Page 383 - 6-8
P. 383

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Çünkü Trabzon’da vâlî olan Murad Hânlı Mustafa Paşa’nın [78] zâlim, fermân tanımaz bir
               âsî olduğunu Sultân Ahmed Hân’a istifsâra cevâben bildirmişdi. Paşa bu ma’rûzatına vâkıf oldukda                             Şerefeddîn Hamza Çelebi-Hacı Ahmedoğlu
               i’dâmını  tasmîm  eylediğinden  gece  Trabzon’dan  kaçıp  Amasya’ya  ilticâ  ve  ahvâlini  dergâh-ı                          Amasyalıdır.  Ebû  Saîd  Bahadır  Hân’ın  süferâsından  ve  kibâr-ı  ümerâdan  el-Hâc
               sultânîye arz etmişdi.                                                                                                 Şehabeddîn  Ahmed  Çelebi  bin  Emîr  Seyfeddîn  Sungur  Bey’in  mahdûmudur.  Pederinin
                     Bu esnâda Amasya müftüsünün vefâtı üzerine Amasya müftülüğüne ta’yin edildiyse de                                hayatında Ebû Saîd Bahadır Hân’ın teveccühâtını kazanıp umûr-ı mâliye ve tahsîlât işlerinde
               can korkusundan hasta olup bir ay sonra dâr-ı naîme rihlet etdi. Âlim, gâyet sâlih, afîf, nezîh                        çalışdı. Ba’dehû müstevfî-i Tokat oldu.
               bir  zât  idi.  Trabzon’dan  gönderdiği  mâruzâtında  “Şücâeddîn  bin  Mustafa”  diye  imzâsı                                738’de Amasya emîr-i kebîri Ya’kûb Şâh’ın emâretinde Amasya Defterdârı olup sonra
               görüldü. 123                                                                                                           azledildi. Ba’dehû emîr-i kebîr Kutlu Şâh devrinde müstevfî-i Sivas [82] olup 758 hudûdunda
                                                                                                                                      orada vefât etdiği zannolunur. Kâtib, muhâsib idi.
                     Şücâeddîn Efendi-Müftî
                     Tokatlıdır. İvaz bin Bâyezîd’ın oğludur. Amasya ulemâsından tahsîl-i ulûm edib ders-i                                  Şerefeddîn Hamza Çelebi-Mevlânâ Pir
               âm oldu. Esnâ-yı tedrîsinde Köprü Voyvadası Durak Ağa’nın iltimâsıyla Köprü’de ikâmet ve                                     Amasyalıdır. Mevlânâ İğneci Mûsâ Çelebi bin Hamza mahdûmudur. Hazreti Pir İlyâs
               teehhül ederek Siyamî Efendi Medresesi müderrisi oldu.                                                                 Halvetî’nin müderrisliği zamanında müşârün-ileyhden tahsîl-i ulûm etdi. Bir müddet tedrîs ile
                     Köprü  meşâyihinden  olup  Köprü’nün  kutbu  sayılan  Şeyh  Mehmed  Çelebi’ye  intisâb                           iştigâl ederek kibâr-ı müderrisînden olup “İğnecioğlu Mevlânâ Şeref” diye iştihâr etdi.
               ederek halk ve a’yânın [79] teveccühlerini kazandığından Köprü müftüsü oldu. Birkaç defa azil                                Hazreti  Pir  İlyâs  Halvetî  Şirvân’dan  avdetinde  müşârün-ileyhin  riyâzethânesine  girip
               ve nasb edilerek 1047 hudûdunda vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâdan kâmil, sâlih, müsin bir zât idi.                        tasfiye-i  derûna  çalıştı.  Ba’dehû  yine  müşârün-ileyhden  ahz-ı  hilâfet  edib  Ahî  Saadeddîn
                     Mahdûmları  Ahmed,  Şemseddîn  Mehmed  Efendilerdir.  Ahmed  Efendizâde  Kıbleli                                 zâviyesi şeyhi oldu. Yıllarca Meydan Köprüsü başındaki Kutluşâh Câmiinde va’z ü nasîhat ve
               Mustafa  Paşa  vüzerâdan  olup  1074’de  vefât  etdi.  Köprülü  Mehmed  Paşa’nın  bacanağı  idi.                       zâviyesinde zikr ü ibâdet etdi.
