Page 447 - 6-8
P. 447

Amasya Tarihi Cilt: 11
               Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR            Amasya Tarihi 9-12. Cilt                                                           Hüseyin Hüsâmeddîn YASAR

                                                                                                                                            886’da Sultân Bâyezîd’in Amasya’dan gelip tahta cülûsunda Bursa Sultânîyesi müderrisi
                     Safiyüddîn Mûsâ Efendi-Şeyhzâde                                                                                  olup orada tedrîs-i ulûm ile iştigâl etdiği esnâda 890 hudûdunda vefât etdi. Fâzıl, âbid, sâlih bir
                     Amasyalı Şeyh Hasan Efendi’nin mahdûmudur. Ulemâdan tahsîl-i ilim edib mücâz ve                                  zât  idi. “Şerh-i Akâid”  ve  “Şerh-i Hidâyetü’l-Hikme”ye  hâşiyeler  yazdı.  Mahdûmu
               Ayasofya Câmiinde ders-i âm oldu. Yıllarca tedrîs-i ulûm ederek neşr-i maârife hizmet ve 1058                          Musliheddîn  Mehmed  Efendi  olup  ahfâdı  vardır.  Birâderi  Bedreddîn  Mahmûd  Çelebi  de
               senesi şevvâlinin yirmi yedisinde dâr-ı ukbâya rihlet etdiği “Kuyûd-i Vakfiye Defterleri”nde                           meşâhîr-i ulemâdandır.
               görüldü. Âlim, sâlih idi.
                                                                                                                                            Salahaddîn Mûsâ Efendi-Efdâlzâde
                     Safiye Hâtun-Hâtun Paşa                                                                                                Şeyhülislam  Amasyalı  Hamidüddîn  Efendi’nin  mahdûmudur.  Vâlidesi  tarafından
                     Amasya emîr-i kebîri el-Hâc Seyfeddîn Şâdgeldi Padişah bin Kutluşâh kızıdır. Tahsîl ve                           Hüseynî olup pederinden ve ulemâ-yı asrından tahsîl-i ulûm ederek ders-i âm ve müderris-i be-
               terbiye  gördükden  sonra  Hacı  Şâdgeldi  Padişâhın  vezîri  olan  Torumtayzâde  Siraceddîn                           nâm olduğundan Mahmûd Paşa, ba’dehû Fatih medreselerinden birinin müderrisi oldu. [290]
               Mehmed  Çelebi  ile  izdivâc  edildi.  Birâderi  Devâtdâr  Ahmed  Paşa’dan  az  sonra  vefât  edib                           Ancak  merhûm  pek  dalgın  ve  müvesves  olduğundan  bi’z-zarûre  yevmî  altmış  akçe
               Torumtay Câmii içindeki türbesine defnedildi. Meşhûr Kaya Paşa’nın vâlidesidir.                                        vazîfeyle tekâüd edildi. Tecerrüd âleminde münzevî bir halde yaşadı. Abdest alırken pek çok
                                                                                                                                      su sarf ederdi. Bir kış günü yalnız kollarını yıkamak için yirmi kova su döktü. Elbisesi fenâ
                     Safiye Hâtun-Kutluzâde                                                                                           halde ıslandı. Kurutmak için ateşe abandı. Ateş elbisesini ve kendisini de yakıp ateşler içinde
                     Amasya vâlisi Emîr Musliheddîn Mustafa Bey bin emîr-i kebîr Hacı Şâdgeldi Pâdişâh’ın                             925’de can verdi.
               kızıdır. Amasya vâlisi Yörgüç Paşa’nın halîlesi olup 831’de vefât etmişdir. Yörgüç Paşa’nın                                  “Şakâyık  Tercemesi”nde  Edirneli  Mehmed  Mecdî  Efendi  diyor  ki:  “Zamân-ı  azlinde
               imâreti  [287]  yanındaki  mezârlıkda  medfûn  olduğu  defterhânesinde  görüldü.  Türbesi                              alâik-i halâyıkdan mün’azil ve avâik-i halâyıkdan münkâtı’, müteverri’’ ve müteşerri’’ kimse
               cüzhânlarına  vazîfeler  tahsîs  ve  emlâkını  vakfetmişdir.  Türbesi  mürûr-ı  zaman  ile  gâib                       idi.  Mesken-i  me’lûfunda  ibâdete  meşgûl  olup  kendini  ziyâret  için  gelen  kimselerle  dünya
               olmuşdur.                                                                                                              kelâmı söyleşmez idi.
                                                                                                                                            Ve dahî ehl ü iyâlden mücerred olup ancak kendinin hizmeti için mehâriminden bir acûze
                     Safiye Hâtun-İğnecizâde                                                                                          avrat ihtiyâr etmişdi. Ol merd-i pâk-bâzın zâhirî ve bâtinî tahâret-i kâmile ile tâhir olup derûnî
                     Amasya  ulemâ  ve  meşâyihinden  Abdurrahman  Efendi  bin  Şeyh  Safiyüddîn  Halvetî                             habâset-i habs ve günahdan pâk olduğu gibi zâhiri dahî “ve siyâbeke  fe tahhir” 141  muktezâsınca
               kızıdır. Gümüşlüzâde Muhyiddîn Çelebi halîlesi olup ulemâdan tahsîl ve terbiye gördü. Mihrî                            ihtimâl-i televvûsden pâk idi.” Âlim, zâhid mazınne-i kerâmet etdi. [291]
               Hâtun’un şiir ve inşâda tilmîzi olup 945 yılından sonra vefât etdi. Âlim, şâir, sûfî meşreb idi.
