Page 387 - 6-8
P. 387

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     Bir  müddet  Kırım’da  neşr-i  ulûm ederek  fevkalâde  iştihâr  etdi.  Ancak  Mevlânâ
               Hâfızüddîn el-Kerderî 827’de vefâtıyla zuhûr eden Kırım ihtilâlinde terk-i vatan edib Sultân                             ديفيو سردي نأ هل تزجأ ىجواس موحرملا نب بوقعي نيدلاو ةلملا فرش لئاضفلا عبنم ءاملعلا لضفأ    ماملإا ةيلهأ    تبث امل
               Murâd-ı Sânî’ye ilticâ etdi. Bir müddet Edirne’de kalıp 830 hudûdunda Amasya’da Atabegiyye                              نب رمع جاحلا نب ايركز ىلاعت هيلا ريقفلا دبعلا انأو ةفينح ىبأ مظعلأا ماملإا بهذم ىلع يتفتسي و ديفتسي نمل ىتفي و
               müderrisi [93] oldu.
                     Amasya’da hayli müddet tedrîs-i ulûma bezl-i himmet ederek 838’de talebesine icâzet                                                                                       125   ناجنزرأب نطوتملا يرصيقلا دومحم جاحلا
               verdi. Amasya vâlisi Yörgüç Paşa’dan büyük riâyetler gördü. 840’da vefât etdi. “Şakâyık”da                                   Ba’dehû vatanına avdet edib tedrîs-i ulûm ederek iştihâr etdi. Bir müddet Merzifon’da
               nerede vefât etdiği kayd edilmemişdir. “Sicill-i Osmânî”de Bursa’da vefât eylediği yazılıdır.                          müderris ve müftü, kadı olup Hacı Şâdgeldi zamanında kâdı-ı Merzifon görüldü. 793 sâlinden
                     Herhalde fâzıl-ı müşârün-ileyh, Amasya’da tedrîs-i ulûm etdiği ve 838’de icâzet verdiği
               görülen  icâzetnâmelerinden  anlaşıldı.  838’de  Edirne’ye  celb  edilen  Vali  Yörgüç  Paşa  ile                      sonra vefât etdi. Meşâhîr-i ulemâ ve kudât-ı sütûde-simâtdan idi. Birâderi Mevlânâ eş-Şeyh
                                                                                                                                      Hasan bin Savcı el- Merzifonî Niksar ulemâsındandır.
               beraber Bursa’ya celb edilmiş olması da muhtemeldir.
                     Usûlden “Menâr”  metnine “İfâzatü’l-Envâr”  adlı  pek  değerli  bir  şerh  yazmışdır.
               Mütercim-i “Şakâyık” Edirneli Mehmed Mecdî Efendi’nin göremediği bu eseri ben gördüm.                                        Şermî Osmân Çelebi-Hâfız
                                                                                                                                            Amasyalıdır.  Mehmed  Çelebi  oğludur.  Gençliğinde  hıfz-ı  Kur’ân  ve  tahsîl-i mûsikî
               Kendi kalemiyle adını ve sülâlesini şöyle yazmışdır. “Şerefeddîn bin Kemâleddîn bin Hasan                              ederek  güzel  ve  yanık  sesi,  edeb  ve  irfânıyla  iştihâr  etdi.  Tekkelerde  okuduğu  ilâhiyât  ve
               bin Ali el-Kırımî el- İmâmî”
                     Bu kitâbın zahrında silsile-i ilmiyyesini de şöyle yazmışdır: [94]                                               nu’ûtiyle erbâb-ı  safânın  muhâbbetini  kazanıp  Halvetiyye  meşâyihinden  eş-Şeyh  Mahmûd
                                                                                                                                      Efendi bin Hızır Çelebi’ye dâmâd oldu. [96]
                                                                                                                                            Ba’dehû Amasya vâlisi Şehzâde Sultân Ahmed’e takarrüb ederek dâhil-i bezm-i safâsı
                 جاحلاب ىمسملا دوجلأا   ظفاحلا لضافلا باشلا بابحلأا صلخأو باحصلأا سيكأ يَدل   َ  لصلأا ةخسن عم اهلباقو    ي         َلَع أرق دق  olup  oldukça  servet  ü  sâmân edindi.  Evâ’il-i  hâlinde Sultân  Bâyezîd  Câmii  müezzinlerine