               Şemseddîn  Mehmed  Efendi’nin  oğulları  da  İmâdeddîn,  Şücâeddîn  Paşalarla  ricâlden                                      Gümüşlüzâde  Hazreti  Pir  Abdurrahman  Çelebi,  dâr-ı  kudse  irtihâl  etdikde  şeyhü’l-
               Şahâbeddîn Efendi’dir.                                                                                                 meşâyîh olup 824 hudûdunda dâr-ı naîme irtihâl etdi. Şimdi  “Kurtboğan Türbesi” demekle
                                                                                                                                      meşhûr olan Ok Meydanı’ndaki [83] türbesine defnedildi.
                     Şücâeddîn Paşa-Müftîzâde                                                                                               Meşâhîr-i sulehâdan, âlim, fakîh, gâyet müteşerri’, zâhid, âbid müttakî bir pîr-i fezâil-
                     Köprülüdür.  Ulemâ-yı  kudâtdan  Şemseddîn  Mehmed  Efendi  bin  Müftü  Şücâeddîn                                semîr idi. Kutlu Şâhzâde Emîr Şerefeddîn Hamza Bey bin İsa Bey üzerine bir türbe binâ ve
               Efendi’nin mahdûmudur. Birâderi İmâdeddîn Paşa’nın tersâne emîni olduğu esnâda İstanbul’a                              mesâlihine  Geldiklân’daki  bir  çiftliğini  vakfetdi.  Mahdûmu  Seyyideddîn  Ahmed  Çelebi  de
               gidip devâir-i devletde istihdâm edilerek dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından oldu.                                        kibâr-ı Halvetiyyedendir. Tercemesi yazıldı.
                     Merzifonî Kara Mustafa Paşa’nın sadâretinde nâil-i ikbâl olup az sonra Eğri Beylerbeyi
               olarak temâyüz [80] etdi. Ba’dehû Yanova muhâfızı olup bu vilâyetlerde Köprülüzâde Fâzıl                                     Şerefeddîn Hamza Bey-Sunguroğlu
               Ahmed Paşa’nın hayrât ve evkâfına nezâret eyledi.                                                                            Amasya ümerâsından Mecdeddîn İsa Bey’in mahdûmu ve sadr-ı esbak Bâyezîd Paşa bin
                     1094 senesi şevvâlindeki Viyana inhizâmı üzerine ordu ile beraber Belgrad’a geldi. Bir                           Yahşi  Bey’in  amcasıdır.  Buna  “Sunguroğlu”  da  denirdi.  Çelebi  Sultân  Mehmed  Hân’ın
               yıl kadar açıkda kalıp, 1095 senesi zilhiccesinde Beyşehir mutasarrıfı, 1097 senesi evâilinde                          vâliliğinde ma’iyyet-i ümerâsından olup Timur harbinde isbât-ı vücûd etdi.
               Tımışvar muhâfızı oldu.                                                                                                      Ba’dehû Amasya’da hükûmet etdiği esnâda Çorumlu ve Tokat sancaklarında emîr ve
                     Hayfâ  ki  Viyana  inhizâmı  bir  tarafdan  düşmanların  her  tarafdan  tehâcümünü,  diğer                       biraz müddet Ankara Beyi de oldu. Harekâtı muvafık görülmediğinden 815’de azl ve tekâüd
               tarafdan  ordunun  iğtişâşını  intâc  eylediğinden  bu  tehâcüm  ve  iğtişâş  arasında  1098  senesi                   edilip 825’de vefât etdi. Kibâr-ı ümerâdan idi. [84]
               rebîülâhirinde vefât etdiği zannolunur. Gayûr, mukdim idi.
