Page 382 - 6-8
P. 382

Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                     “Ahfâd-ı kirâmından mesmûumdur ki Şeyh Niyâzî Hazretleri bir gün Mehmed Çelebi
               nâm  sulbî  oğlunun  kızı  Emetullahı  dokuz  yaşında  dizine  alıp  okşar  iken  kendinin  hattıyla
               “Sadrü’ş-şerîa” ve iki pâre kitâp dahî cem’ân üç pâre kitâp getirdip; “kızım bu kitâplar sende
               emânet  olsun.  Senin  Korkud  Mehmed  nâm  bir  oğlun  olsa  gerekdir,  bu  kitâpları  ona  îsâl
               eyleyesin” dedi.
                     “Vakı’a  Emînzâde  Korkud  Mehmed  Çelebi  zuhûra  gelip  ol  kitâbları  mezkûr  vâlidesi
               Emetullâh ona îsâl eyledi ve dahî kendinin hattıyla bin adet gazeli müştemîl Türkî bir “Divân”ı
               vardır. Bu hakîrin manzûru olmuştur. Bu matla’ onundur:

                             Ebrûsı nice hâcib ola hüsni bagına
                             Almış iki harâmiyi yatur kucagına

                     Şücâeddîn Paşa-Hızır Paşazâde
                     [75]Amasyalıdır. Tercemesi yukarıda yazılan esbak Trabzon vâlisi ve Şehzâde Sultân
               Abdullah’ın lalası Hayreddîn Hızır Paşazâde, Mîrlivâ Mehmed Bey’in mahdûmudur. Sultân
               Selim Hân-ı Evvel’in sarayında terbiye ve tahsîl görüp hademe-i hâssadan oldu.
                     918’de  müşârün-ileyhin  cülûsu  vekâyi’inde  sâdıkâne  hizmetleri  sebk  eylediğinden
               ulûfeciler ağası ve İran seferine azîmet esnâsında 920 senesi rebîülevvelinin yirmi dördüncü
               günü divân-ı hümâyûnda çavuşbaşı olarak teayyün etdi.
                     922’de Bıyıklı Mehmed Paşa’nın Diyarbekir’e nakli üzerine Erzurum Beylerbeyi olup
               gitdi. Beş yıl kadar Erzurum ve havâlîsini İranîlere karşı müdâfaa ederek ibrâz-ı ehliyet etdi.
                     Ancak  Amasya  vâlisi  Şehzâde  Sultân  Ahmed’in  şehzâdesi  Sultân  Murad’ın  Sivas
               havâlîsine kadar sokulması ba’zı vahşilerin siâyetine meydan verdiğinden Sultân Süleyman’ın
               cülûsundan bir yıl sonra azledildi. [76]
                      Bir müddet menkûb olup sonra 935’de Kefe Beylerbeyi görüldü. Ba’dehû vefât etdi. Kibâr-ı
               ümerâdan asîl, kerîm idi. Frenk İbrâhim Paşa’nın sadâretinden itibâren Türkler gözden düşürüldüğü
               esnâda sadme-i istirkâba uğradı.

                     Şücâeddîn Ağa-Kara
                     Amasya’nın  Ziyâre  Mahallesi’nden  olup  gençliğinde  gâyet  gürbüz,  yiğit  olduğundan
               sipâhi  olarak  askerliğe  girdi.  Rumeli  ve  Anadolu  muhârebâtında  nâm-dâr  olup  Amasya
               kethüdâyeri olduğu esnâda Şehzâde Sultân Mustafa vâlî olarak Amasya’ya geldikte maiyyetine
               aldı.
                     Ba’dehû şehzâdenin sipâhiler ağası olarak temâyüz edib şecâati sâyesinde teveccühâta
               nâil oldu. 960 senesi şevvâlinde şehzâdenin şehâdetinde bir müddet zorluklar çekti. Ba’dehû
               Erzurum kethüdâyeri olup 975 sâlinden sonra vefât etdi. Kendisi “Şücâ-i Ali Amasya” idi.
               Mahdûmu Ali Bey “Kara Şücâoğlu” demekle meşhûrdur. [77]

                     Şücâeddîn Efendi-Müftî
                     Karesi (Balıkesir)lidir. Evâ‘il-i hâlinde bir müddet Balıkesir ulemâsından tahsîl-i ulûm
               edib sonra İstanbul’a gitdi. Burada ikmâl-i tahsîl ederek tedrîse icâzet alıp ders-i âm ve ba’zı
               ulemâdan mülâzım olduğu münâsebetle ba’zı medârise müderris oldu.
                     1003 muharreminde Trabzon Hâtunîye müderrisi ve müftüsü olup dört yıldan sonra 1007
               rebîülâhirinde  azle  düçâr  oldu.  Senesi  zilka’desinde  Manisa  ve  yedi  ay  sonra  1008
               cumâdelâhiresinde sânîyen Trabzon mütfüsü olduysa da kabûl etmediğinden yerinde kaldı.
                     1009 rebîülevvelinde vazîfesi yevmî altmış akçeye terfi’edilerek tekrar Trabzon Müftüsü
               oldukda kabûl edib gitdi. Tam beş yıl iftâdan sonra 1014 rebîülevvelinde emîr Sahîb-i Tâc
               Efendi yerine terfîan Amasya müftüsü olduğu halde Amasya’ya geldi. Fakat bir ay sonra vefât
               etdi.




                                                           377
                                                           381
   377   378   379   380   381   382   383   384   385   386   387