                               َ
                 نع لوصلأا ملع يو ْ رأ امك  ينع هيوري نأ هل تزجأف    ناقتإ و قيقحت ةئارق ميهاربإ جاحلاب موسوملا ملاعلا خيشلا نب دمحأ  iltihâk etdiğinden ser-müezzin olmuşdu. 918’de Şehzâdenin ihnâkından sonra münzevîyâne
                              ِ
                 نع يوري وهو يرازفلا نيدلا ديمح انلاوم ماملإا هخيش نع يوري وهو ىضرفلا للاج انلاوم ىنابرلا ملاعلا سمشو يخيش            imrâr-ı hayat ederek 941 sâline doğru vefât etdi.
                                                                                                                                            Edîb, şâir, halûk, savt ve edâsı güzel, mûsikîşinâs idi. Kur’ân ve ilâhiyyât okuduğu zaman
                                                                124  .ىراخبلا زيزعلا دبع نيدلا ءلاع انلا   وم ةملاعلا هخيش            dinleyenleri  gaşyederdi.  Sultân  Bâyezîd  ser-müezzinlerinin  içinde  halâvet-i  sadâsıyla
                                                                                                                                      yegânelerindendi.
                                                                                                                                            Mahdûmları  Mehmed,  Mahmûd  Çelebilerdir.  Evlâdından  Hâfız  Takiyyüddîn  Osmân
                     Şerefeddîn Mehmed Çelebi-es-Seyyid Ebû’l-Fazl el-Hüseynî                                                         Efendi,  bunun mahdûmu kibâr-ı  fuzalâdan  Kutbeddîn  Mustafa  Efendi  ve  bunun  mahdûmu
                     Amasyalıdır. Yenice Karyesi’nde medfûn olan es-Seyyid eş-Şeyh Sadreddîn Mehmed bin                               mevâlîden  Dânîş  Mehmed  Efendi  pek  meşhûrdur.  Evlâdına  ibtidâ  “Şermîzâdeler”,  ba’dehû
               es-Seyyid Hüseyin el-Hüseynî el-Horasânîzâde Mevlânâ es-Seyyid Hüseyin Çelebi mahdûmu                                  “Dânîşzâdeler”, ba’dehû “Molla Halilzâdeler” dendi.
               ve Amasya müftüsü Koca Emîr İbrâhim Efendi’nin birâderzâdesidir. Buna Amasya’da “Emîr
               Şerîf” dendi. Yedi Emîrler’den biridir.                                                                                      Şerîf Ahmed Çelebi-es-Seyyid Ebû Hâşimzâde
                     Amcası Koca Emîr Efendi’den tahsîl-i kemâlât edib sâdât-ı ulemâdan oldu. Ders-i âm                                     Sâdât-ı Hüseynîyyeden Selâmet Hâtun zâviyesi şeyhi [97] es-Seyyid Ebû Haşim Mehmed
               olup  hayli  zaman  tedrîse  devam  etdi.  Ba’dehû  Halfet  Gâzi  müderrisi  olup  [95]  Üçler                         bin es-Seyyid  Abdullah  el-Hüseynî  es-Semerkandî mahdûmu  olup  pederiyle  beraber
               Mahallesi’nde oturdu.                                                                                                  Semerkand’dan Amasya’ya hicret etdi. Ulemâ ve ümerâdan fevkalâde hürmet ve riâyet gördü.
                     Ba’dehû sohbetine mülâzemet etdiği Mir Gıyaseddîn Şirâzî tavsiyesiyle Amasya vâlisi                              A’yân-ı  memleket  sırasına  girdi.  Birçok  vakfiyede  hâssaten  Hızır  Paşa  vakfiyesinde  şâhid
               Şehzâde  Sultân  Ahmed’in  nâil-i  iltifâtı  olup  huzur  içinde  yaşarken  918’de  Sultân  Selim’in                   görüldü. 890 sâline doğru vefât etdi. Âlim, elsine-i selâse ile mütekellim, sâlih bir zât idi.
               cülûsu ve Sultân Ahmed’in ihnâkı üzerine kûşe-i inzivâya çekildi.
                     Birkaç yıl sonra Üçler vak’asında Amasya’dan Taşköprü’ye gönderildi. 926’da Sultân                                     Şerîf Ahmed Efendi-Eşrefzâde   126
               Süleyman’ın cülûsundan sonra avdet edib Sultân Bâyezîd Câmii va’ziyesiyle tekâüd edildi.
               Ba’dehû vefât etdi. Yediler’de medfûndur. Âlim, sâlih idi.                                                                   Şerîf Ahmed Efendi-Yenicelizâde
                                                                                                                                            Amasyalıdır. Hüsn-i sadâsıyla iştihâr eden Sultân Bâyezîd Câmii ser-müezzinlerinden ve
                     Şerefeddîn Ya’kûb Çelebi-Merzifonî                                                                               Amasya  a’yânından  Yeniceli  Hâfız  el-Hâc  Mehmed  Efendizâde  Mahmûd  Efendi’nin
                     Merzifon halkından Savcı oğludur. Amasya’da bir müddet tahsîl-i ulûm etdikden sonra                              mahdûmudur.  İstanbul’a  gidip  amcazâdesi  Dârüssaâde  Ağası  kâtibi  Hâfız  Ahmed  Efendi
               Erzincan’a  gidip  meşâhîr-i  fuzalâdan  Mevlânâ  Necmeddîn  Zekeriya  bin  Ömer  el-Kayserî                           sâyesinde okudu.
               dersine mülâzemet ve ikmâl ederek icâzetnâme aldı.
                     Fatih Kütüphânesinde “Hidâye” kitâbının sonunda icâzetnâmesi şöyledir:

               124  “Bu nüshayı âlim şeyh el-Hâc İbrahim adlı zâtın oğlu, ashâbın en akıllısı,  ahbâbın en hâlis’i, faziletli genç,   125  “Ben Allah’ın fakir kulu Erzincan’da ikâmet eden Zekeriya b. el-Hâc Ömer b. el-Hâc Mahmud el-Kayserî,
                                                                                                                                      ehil olduğu sabit olduğundan İmâm, Alimlerin en üstünü, Faziletlerin kaynağı, Din ve Milletin Şerefi Merhum
               cömert  hâfız,el-Hâc  Ahmet  bendeki  asıl  nüshayla  mukâbele  etmiş,  tahkîk  ederek,  hakkını  vererek  bana
               okumuştur.”  “Kendisine  hocam  ve  Âlemin  Güneşi    Rabbânî  Alim  Mevlânâ  Celâl  el-Farazî’nin  hocası  İmâm       Savcı oğlu Yakub’a ilminden faydalanmak ve fetvâ almak isteyenlere İmâm-ı Â’zam Ebû Hanîfe mezhebince
                                                                                                                                      ders ve fetva vermesi, ilmiyle fayda sağlaması için icâzet verdim.” (Haz.)
               Mevlana Hamidüddün el-Fezârî onun da hocası Allâme Mevlânâ Alâeddîn Abdülaziz el-Buhâri’den rivâyet ettiği

               Usûl ilmini rivayet ettiğim gibi bu eseri  benden rivâyet etmesi için icâzet verdim.” (Haz.)                           126  Müellif “Şerîf Ahmed Efendi-Eşrefzâde” tercemesini boş bırakmıştır.(Ed.)


                                                           382                                                                                                                    383
                                                           386
   382   383   384   385   386   387   388   389   390   391   392