                                                                                                                                            Şerefeddîn Hamza Bey-Hacı Kutlu Şâhzâde
                     Şerefeddîn İbrâhim bin Ali es-Simrî                                                                                    Amasyalıdır. Amasya Hükümdârı Hacı Şâdgeldi Paşa bin Hacı Kutluşâh evlâdından Emîr
                     Amasya Simresinden Ali bin Bahtiyâr’ın mahdûmudur. Amasya fuzalâsından ahz-ı ulûm                                Mecdeddîn İsa bin Mustafa Bey bin Hacı Şâdgeldi Paşa mahdûmudur. Sultân Murâd-ı Sânî’nin
               ederek  ders-i  âm  ve  müderris-i be-nâm  oldu.  Amasya  kâdı’l-kudâtı  Tâceddîn  Mehmed  bin                         dayızâdesi olduğu münâsebetle hânedân-ı saltanat erkânından tanındı.
               Ahmed el-Borî zamanında nâibi olduğu ba’zı evrâk-ı resmiyyeden anlaşıldı. 698 târihinden                                     Sultân  Murâd-ı  Sânî’nin  Amasya  vâliliğinde  Canik  Beyi  olmuşdu.  826’da  Sultân
               sonra vefât etdi. Kibâr-ı ulemâ ve kudâtdan idi. [81]                                                                  Murâd’ın  birâderî  Şehzâde  Sultân  Mustafa’nın  dâiye-i  saltanatla  kıyâmında  a’dâsının
                                                                                                                                      siâyesinden dolayı Sultân Mustafa tarafdârlığıyla zan ve ithâm edildi.
                     Şerefeddîn İsmail Çelebi-Mevlânâ Şeref                                                                                 Bu şüpheden dolayı şehzâdenin ahz ve ihnâkından sonra Bursa’ya kaldırıldı. Orada ikâme
                     Amasyalı Durmuş Çelebi mahdûmudur. Ulemâ-yı asrından ahz-ı ulûm ederek ders-i âm,                                edilip Amasya’daki emlâkı mukâbilinde emlâk ve akârât verildi.
               Atabeg  Gâzi  Medresesi  müderrisi,  mahkeme  baş-kâtibi,  Amasya  kadı’l-kudâtı  Mevlânâ                                    Orada müreffeh bir sûretde yaşadı. Bir câmi-i şerîf ve kendisine bir türbe yapdırdı. 847’de
               Şemseddîn Mehmed Muslihî nâibi olarak teayyün etdi.                                                                    vefât etdi. Dindâr, ekâbir-i ümerâdan, asîl, kerîm bir zât [85] idi. Bursa’da “Hamza Bey” demekle
                     911’de Sivas Kadısı görülüp sonra vefât etdi. Kibâr-ı ulemâ ve kudâtdan kâtib, hattât bir                        meşhûr olup orada Câmii ve türbesi vardır.
               zât-ı sütûde-simât idi Amasya kâtibi ve nâibi iken hayli imzâları ve yazısı görüldü.                                         Mahdûmları Mehmed, Ahmed, İsa beyler ma’rûfdur. Mehmed Beyzâde Mustafa Paşa
                                                                                                                                      vüzerâdan olup 888’de maktûlen vefât etdi. Bunun mahdûmu da Mehmed Paşa olup Amasya
                                                                                                                                      vâlisi iken 922’de Mercidabık muhârebesinde şehîden vefât etdi.
               123  Vâli Mustafa Paşa hakikaten pek zâlim ve âsi olduğu tahakkuk eylediğinden 1017’de Kuyucu Murad Pâşâ’nın
                 hançer-i kahrı ile idâm edildi.

                                                           378                                                                                                                    379
                                                           382
   378   379   380   381   382   383   384   385   386   387   388