emvâl
               işlerinde gayret ü hizmeti görüldüğünden 1056’da Adana beylerbeyi ve Musûl defterdârı oldu.
                     1057 senesi ramazânının on dokuzuncu günü bâ-hatt-ı hümâyûn Musul Beylerbeyi ve
               şevvâlinin yirmisinde [165] ilâveten Erbil sancâğı mutasarrıfı oldu.
                     Çünkü Sivas defterdârı iken Amasya sancâğı mutasarrıfesi olan “Telli Hasekî” demekle
               meşhûr Sultân İbrâhim’in gözdesi Hümâ Şâh Sultân’a intisâb etmişdi. Bundan dolayı fevka’l-
               âde parladı.
                     1058  senesi  recebinde  Sultân  İbrâhim’in  hal’iyle  şehzâdesi  Sultân  Mehmed-i Râbi’in
               cülûsunda müte’essir olup sene-i mezbûre şevvâlinde ma’zûlen Amasya’ya geldi. 1059 senesi
               rebîülâhirinde Haleb vâlîsi İbşir Paşa’nın arz ü inhâsıyla Teke sancâğı mutasarrıfı ve Haleb
               defterdârı oldu.
                     1061’de  ma’zûl  ve  1062’de  İbşir  Paşa’nın  isyânıyla  menkûb  olup  1064  senesi
               zilhiccesinde İbşir Paşa sadr-ı a’zam olduğundan Kıbrıs beylerbeyi oldu. 1065 senesi recebinde

               80  Bu zâtın terceme-i hâli Amasya sicillâtıyla Ayasofya ve Bâb-ı âlî mahzenlerinde bulduğum ahkâm ve tevcîhât
                 defterlerinde  bulunabildi. “Nâ’imâ”,  “Vecîhî”,  “Kâtib  Çelebî”  Vekâyi-nâmelerinde  yoktur.  Yalnız  “Nâ’îmâ
                 Târîhi”nde Kıbrıs beylerbeyiliği bir münâsebetle yazılabilmiştir.

                                                           233
                                                           239
   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245