Page 385 - 6-8
P. 385
Amasya Tarihi Cilt: 11
Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR Amasya Tarihi 9-12. Cilt Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
Ahmed Bey, Sultân Bâyezîd-i Sânî şehzâdeliğinde Amasya vâlisi iken ma’iyyet-i
ümerâsından olup Amasya’da vefât etdi. Bunun mahdûmu Hamza Bey’dir. İsa Bey de Şerefeddîn Mehmed Çelebi-Mevlânâ Ahî Kûfî
ümerâdan olup aşağıda tercemesi gelir. Bunların hepsine “Hamza Beyzâdeler” dendi. Kûfeli Ali bin Hasan oğludur. Bağdat ve Basra’da tahsîl-i ulûm u kemâl etdikden sonra
Ziyaeddîn Ebü’n-Necib Abdülkâhir es-Sühreverdî ve Abdûlkâdir Geylanî gibi iki kutb-i
Şerefeddîn İsa Çelebi-Sabuncuzâde rabbanîden tarîkat-ı sûfîyyeyi ahz ve telakkun ederek bir müddet Bağdat’da oturdu.
Amasyalıdır. Meşâhîr-i hükemâ ve etibbâdan “Amasyalı Sabuncuoğlu” demekle meşhûr Ba’dehû seyahata çıkıp Anadolu bilâdını devrederek Amasya’ya geldi. Burada ikâmet
Hacı İlyâs Çelebizâde Mevlânâ Alâeddîn Ali Çelebi mahdûmudur. Fünûn-ı tıbbiyeyi dedesi edib füyûzât-ı sûfîyyeyi neşre himmet etdi. Bir müddet Hânkâh-ı Mes’ûdî şeyhi olup ulemâ ve
Hekim Hacı İlyas Çelebi’den ahz ve teallüm ve ulûm-ı Arabiyye ve şer’iyyeyi de asrı halkı nasâyih-i mürşidânesiyle kendisine cezb etdi.
ulemâsından tahsîl ederek tedrîse başladı. [86] Yıllarca tedrîs ve tezkîre devam edib “Ahî Kûfî” diye meşhûr oldu. Pek çok halk
Kendisinin eserlerinde yazdığı üzere pederi küçük yaşında vefât etdiğinden ceddi ve kendisine inâbe etdiğinden nüfûz ve şöhreti arttı. Bununla beraber gâyet zâhidâne hareketle aza
mâderinin yanında büyüdü. Dedesinin de vefâtıyla hayli müşkilâta uğradı. Darlık içinde tedrîse kanâat ederek yaşadı. 621 sâlinde vefât eyledi.
ve hekîmliğe girişti. Âlim, kâmil, vâiz, müttaki, zâhid, gâyet [90] müteşerri’ olduğu hilâfetnâmelerinde
Bir müddet sonra Amasya vâlisi olarak gelen Şehzâde Sultân Alâeddîn Bey’e çatıp görüldü. Kibâr-ı hulefâsından Mevlânâ eş-Şeyh Takiyyüddîn Osmân bin Ali es-Simrî
müşârün-ileyhe tabîb olmuşdu. Fakat 846’da müşârün-ileyhin şehâdetinde yine açıkda kaldı. meşhûrdur. Mahdûmu eş-Şeyh Kemâleddîn Abdülkâdir er-Rûmî’dir. Amasya’da Baba İlyâs
Şehzâdeyi kıyâma teşvîk etdiği bahânesiyle kendisine bir vazîfe verilmedi. Ancak tabâbetle Horasânî bundan sonra iştihâr etmişdi.
geçindi.
855 târihinde Fatih Sultân Mehmed’in cülûsunda Amasya Dârüşşifâ’sı tabîbi olup yirmi Şerefeddîn Mehmed Fezâil el-Herevî
yıldan ziyâde bu vazîfesinde mukdimâne çalışdı. Amasya vâliliğinde Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye Heratlıdır. Abdullah bin Ali mahdûmudur. Maverâünnehir ulemâsından ve İran
çatıp etibbâ-yı hâssa meyânına idhâl edildi. Büyük bir refâh gördü. fuzalâsından ahz-ı ulûm edib Bağdat’da neşr-i füyûzât-ı ilmiyye eden Allâme İbn Sââtî’den
İşte bu esnâda tedâvî etdiği hastalar üzerinde tatbikler, tecrübeler icrâ ederek ikmâl-i tahsîl ederek Anadolu’ya hicret ve Amasya’da ikâmet etdi. Tedrîs-i ulûm ile iştiğâl
tecrübelerinin hülâsasından bâhis “Kitâbü’l-Mücerrebât” adlı eserini yazdı. [87] Dişçiliğe, eyledi.
eczâcılığa dâir de eserler yazıp Türk tabâbetine hayli eserler yazıp 878 sâlinden sonra vefât etdi. Amasya’nın ekâbir-i ümerâsından Torumtayzâde Ya’kûb Şâh kendisine fevkalâde riâyet
Mahdûmu reîsü’l-etibbâ hekîm-i meşhûr Sinâneddîn Yûsuf Efendi İstanbul’da sertabîb-i ve ikrâm edib fazl ve kemâline göre hürmet gördü. Ba’dehû ceddînin medresesi müderrisliğini
Sultânî oldu. Diğer mahdûmu Lütfullah Efendi de Amasya’da kalıp pederinin yerini tutdu. kendisine verip iğnâ etdi. Şöhret-i ilmiyyesi her tarafa şâyî’ olduğundan talebe-i ulûm halka-i
Bunun mahdûmları İlyâs, İsa Çelebiler de etibbâdandır. tedrîsine tehâcüm ederek fezâil-i ilmiyyesinden istifâdeler etdi.