                                                                                                                                            Salahaddîn Mûsâ Efendi-Müftîzâde
                     Salahaddîn Mehmed Çelebi-Sarı Şeyhzâde                                                                                 Amasya müftüsü Musliheddîn Mûsâ Efendizâde Mehmed Şâh Efendi’nin mahdûmudur.
                     Amasya’da  Mes’ûdiye  Hânkâhı  şeyhi  iken  805’de  Haleb’e  firâr  eden  ve  tercemesi                          Ulemâdan  tahsîl  edib  müderris,  kadı  oldu.  Müeyyedzâde  Şeyhi  Abdülkâdir  Efendi’nin
               yukarıda yazılan Mevlânâ Şehabeddîn Ahmed Çelebi mahdûmudur. Pederiyle beraber Haleb’e,                                Şeyhülislamlığında Musul, Sivas gibi eyâletlere kadı olup 1000 hudûdunda vefât etdi. Mevâlî-
               oradan  Mısır’a  gitdi.  Ulemâ-yı  Mısır’dan  tahsîl-i  ulûm  edib  pederinin  vefatından  sonra                       i devrîyeden idi.
               Amasya’ya avdet ve bu esnâda Amasya vâlisi olan Sultân Murad’a takarrüb etdi.
                     824’de müşârün-ileyhin tahta cülûsunda kâtib-i Sultânî olup Edirne’de hayli müdet îfâ-yı                               Salahaddîn Yûsuf Efendi-Şeyh
               vazîfe  etdi.  Ba’dehû  nişâncı  olup  divân-ı  hümâyûn  erkânından  oldu.  [288]  Bundan  evvel                             Amasya  civârında  Ziyâreli  Mehmed  oğludur.  Tercemesi  yukarıda  yazılan  Şeyh
               Amasya  Kalesi’nden  kaçıp  Mısır’a  giden  Şehzâde  Süleyman  Çelebi  bin  Orhan’ın  celb  ve                         Hüsameddîn Halvetî hizmetinde tahsîl-i ilim ve kemâl edib hulefâsından oldu. Ba’dehû bir
               iâdesine me’mûren 838’de Mısır’a gitdi.                                                                                müddet Hâtuniye Câmii kürsi şeyhi Hâbilzâde Mehmed Efendi’nin vefâtında Sultân Bâyezîd
                     Mısır Sultânı olan Melik Eşref Ebû’n-Nasr Barsbay (Parsbay) et-Türkmânî muvâfakat                                Câmiinde Mimâr Kâsım Ağa’nın vaz’ etdiği va’ziyye ve dersiyye mutasarrıfı olup 1085 sâline
               etmedi.  Bu  esnâda  iâde  edilir  korkusuyla  Mısır  Kalesi’nden  Süleyman  Bey’in  firârı                            doğru vefât etdi. Âlim vâiz bir şeyh-i meşhûr idi.
               duyulduğundan Barsbay me’mûrîn-i Osmanîye’yi fenâ halde sıkıştırdı.
                     Nihayet  Süleyman  Bey  tutulup  Osmanlılar’ın  firâr  işinde  bir  medhâli  olmadığı                                  Samûd Baba-Lâdikî    142
               anlaşıldığından tatyîb edildi. Avdetinde vazîfesini îfâda aczine hamledilerek bilâ-me’mûriyet
               kaldı. Sonra Şehzâde Alâeddîn Bey’e Amasya vâliliğinde divân kâtibi olup müşârün-ileyhin de                                  Samuk Noyin-Temukoğlu
               846’da ihnâkında mün’adim oldu. Âlim, kâtib, münşî, üç lisâna vâkıfdı.                                                       Moğol hakanı Cengiz Hân bin Beysuka Bahadır’ın kardaşı Temuke Ötcigin bin Beysuka
                                                                                                                                      Bahadıroğlu Tağaçar’ın oğludur. Kubilay Kaan’ın dileğiyle [292] eyâlet-i Rûmiye nâzırı olarak
                     Salahaddîn Mûsâ Efendi-Şeyh İmâdzâde                                                                             Amasya’ya geldi Kedağra’da aldığı çiftliğe “Samuk Alanı” dendi. Bu çiflik cesîm bir nâhiye
                     Amasya’da ilim ve takvâsıyla iştihâr eden Şeyh İmâdeddîn Ömerzâde Bâyezîd Çelebi                                 olarak  bu  gün  “Samuk  Alanı  Nahiyesi”  demekle  meşhûrdur.  660  hudûdunda  vefât  etdi.
               mahdûmudur.  Amasya  ve  Bursa’dan  meşâhîr-i  ulemâdan  tahsîl-i  ulûm  edib  ders-i  âm  ve                          Ekseriyetle Alan’ında oturur, müşrik ise de mu’tedil, ehl-i İslâma meyyâl bir adamdı. Oğulları
               Edirne’de  Dârülhadîs,  ba’dehû  İstanbul’da  Sultân  [289]  Fatih’in  binâ  etdirdiği  Sekiz                          Togay, Akboğa Noyinler meşhûrdur.
               Medrese’den birinin müderrisi oldu.
                     Ba’dehû Amasya’da vâlî iken Sultân Bâyezîd-i Sânî’ye muallim olarak vatanına geldi.
               Müşârün-ileyhi “Şerh-i Akâid”e kadar okuttu. Ancak 883 vak’asında Sultân Fatih’in emriyle
               infisâl edib İstanbul’a celb ve Eyyüb kasabasında ikâme edildi.                                                        141  Müddessir, 74/4 “Elbiseni temizle!”(Ed.)
                                                                                                                                      142  Müellif “Samûd Baba” tecemesini boş bırakmıştır. (Ed.)

                                                           442                                                                                                                    443
                                                           446
   442   443   444   445   446   447   448   449   450   451   452