Hayli müddet Amasya’da müftü ve müderris olup 741 hudûdunda vefât eyledi. Meşâhîr-
Şerefeddîn Mehmed Bey-İltiginoğlu i fuzalâdan kâmil [91] bütün ulûm-ı akliyye ve nakliyyede mâhir, elsine-i selâse ile mütekellim
Amasyalıdır. Mülûk-ı Dânîşmendiyye’den Melik Gâzi serdârı İltigin Gâzizâde Emîr bir Türk allâmesi idi. Telâmizesinden Mevlânâ Fahreddîn İlyâs bin el-Aksarayî, Mevlânâ
Hüsameddîn Hasan Gâzi Bey’in mahdûmudur. Tercemesi geçen Amasya hükümdârı Sultân Bahâeddîn Muhammed el-Kübrevî, Mevlânâ Musliheddîn Mûsâ es-Sivasî pek meşhûrdur.
Şâhin Şâh bin Sultân Mes’ûd-i Selçûkî hizmetinde emârete nâil oldu.
Ba’dehû Amasya’da hükûmet eden şehzâdelerin atabegi olup sonra Sultân Şerefeddîn Mehmed Çelebi-Erzincanîzâde
Kılıçarslanzâde Sultân Rükneddîn Süleyman Şâh’a intisâb ederek müşârün-ileyhin pervânesi Erzincanlıdır. Mevlânâ Sadruşşeri’a Ubeydullah bin Mes’ûd el-Buhârî el-Mahbûbî
olduğu halde 600 târihinden [88] evvel vefât etdi. Mahdûmu Amasya vâlisi emîr-i kebîr telâmizesinden Mevlânâ Vecîheddîn Ömer bin Abdulmuhsin el-Erzincânî mahdûmudur.
Bedreddîn Ebûbekir Bey meşhûrdur. Pederinden ulûm-ı edebiyye ve şer’iyyeyi vesâir ulûmu ahz edib Erzincan’da bir müddet tedrîs-
i ulûm etdi.
Şerefeddîn Mehmed er-Rûmî Sonra Erzincan ahvâlinin perişânlığı yüzünden vatanını terk ederek o zaman dârü’l-emân
Amasya’nın ulemâ-yı meşâyihinden Mevlânâ Takiyyüddîn Osmân es-Simrî olan Amasya’ya geldi. Mevlânâ Şerefeddîn Mehmed Herevî’nin yetişdirdiği fuzalâ ile mülâkî
mahdûmudur. Tercemesi yukarıda yazılan pederiyle beraber 637’de Amasya’dan çıkıp ibtidâ olarak tedrîs-i ulûma başladı.
Eskişehir’e ve buradan da Şam’a giderek tahsîl-i ulûma koyuldu. Hacı Kutluşâh’ın ve mahdûmu Hacı Şâdgeldi Paşa’nın nâil-i ikrâm ve iltifâtı olup sonra
Şam ulemâsından ikmâl-i tahsîl ederek tedrîse ve tezkîre başladı. Bir zâviye meşîhati Merzifon’a müftü ve müderris gönderildi. Burada tûl müddet [92] oturup neşr-i ulûma himmet
vazîfesine kanâat ederek inzivâya çekildi. İlim ve fazlı, zühd ve takvâsıyla Şam halkının etdi.
muhâbbet ve i’timâdını celb ve Emeviyye Câmiinde haftada bir defa va’z ü nasihat ederek Ba’dehû kâdı-i Merzifon olup fâzl ve kemâli, adl ve istikâmeti sâyesinde yıllarca
681’de vefât etdi. makâmını muhâfaza edib 773 sâline doğru dâr-ı bekâya rihlet eyledi. Meşâhîr-i fuzalâ ve
“İkdu’l-Cümân”da mezkûr olduğu üzere âlim, âmil, zâhid, kâmil, âbid, vâiz, müttakî bir kudâtdan olup Merzifon’da Şerefeddîn Mahallesi bunundur.
şeyh-i meşhûr idi. Ulemâ ve ümerânın mahbûb-ı kulûbü ve halkın mu’tekadı olup nasâyih-i
müessiresi, vesâyâ-yı [89] mürşidânesi halkı tarîk-i istikâmete cezb ederdi. Şerefeddîn Mehmed İmâmî-Kırımî
Kırımlıdır. İmâmzâde Kemâleddîn Ahmed bin Hasan bin Ali el-Kırımî mahdûmudur.
İbtidâ Amcası âlim-i rabbânî Mevlânâ Celaleddîn Mehmed el-Kırîmî’den ulûm-ı edebiyye ve
şer’iyyeyi vesâir ulûmu ahz ve ikmâl-i tahsîl ederek mücâz oldu. Ba’dehû Mevlânâ Hâfızüddîn
Muhammed bin Muhammed el-Bezzâzî el-Kerderî’den fıkıh ve usûl gördü.
380 381
384